M U V A T T A

 Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-KASAME

<< 1574 >>

1 - باب تَبْدَئِةِ أَهْلِ الدَّمِ فِي الْقَسَامَةِ

1. Yemine Ölü Sahiplerinden Başlanması

 

حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي لَيْلَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سَهْلٍ، عَنْ سَهْلِ بْنِ أبِي حَثْمَةَ، أَنَّهُ أَخْبَرَهُ رِجَالٌ مِنْ كُبَرَاءِ قَوْمِهِ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةَ خَرَجَا إِلَى خَيْبَرَ مِنْ جَهْدٍ أَصَابَهُمْ، فَأُتِيَ مُحَيِّصَةُ فَأُخْبِرَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ قَدْ قُتِلَ وَطُرِحَ فِي فَقِيرِ بِئْرٍ أَوْ عَيْنٍ، فَأَتَى يَهُودَ فَقَالَ : أَنْتُمْ وَاللَّهِ قَتَلْتُمُوهُ. فَقَالُوا : وَاللَّهِ مَا قَتَلْنَاهُ. فَأَقْبَلَ حَتَّى قَدِمَ عَلَى قَوْمِهِ فَذَكَرَ لَهُمْ ذَلِكَ، ثُمَّ أَقْبَلَ هُوَ وَأَخُوهُ حُوَيِّصَةُ، وَهُوَ أَكْبَرُ مِنْهُ، وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ، فَذَهَبَ مُحَيِّصَةُ لِيَتَكَلَّمَ, وَهُوَ الَّذِي كَانَ بِخَيْبَرَ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ r : « كَبِّرْ كَبِّرْ » يُرِيدُ السِّنَّ، فَتَكَلَّمَ حُوَيِّصَةُ، ثُمَّ تَكَلَّمَ مُحَيِّصَةُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ r : « إِمَّا أَنْ يَدُوا صَاحِبَكُمْ، وَإِمَّا أَنْ يُؤْذِنُوا بِحَرْبٍ ». فَكَتَبَ إِلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ r فِي ذَلِكَ، فَكَتَبُوا : إِنَّا وَاللَّهِ مَا قَتَلْنَاهُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ r لِحُوَيِّصَةَ وَمُحَيِّصَةَ وَعَبْدِ الرَّحْمَنِ : « أَتَحْلِفُونَ وَتَسْتَحِقُّونَ دَمَ صَاحِبِكُمْ ». فَقَالُوا : لاَ. قَالَ : « أَفَتَحْلِفُ لَكُمْ يَهُودُ » قَالُوا : لَيْسُوا بِمُسْلِمِينَ. فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ r مِنْ عِنْدِهِ، فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ بِمِئَةِ نَاقَةٍ حَتَّى أُدْخِلَتْ عَلَيْهِمُ الدَّارَ. قَالَ سَهْلٌ : لَقَدْ رَكَضَتْنِي مِنْهَا نَاقَةٌ حَمْرَاءُ(

قَالَ مَالِكٌ : الْفَقِيرُ هُوَ الْبِئْرُ.

 

Ebu Hasme oğlu Sehl'den: Kabilemin büyüklerinden bir kısım adamlar bana şöyle haber verdi:

 

Abdullah b. Sehelile Muhayyisa, maruz kaldıkları fakirlikten dolayı (hurma satın almak için) Hayber'e gittiler. Orada Muhayyısa'ya gelinerek Abdullah b. Sehl'ın öldürülüp bir kuyuya atıldığı haber verildi. O da Ya-hudiler'e gidip:

 

«— Vallahi onu siz öldürdünüz» dedi. Onlar da:

 

«— Vallahi onu biz öldürmedik» dediler. Bunun üzerine Muhayyısa geri döndü. (Medine'ye) kavminin yanına gelerek durumu onlara haber verdi. Sonra Muhayyısa, büyük kardeşi Huveyyısa ve (maktulün kardeşi) Abdurrahman, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldiler. Hayber'den gelen Muhayyısa konuşmak iste­yince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yaşlı ağabeysin! kasdederek,

 

«— Söz hakkını büyüğe ver, büyüğün konuşsun» dedi. Bunun üzerine önce Huveyyısa, sonra da Muhayyısa konuştu. Daha sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

«— (Yahudiler) ya maktulün diyetini öderler ya da bize harp ilan etmiş olurlar» dedi. ve Hayber Yahudilerine bu hu­susu yazıyla bildirdi. Onlar da:

 

«— Vallahi onu biz öldürmedik» diye cevap yazınca, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huveyyısa, Muhayyısa ve Abdurrahman'a:

 

«— Adamınızın kan bedeline hak kazanmak için (onu Yahudilerden birinin Öldürdüğüne) yemin eder misiniz?» dedi. Onlar;

 

«— Hayır» deyince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

«— Yahudiler sizin iddianızı red için yemin etsinler mi?» dedi. Onlar da:

 

«— Yahudiler müslüman değil ki (yeminlerine inanalım)» de­yince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem maktulün diyetini kendi yanından vermeyi kabullendi ve yüz dişi deve gönderdi. Hatta develer onların evine kadar götürüldü.

 

Sehl der ki: «Bunlardan kırmızı bir dişi deve beni tepti». Malik der ki: Hadisteki fakir kelimesi, kuyu demektir.