İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
BUSR BİN
EBİ ERTAT'IN BASRA'YA TAYİNİ
Bu
yıl içinde Busr bin Ebi Ertat Basra'ya vali tayin edilmişti. O'nun buraya tayin
edilmesinin sebebi şu idi: Hz. Hasan H. 41. yılın başlarında Muaviye ile sulh
antlaşması yapınca Hümran bin Eban Basra'ya saldırıp şehre hakim olmuş idi.
Muaviye de Basra üzerine Busr bin Ebi Ertat'ı göndermiş, Ziyad bin Ebih'in
oğullarını katletmesini O'na emretmişti, çünkü Ziyad Hz. Ali tarafından Fars
bölgesine vali tayin edilmiş bulunuyordu. Busr bin Ebi Ertat, Basra'ya
vardığında mescitte minber üzerinde Hz. Ali'ye küfretmiş ve şöyle demişti:
"Ben Allah aşkına sizden birine sesleniyorum. Gerçekten ben doğruysam beni
tasdik etsin veya yalanlayıversin." Bunun üzerine Ebu Bekre ayağa kalkıp:
"Allah şahit olsun ki biz seni yalancı bir kimse biliyoruz." demiş,
Busr da Ebu Bekre'nin boğulmasını emretmişti. O arada Ebu Lü'lü'e ed-Dabbi
ortaya atılarak Ebu Bekre'yi korumuş ve boğulmaktan kurtarmıştı. Bunun üzerine
Ebu Bekre, Ebu Lü'lü'e'ye yüz cerib vermişti.
Ebu
Bekre'ye şöyle sorulur: "Busr'a karşı neden böyle davrandın?" O da
şöyle karşılık verir: "O bize Allah adına yemin ettirip nasılolduğunu
soruyor, biz O'na doğruyu söylemeyelim mi?"
Muaviye
Ziyad bin Ebih'e bir mektup yazarak: "Elinde bulunan zekat mallarından
arta kalanları bana gönder." demiş, Ziyad da şöyle karşılık vermişti:
"Bende hiçbir şey kalmamıştır. Bu malları gerekli yerlere harcadım. Bir kısmını
da buraya yerleşen kabileIere dağıttım ve geri kalanları -Allah rahmet eylesin-
Müminlerin emirine gönderdim." Bunun üzerine Muaviye O'na:
"Buraya
gel, aramızda bir hususu halletmeye çalışalım. Eğer sen görevinde doğru dürüst
davranmışsan mesele yok, yerine geri gidersin." diye yazmış, ancak Ziyad,
gitmek istememiş, bunun üzerine de Busr bin Ebi Ertat Ziyad bin Ebih'in en
büyük çocukları olan Abdurrahman, Ubeydullah ve Abbad'ı alarak yanında
alıkoymuş ve Ziyad'a bir mektup yazıp şöyle demişti: "Ya Müminlerin
emirine varırsın, ya da oğullarını öldürürüm." Ziyad ise Busr'a şöyle
yazmıştı: ''Yüce Allah benimle adamın arasında hükmünü vermedikçe yerimden
kıpırdamayacağını. Eğer çocuklarımı öldürecek olursan nasıl olsa dönüş
Allah'adır ve orada hesabımızı göreceğiz. Zulmedenler yakında nasıl bir
inkılaba uğrayıp devrileceklerini bileceklerdir.'' (Şuara suresi, 227). Bu
mektubu alan Busr, Ziyad'ın oğullarını öldürmek istemiş, fakat Ebu Bekre O'na
gelerek: "Kardeşimin çocuklarını günahsızca alıp öldürmek istiyorsun.
Halbuki Hz. Hasan Muaviye ile Ali'nin adamlarının kanlarının eman ile
korunacağı üzerine anlaşma yapmış bulunmaktadır. Bundan dolayı senin onları
öldürmeye hiç bir hakkın ve yetkin yoktur. " demişti. Gerçekten Busr
kendisine bu konuda Muaviye'nin mektubu gelene kadar onları öldürmeyi tehir
etmişti. Muaviye o sırada Kufe'de bulunuyordu. Ebu Bekre O'na gitmiş ve şöyle
demişti: "Ey Muaviye! Müslümanlar sana bey'at ederken çocukları öldüresin
diye bey'at etmediler!" Muaviye: "Neler oluyor ey Ebu Bekre?"
diye sorunca da şöyle demişti: "Busr Ziyad bin Ebih'in çocuklarını
öldürmek istiyor." Bunun üzerine Muaviye Busr'a çocukları serbest
bırakması için mektup yazmış, Ebu Bekre bu mektubu alıp Ziyad'ın evlatlarını
serbest bırakması için yola koyulmuş, tam onları öldürmeyi kararlaştırdığı
günde Bas-ra'ya varmıştı. Busr o gün güneşin doğmasından itibaren Ziyad'ın
ço-cuklarını öldürmek üzere güneşin batmasını beklemekte idi. Müslüman-lar da
toplanmış bu olayı bekleyip duruyorlardı. Onlar bu şekilde bekler dururlarken
Ebu Bekre Necib -veya Birzevne- denilen yere varmış ve Basra'ya ulaşmak üzere
bir hayli gayret sarfetmişti. Nihayet Basra'ya varmış, uzaktan göründüğünde
tekbirler getirmiş, Müslümanlar da O'nunla birlikte tekbirler getirmişler,
sonra koşa koşa Busr'un çocukları öldürmesinden önce yanına varmış, Muaviye'nin
mektubunu vermiş ve Busr çocukları serbest bırakmıştı.
Hz.
Ali şehit edildiğinde Muaviye Ziyad'a bir mektup yazıp O'nu tehdit etmiş, bunun
üzerine Ziyad Müslümanlara bir hutbe okuyarak şunları söylemişti: "Hayret
doğrusu! Şu insan ciğeri yiyen kadının oğlu, nifak ehli ve ayrılıkçı grupların
başı beni tehdit ediyor. Halbuki şu anda Resulullah (S.A.V.)'ın iki amcasının
oğlu aramızda bulunuyor. (Bunlarla Abdullah bin Abbas'ı ve Hz. Hasan'ı
kastediyordu.) Şu anda yetmiş bin insan kılıçlarını sıyırmış emir bekliyor.
Vallahi, eğer Muaviye ile aramızda her hangi bir çarpışma söz konusu olursa
benim kılıçla nasıl şiddetle savaştığımı görecektir." Ancak Hz. Hasan
Muaviye ile anlaşma yapınca Muaviye Kufe'ye varmış, bunun üzerine de Ziyad
''Ziyad Kalesi'' adıyla meşhur olan kalede karargah kurmuştu.
Burada
Ziyad bin Ebih'in Abdullah bin Abbas'dan söz ettiğini söyleyen kimseler
yanılmışlardır, çünkü Abdullah bin Abbas daha Hz. Ali hayatta iken ondan
ayrılmıştı.
Başka
bir rivayete göre ise, Muaviye Hz. Ali hayatta iken Ziyad'a mektup yazıp tehdit
etmişti. Ziyad da yukarıda söz konusu ettiğimiz sözlerini söylerken Hz. Ali'yi
kastetmişti. Ziyad Hz. Ali'ye bir mektup yazıp Muaviye'nin kendisine
yazdıklarını haber vermiş ve meşhur cevabını yazmıştı. Bu konudaki meşhur
sözlerini de ileride ''Muaviye'nin Ziyad'ı Kendisine İlhak Etmesi'' başlığı
altında ele alacağız.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
İBN AMİR'İN
BASRA VALİLİĞİNE TAYİN EDİLMESİ