İBNÜ’L-ESİR

3. CİLT

HİCRİ 41. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HİCRİ KIRK BİRİNCİ YIL OLAYLARI (M. 661-662)

 

Hz. HASAN BİN ALİ'NİN HİLAFETİ MUAVİYE'YE TESLİM ETMESİ

 

Emirü'l-Müminin Hz. Ali Şamlılardan gelen haberleri askerlerine ilettiğinde Muaviye'ye karşı çarpışmak üzere kırk bin kişi bey'at etmişlerdi. O böyle bir sefere çıkmak üzere hazırlıklarını tamamladığı bir sırada öldürüldü. Cenab-ı Allah bir işi tamamlamak istediğinde onu engellemek mümkün değildir. Hz. Ali öldürülünce Müslümanlar oğlu Hasan'a bey'at ettiler. Bu arada Hz. Hasan, Muaviye ve Şamlıların üzerine yürümek istediklerini haber aldı. Hz. Ali'ye böyle bir sefer için bey'at etmiş olan ordu Muaviye ile karşılaşmak üzere Küfe'den ayrılmıştı. Hz. Hasan bu orduyla birlikte ''Mesken'' denilen yere varıp konaklamış idi. Oradan Medain'e varan Hz. Hasan on iki bin kişilik bu ordunun başına Kays bin Sa'ad bin Ubade el-Ensari'yi getirmiş ve ileriye doğru göndermişti. Diğer bir rivayette ise, Hz. Hasan'ın ordularının kumandanının Abdullah bin Abbas olduğu kaydedilir. Abdullah bin Abbas öncü kuvvetlerin ön saflarında gidenlerinin başına Kays bin Sa'ad bin Ubade'yi tayin etmiş bulunuyordu. Hz. Hasan Medain'de konakladığında askerler arasında Kays'ın öldürüldüğü şayiası yayıldı. Bu şayia üzerine birbirlerine: "Haberiniz olsun, Kays bin Sa'ad öldürüldü. Haydi, cihada kalkınız." demeğe başlamışlar ve birden kalkıp Hz. Hasan'ın meclisini dağıtarak, eşyasını talan etmişler, hatta üzerinde oturduğu kilimi çekip almışlardı. Bu yüzden Hz. Hasan onlara bir hayli kızmış ve oradan kalkıp Medain'deki köşke yerleşmişti. O sırada Medain valisi Muhtar bin Ebi Ubeyd'in amcası Sa'ad bin Mes'ud es-Sekafi idi. Hz. Hasan'ın Medain'e gelmesi üzerine o sıralarda genç yaşta olan Muhtar amcasına şöyle demişti: "Sen bu dünyada zengin olup şerefe nail olmayı arzu eder misin?" O da bunun ne ile mümkün olduğunu sormuş ve Muhtar şöyle demişti:

 

"Hasan'ı tutup yakalaman ve Muaviye'ye teslim edip O'ndan kendini emin kılmandır." Bunun üzerine amcası Sa'ad Muhtar'a: "Ey Allah'ın laneti üzerine olasıca! Ben Resulullah (S.A.V.)'ın torununa tuzak kurayım da O'nu yakalayıp kendimi emniyete mi alayım? Ne kadar kötü bir insansın sen!" diye söylenmişti.

 

Hz. Hasan işlerin böyle sarpa sardığını görünce Muaviye'ye bir mektup yazıp bazı şartlar ileri sürmüş ve şöyle demişti: "Eğer bu şartları yerine getirirsen ve bunları mutlaka uygularsan sana itaat eder ve seni dinlerim." Bu durumu da kardeşi Hüseyin ile Abdullah bin Ca'fer'e bildirerek: "Ben Muaviye'ye bir mektup yazıp barış yapmayı kabul ettim." diye söylemişti. Bunun üzerine Hz. Hüseyin: "Hay Allah affedesice! Sen Muaviye'nin yaptıklarını doğruluyorsun da babanın şimdiye kadar yaptıklarını yalanlıyor musun?" demiş, ancak Hz. Hasan O'na: "Sen sus! Ben bu işleri senden daha iyi bilirim." diye karşılık vermişti. Hz. Hasan'ın mektubu Muaviye'ye ulaştığında Muaviye bu mektubu yanında tutmuştu. Ancak Hz. Hasan'ın mektubu ulaşmadan evvel Muaviye, İbn Amir ve Abdurrahman bin Semure bin Habib bin Abdi Şems'i boş bir sahifenin altını kendi mührü ile mühürleyerek Hz. Hasan'a göndermiş ve ayrıca yazdığı bir mektupta: "Bu altını mühürleyip imzaladığım boş sahifede istediğin şartları yaz, bildir; hepsini yerine getirmeyi taahhüt ediyorum" diye yazmıştı.

 

Bu sahife Hz. Hasan'a ulaştığında daha evvel Muaviye'ye yazmış olduğu mektubunda istemiş olduğu şartlardan kat kat daha fazlasını yazarak bu mühürlü sahifeyi yanında saklamıştı. Hz. Hasan yönetimi tamamen Muaviye'ye devrettikten sonra altını mühürleyip imzaladığı sahifede yazmış olduğu şartları Muaviyeden istedi, fakat Muaviye bunları yerine getirmekten kaçınmış ve O'na: "Sana istediklerini verdim." demişti. Hz. Hasan ile Muaviye anlaşmaya vardıktan sonra Hz. Hasan Irak ehline şöyle bir hitabede bulunmuştu: "Ey Iraklılar! Siz bana üç ayrı kötülükte bulundunuz. Babamı öldürdünüz, bana saldırdınız, malımı mülkümü talan ettiniz."

 

Hz. Hasan'ın Muaviye'den talep ettiği şartlar şunlardı: Kendisine Kufe'deki Bey tülmal' in teslim edilmesi, ayrıca beş milyon dirhemlik bir meblağın verilmesi, Fars illerindeki Darabcerd şehrinin haracının verilmesi ve Hz. Ali'ye küfredilmemesi. Ancak Muaviye O'na Ali'ye küfretmeme konusunda her hangi bir cevap vermiş değildi. Hz. Hasan kendisi hayatta iken babasına küfredildiğinin kulağına gelmemesini istemişti. Muaviye bunu kabul ettiği halde yine bu ahdini yerine getirmemişti. Darabcerd şehrinin haracına gelince; Basralılar: "Burası bizim fey'imizdir, bunu asla kimseye vermeyiz" deyip Hz. Hasan'a vermemişlerdi. Ancak Basralıların bunu Hz. Hasan'a vermemeleri yine Muaviye'nin onlara verdiği talimatla gerçekleşmişti.

 

Muaviye yönetimi, bu yılın Rebiülevvel ayının çıkmasına beş gün kala (28-29 Temmuz 661) teslim almıştı. Başka bir rivayette ise O'nun rebiülahir veya cemaziyülevvel ayında yönetimi tamamen eline geçirdiği kaydedilir.

 

Hz. Hasan işi tamamen Muaviye'ye terk etmek üzere O'nunla mektuplaştığı sırada Irak halkına Allah'a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle hitapta bulunmuştu: "And olsun, Şamlılar hakkındaki kanaatimiz eskiden olduğu gibi devam ediyor ve hiç bir şüphe ve pişmanlık duymuş değiliz. Şamlılarla selametle ve sabırla çarpışıp duruyoruz, ancak sonunda bu selamet büyük bir düşmanlığa dönüşecektir. Bu sabır da eleme dönüştü, çünkü sizler Sıffin Savaşı'na giderken dininizi dünyanızın önüne almıştınız, fakat bugün dünyanızı dininizin önüne almış bulunuyorsunuz. Bunun arkasından siz öldürülen iki kişinin ortasında kaldınız. Bir kesim Sıffin'de öldürüldü, onun için ağlayıp duruyorsunuz, diğer bir kesim Nehrevan'da öldürüldü, onun da intikamını almağa çalışıyorsunuz. Geri kalanlarınız ise zaten kaçıp gitmişlerdir. Ağlayanlarınıza gelince, onlar da bize isyan etmiş durumdalar. Biliniz ki Muaviye bizi hiç bir izzet ve şerefi ve adaletli yönü olmayan bir hususa çağırrmştır. Eğer ölümü tercih edecek olursanız hemen Muaviye'nin bu teklifıni kesinlikle reddeder ve O'nu Allah (Azze ve celle)'nin hükmü ve kılıçların ağzıyla muhakeme ederiz, eğer dünya hayatını tercih edecek olursanız o zaman da teklifımi kabul ederseniz bu hususta rızanızı alırız." Hz. Hasan'ın bu konuşması üzerine orada bulunanlar hepsi bir ağızdan ve dört bir yandan bağırarak: "Biz hayatta kalmayı arzu ederiz, hemen barış yap!" demişlerdi.

 

Hz. Hasan yönetim işini tamamen Muaviye'ye devretmeyi kararlaştırdığında da Müslümanlara şöyle hitapta bulunmuştu: "Ey insanlar! Bizler sizin emirleriniz ve misafirleriniziz. Biz Yüce Allah'ın kendilerinden her türlü kötülüğü kaldırıp temizlediği peygamberimizin ehl-i beytiyiz." Bu cümlesini mecliste ağlayan ve ağlama sesi sürekli işitilen kimse kalmayıncaya kadar tekrar edip durmuştu. Muaviye ile sulh yapmak üzere adamlarını gönderdiğinde yukarıda zikrettiğimiz şartlar muvacehesinde anlaşmış ve Hz. Hasan da bütün yönetimi O'na devretmişti.

 

Hz. Hasan'ın hilafet müddeti, yönetimi Muaviye'ye Rebiülevvel ayında devrettiğini söyleyen tarihçilerin görüşlerine göre beş buçuk ay sürmüştü. Fakat yönetimi rebıülahirde devrettiğini söyleyen tarihçilere göre altı küsur ay ve cemaziyülevvelde devrettiğini kaydedenlere göre ise yedi küsur ay sürmüştür. Doğrusunu Allah bilir.

 

Hz. Hasan ile Muaviye barışınca Hasan Muaviye'ye bey'at etmiş, Muaviye de Kufe'ye gelerek bütün şehir halkı kendisine bey'at etmişti. Diğer taraftan Hz. Hasan on iki bin kişilik öncü kuvvetlerinin başında bulunan Kays bin Sa'ad'a mektup yazarak Kufe'ye gelip Muaviye'ye itaat etmesini söylemişti. Ancak Kays bu mektubun gelmesi üzerine yanındaki askerlere şöyle hitap etmişti: "Ey insanlar! Sizler dalalet içinde bulunan bir imama itaat etmek yahut imam sıfatı olmayan birisiyle savaşa tutuşmaktan birisini tercih ediniz." Bunun üzerine bazıları: "Dalalette olan imama itaat etmeyi kabul ederiz." demiş ve Muaviye'ye bey'at etmişlerdi. Ancak Kays bin Sa'ad bey'at etmemiş ve ileride zikredeceğimiz gibi kendisine tabi olanlarla birlikte çekip gitmişti.

Muaviye Küfe'ye geldiğinde Amr bin el-As O'na Hasan'ın kalkıp Müslümanlara bir hitabede bulunmasını ve kendi aczini ifade etmesini söyler. Muaviye Küfe'de Müslümanlara hitap ettikten sonra Hz. Hasan'ın da kalkıp konuşmasını emreder. Hz. Hasan Allah'a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle der:

 

"Ey insanlar! Yüce Allah bizim ilk Müslüman olanlarımızla sizi hidayete erdirmiş ve sona kalanlarımızla da kanlarınızı dökülmekten korumuştur. Bu işin mutlaka sınırlı bir müddeti vardır ve dünya işleri sırayladır. Yüce Allah (Azze ve celle) Resulüne şöyle hitapta bulunmuştur: ''Bilinen gün belki de o (azabın ertelenmesi), sizi denemek ve bir süreye kadar yaşatmak içindir.)" (el-Enbiya suresi, 111). Hz. Hasan bu sözleri söyleyince Muaviye O'na:

 

"Otur." der ve Amr'a son derece kızarak: "İşte bu da senin görüşündür." diye söyler. Ondan sonra Hz. Hasan çoluk çocuğunu ve ehl-i beytini toplayarak Medine'ye gider. Küfe'den ayrıldığında Müslümanlar arkasından ağlayıp durmuşlardı.

 

Bu olaylardan sonra Hz. Hasan'a şöyle denildiği kaydedilir: "Seni böyle davranmaya hangi olaylar sürükledi?" Hz. Hasan şöyle cevap vermişti:

 

"Dünya hayatını terk etmeyi tercih ettim ve Küfelilerin kendilerine asla inanılmayacak kimseler olduğunu ve onlara inanan kimsenin mutlaka yenilgiye uğradığını müşahede ettim. Onlardan hiç birinin, diğerine ne bir görüş konusunda ne de bir arzusunda benzediği görül-müştür. Onlar sürekli olarak ihtilaf halindedirler. Onların ne bir iyilikte, ne de bir kötülükte asla birlikleri yoktur. Babam onların yüzünden birçok konuda ıstıraplar çekmiştir. Temenni ederim ki benim ayrılmamdan sonra felaha ersinler. Küfe, şehirler arasında en erken harap olacak şehirdir."

 

Hz. Hasan Küfe'den ayrıldığında adamın biri ona hücum ederek: "Ey Müslümanların yüzünü kara çıkartan adam!" diye bağırmış, Hz. Hasan da ona şöyle cevap vermişti: "Beni kınama. Resulullah (s.a.v.) rüyasında Ümeyyeoğulları'nın birbiri ardından minbere çıktıklarını gördü. Bu rüya Resulullah (S.A.V.)'ı üzmüştü, ancak Yüce Allah bunun üzerine O'na şu ayetleri indirdi: ''Biz sana Kevser'i verdik.'' (el-Kevser suresi, 1) (Kevser cennette bir nehirdir). Arkasından indirdiği Kadir suresinde şöyle buyurur: ''Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik ... O (gece) bin aydan daha hayırlıdır.'' (el-Kadir suresi, 1-3). Senden sonra Ümeyyeoğulları bu göreve sahip olacaklardır. "

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

MUAVİYE'NİN KAYS BİN SA'AD İLE ANLAŞMASI

 

 

 

BU YILIN OLAYLARI:

 

MUAVİYE'NİN KAYS BİN SA'AD İLE ANLAŞMASI

 

HARİCİLERİN MUAVİYE'YE KARŞI İSYANLARI

 

HAVSERE BİN VEDA'IN İSYANI

 

FERVA BİN NEYFEL'İN İSYANI VE ÖLDÜRÜLMESİ

 

ŞEBİB BİN BECERE OLAYI

 

MUAYN EL-HARİCİ OLAYI

 

EBU MERYEM'İN İSYANI

 

EBU LEYLA'NIN İSYANI

 

MUĞİRE BİN ŞU'BE'NİN KUFE'DE GÖREVLENDİRİLMESİ

 

BUSR BİN EBİ ERTAT'IN BASRA'YA TAYİNİ

 

İBN AMİR'İN BASRA VALİLİĞİNE TAYİN EDİLMESİ

 

KAYS BİN HEYSEM'İN HORASAN VALİLİĞİNE TAYİNİ

 

SEHM BİN ĞALİB'İN iSYANI

 

BU YILIN DİĞER OLAYLARI