İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
HİCRETİN
DOKSAN ALTINCI YILI OLAYLARI (M. 714-715)
KUTEYBE'NİN KAŞĞAR
ŞEHRİ'Nİ FETHETMESİ
Bu
yıl içerisinde Kuteybe Kaşgar ahalisiyle savaşmış, onları Semerkand'da bozguna
uğratmak, zayıf bir duruma düşürmek için bir orduyla üzerlerine yürümüştür.
Nehri geçtikten sonra bir adam görevlendirmiş ve kendisinden izinsiz geri
dönmeğe çalışanlara engel olmasını emretmişti. Sonra Fergane'ye geçmiş, İsam
Boğazı'na, Kaşgar'a kadar yolu düzeltmek üzere görevliler göndermişti.
Kaşgar,
Çin şehirlerinin en yakınıdır. Kaşgar'a Kebir bin Fulan kumandasında bir ordu
göndermiş, bu ordu pek çok ganimet ve esir ele geçirmiş, onları bağışlayıp Çin
yakınlarına kadar ilerlemiştir.
Daha
sonra Çin Meliki Kuteybe'ye bir elçi göndererek kendilerini ve dinlerini
tanıtacak kıymetli birini yollamasını istemiş, Kuteybe de yakışıklı, tatlı
dilli, güçlü, akıllı ve salih kimselerden on kişi seçmiş, bunların en güzel
şekilde teçhiz edilmesini, kıymetli mallar verilmesini emretmiştir. Bunların
arasında Hübeyre bin Müşemric el-Kilabi de vardı. Kuteybe onlara şu talimatı
vermişti: "Çin Meliki'nin huzuruna girdiğinizde O'na, benim ülkelerine
ayak basmadıkça, hükümranlıklarına son vermedikçe ve haraçlarını toplamadıkça
buradan ayrılmamağa yemin ettiğimi bildirin."
Bu
grup Hübeyre başkanlığında hareket etti. Çin ülkesine vardıklarında Çin Meliki
onları davet etti. Heyet hemen astarlı beyaz elbiseler, üstlük ve ayakkabılar
giydiler, etrafına kavminin ulularını toplamış olan Çin Meliki'nin huzuruna
çıktılar. Melik ve yanında bulunan diğer önemli kişiler Kuteybe'nin heyetiyle
hiç konuşmadılar, bunun üzerine heyettekiler de toparlanıp kalktılar. Melik
kendi yanında bulunanlara: "Bunları nasıl buldunuz, haklarında ne düşünüyorsunuz?"
diye sordu, onlar da: "Tıpkı kadınlar gibiydiler, hepimizin şehveti
kabardı." diye cevap verdiler.
Ertesi
gün Melik heyeti tekrar çağırdı. Bu sefer nakışlı elbiseler, ipek sarıklar,
üzerinde çeşitli işlemeler bulunan elbiseler giyip huzura çıktılar. Melik
bunları geri çevirdikten sonra arkadaşlarına; "Şimdi nasıl buldunuz?"
diye sordu. Onlar "Şimdiki kıyafetleri erkek kıyafetine daha çok
benzemiş." diye cevap verdiler.
Üçüncü
gün Melik onları tekrar huzuruna çağırdı. Heyet bu sefer de silahlarını kuşandılar;
zırhlarım, miğferlerini giydiler, kılıçlarım, mızraklarını aldılar ve atlarına
binerek geldiler. Çin Meliki onları böyle görünce adeta bir dağa benzetti.
Heyet yaklaşınca mızraklarını toprağa saplayıp Melik'in huzuruna geldiler.
Tekrar geri dönmeleri söylendi. Melik arkadaşlarına: "Şimdi nasıl
buldunuz?" diye sordu. Bu defa: "Bunlar gibisini görmedik." diye
cevap verdiler.
Akşam
olunca Çin Meliki heyetin başkanını çağırttı. Hübeyre bin Müşemric geldi. Melik
Hübeyre'ye: "Nüfuz ve saltanatımın büyüklüğünü ve sizi elimden hiç
kimsenin kurtaramayacağım gördünüz. Sizler avucumda birer yumurta gibisiniz.
Şimdi size bir şey soracağım, eğer doğru cevap vermezseniz hepinizi
öldürtürüm." dedi. Hübeyre: "Tamam, sor." deyince, Çin Meliki ilk
gün, ikinci gün ve üçüncü gündeki giyiniş ve tavırlarının sebebini sordu.
Hübeyre: "İlk günkü kıyafetimiz ailemiz arasında giydiklerimizdir. İkinci
gün emirlerimize güvendiğimiz için öyle giyindik. Üçüncü gün ise düşmanlarımız
için giyindik." şeklinde cevap verdi. Çin Meliki bunları duyunca:
"Bunu çok güzel düşünmüşsünüz. Şimdi kumandanınıza çekip gitmesini
söyleyin. Ben O'nun arkadaşlarının az olduğunu, fazla kalabalık olmadıklarını
anladım. Eğer çekip gitmezse, üzerinize bir ordu gönderir, hepinizi perişan
ederim." dedi. Hübeyre: "Süvarilerinin bir ucu senin ülkende, bir ucu
ta zeytin yetişen yerlerde olan birinin ordusu, taraftarları nasıl az olabilir?
Bizi ölümle korkutmana gelince; hepimizin belirlenmiş bir eceli vardır. O ecel
geldikten sonra biz ondan ne korkarız, ne de kaçımrız. Üstelik kumandammız
sizin topraklarınızı çiğnemedikçe, hükümdarlığınıza son vermedikçe ve cizye
almadıkça çekip gitmeyeceğine yemin etmiştir." diye karşılık verdi.
Çin
Meliki: "Biz O'nun yeminini yerine getirmesini yağlayabiliriz.
Üzerine
basıp çiğnemesi için ülkemiz toprağından gönderelim. Oğullarımızdan da bir kaç
tanesini gönderelim, onları mühürlesin. Bir de kendisini hoşnut edecek bir
cizye gönderelim." dedi ve Kuteybe'ye hediyeler ile birlikte dört genç
gönderdi, onları da çok güzel bir şekilde mükafatlandırdı. Bunlar Kuteybe'ye
geldiler. Kuteybe cizyeyi kabul etti, gençleri reddetti ve toprağı çiğnedi.
Sevade
bin Abdülmelik es-Selhlli şöyle demiştir:
‘‘Çin
'e gönderdiğin heyette her hangi bir ayıp, kusur yoktur; eğer doğru yolu takip
ettilerse.
Ölüm
korkusuyla kirpikleri pisliğe karşı kapadılar; kerim olan Hübeyre müstesna. O
emanet ettiğin mesajı yerine ulaştırdı ve sana, seni yemininden kurtaracak çare
getirdi.’‘
Kuteybe
Hübeyre'yi elçi olarak Velid'e gönderdi. Hübeyre Fars diyarına yakın bir yerde
öldü. Sevade O'nun için şu beyiHe başlayan bir mersiye söylemiştir:
‘‘Hübeyre
'nin yaptığı bütün işler Allah nzası içindir, O faziletli ve güzellik
sahibiydi.’‘
Bu
gazve sırasında Velid'in ölüm haberi Kuteybe'ye ulaştı.
Kuteybe
savaşlarından döndükten sonra her yıl on iki kısrak, on iki adi at satın alır,
bunları savaşa kadar elinde tutar, savaşa hazırlanacağı zaman bunları çok güzel
bir şekilde besiye çeker ve gözcülerini, casuslarını bindirirdi. Casuslarını da
iyi biniciler ve şerefli insanlar arasından seçer, yanlarına ise görüş sorup
öğüt istediği, Arap olmayan birini katardı. Bir casusu göndereceği zaman bir
sabife alır, buna mührünü basar ve iki parçaya ayırdıktan sonra. yarısını
yanında alıkor, öbür yarısını casusa verirdi. Casuslara bu yarım sabifeyi tarif
edeceği yere gömmelerini emrettikten sonra, doğru söyleyip söylemediklerini
anlamak için başka birini gönderip bu sabifeyi oradan çıkarttımdı.
Bişr
bin Velid eş-Şatiye bu yıl içerisinde çeşitli gazveler yapmıştır. Bişr
gazvelerden döndüğünde Velid ölmüştü.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
BU YILIN OLAYLARI
VELİD'İN YAPTIĞI
İŞLER VE SİRETİ HAKKINDA
SÜLEYMAN BİN
ABDÜLMELİK'İN HİLAFETİ VE KENDİSİNE BEY'AT EDİLMESİ, BU YIL İÇİNDE CEREYAN EDEN
OLAYLAR