35 - باب
الْقَضَاءِ
فِي
الْهِبَةِ
35. HİBE
حَدَّثَنِي
مَالِكٌ،
عَنْ دَاوُدَ
بْنِ الْحُصَيْنِ،
عَنْ أبِي
غَطَفَانَ
بْنِ طَرِيفٍ
الْمُرِّيِّ،
أَنَّ عُمَرَ
بْنَ
الْخَطَّابِ
قَالَ : مَنْ
وَهَبَ هِبَةً
لِصِلَةِ
رَحِمٍ، أَوْ
عَلَى وَجْهِ صَدَقَةٍ،
فَإِنَّهُ
لاَ يَرْجِعُ
فِيهَا،
وَمَنْ
وَهَبَ
هِبَةً يَرَى
أَنَّهُ إِنَّمَا
أَرَادَ
بِهَا
الثَّوَابَ،
فَهُوَ عَلَى
هِبَتِهِ،
يَرْجِعُ
فِيهَا إِذَا
لَمْ يُرْضَ
مِنْهَا(
Ömer b. Hattab
(r.a.) der ki:
«Bir kimse
akrabalık dolayısıyla veya sadaka olarak bir hibede bulunsa, yapmış olduğu bu
hibeden dönemez. Bir kimse de karşılık beklediğini söyleyerek bir hibede bulunsa,
o kimse memnun edilmezse hibesinden dönebilir.»
قَالَ
يَحْيَى :
سَمِعْتُ
مَالِكاً
يَقُولُ : الأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا،
أَنَّ
الْهِبَةَ
إِذَا
تَغَيَّرَتْ
عِنْدَ
الْمَوْهُوبِ
لَهُ
لِلثَّوَابِ،
بِزِيَادَةٍ
أَوْ
نُقْصَانٍ،
فَإِنَّ
عَلَى الْمَوْهُوبِ
لَهُ أَنْ
يُعْطِيَ
صَاحِبَهَا
قِيمَتَهَا
يَوْمَ
قَبَضَهَا.
İmam Malik der
ki: Bizdeki hüküm ittifakla şöyledir: Karşılık beklenerek yapılan hibe, hibe
edilenin yanında bir fazlalık ya da eksiklik gibi bir değişikliğe uğrarsa, hibe
edilenin, hibe edene hibeyi teslim aldığı günkü kıymetini vermesi gerekir.
36 - باب
الاِعْتِصَارِ
فِي
الصَّدَقَةِ
36.
Sadakadan Dönüş
قَالَ
يَحْيَى :
سَمِعْتُ
مَالِكاً
يَقُولُ : الأَمْرُ
عِنْدَنَا
الَّذِي لاَ
اخْتِلاَفَ
فِيهِ, أَنَّ
كُلَّ مَنْ
تَصَدَّقَ
عَلَى ابْنِهِ
بِصَدَقَةٍ،
قَبَضَهَا
الاِبْنُ أَوْ
كَانَ فِي
حَجْرِ
أَبِيهِ،
فَأَشْهَدَ
لَهُ عَلَى
صَدَقَتِهِ،
فَلَيْسَ
لَهُ أَنْ
يَعْتَصِرَ
شَيْئاً مِنْ
ذَلِكَ،
لأَنَّهُ لاَ
يَرْجِعُ فِي
شَيْءٍ مِنَ
الصَّدَقَةِ(
İmam Malik der
ki: Bizde ittifak edilen hüküm şöyledir: Bir kimse oğluna bir sadaka verse,
oğlu da o sadakayı teslim alsa, ya da çocuk, baba ocağında olup babası ona
sadaka verdiğine şahid getirse, sadaka verenin sadakadan cayma hakkı yoktur.
Çünkü o kişi, verdiği sadakadan dönemez.
قَالَ
وَسَمِعْتُ
مَالِكاً
يَقُولُ :
الأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا فِيمَنْ
نَحَلَ
وَلَدَهُ
نُحْلاً،
أَوْ
أَعْطَاهُ عَطَاءً
لَيْسَ
بِصَدَقَةٍ،
إِنَّ لَهُ أَنْ
يَعْتَصِرَ
ذَلِكَ، مَا
لَمْ
يَسْتَحْدِثِ
الْوَلَدُ
دَيْناً
يُدَايِنُهُ
النَّاسُ
بِهِ
وَيَأْمَنُونَهُ
عَلَيْهِ
مِنْ أَجْلِ
ذَلِكَ
الْعَطَاءِ
الَّذِي
أَعْطَاهُ
أَبُوهُ،
فَلَيْسَ
لأَبِيهِ
أَنْ
يَعْتَصِرَ
مِنْ ذَلِكَ شَيْئاً،
بَعْدَ أَنْ
تَكُونَ
عَلَيْهِ الدُّيُونُ.
İmam Malik der
ki: Bizde ittifak edilen hüküm şöyledir: Bir kimse, çocuğuna bir bağışta
bulunur ya da sadakanın dışında bir hediye verirse, çocuk bazı kişilerin
kendisine babasının vermiş olduğu bu hediyeye güvenerek verdikleri bir borcun
olduğunu ortaya koyamadığı müddetçe, o kişi bu hediyesinden cayabilir. Böyle
borçların varlığı sözkonusu olduktan sonra, babanın vermiş olduğu hediyeden
cayma hakkı yoktur.
قَالَ
مَالِكٌ :
أَوْ
يُعْطِيَ
الرَّجُلُ ابْنَهُ
أَوِ
ابْنَتَهُ
الْمَالَ،
فَتَنْكِحُ
الْمَرْأَةُ
الرَّجُلَ،
وَإِنَّمَا
تَنْكِحُهُ
لِغِنَاهُ
وَلِلْمَالِ
الَّذِي أَعْطَاهُ
أَبُوهُ،
فَيُرِيدُ
أَنْ يَعْتَصِرَ
ذَلِكَ
الأَبُ، أَوْ
يَتَزَوَّجُ
الرَّجُلُ
الْمَرْأَةَ،
قَدْ
نَحَلَهَا
أَبُوهَا
النُّحْلَ،
إِنَّمَا
يَتَزَوَّجُهَا
وَيَرْفَعُ
فِي
صَدَاقِهَا
لِغِنَاهَا وَمَالِهَا
وَمَا
أَعْطَاهَا
أَبُوهَا، ثُمَّ
يَقُولُ
الأَبُ :
أَنَا
أَعْتَصِرُ
ذَلِكَ.
فَلَيْسَ
لَهُ أَنْ
يَعْتَصِرَ
مِنِ ابْنِهِ
وَلاَ مِنِ
ابْنَتِهِ
شَيْئاً مِنْ
ذَلِكَ،
إِذَا كَانَ عَلَى
مَا وَصَفْتُ
لَكَ(
Yahut, baba,
oğluna veya kızına bir hediye verir de bir kadın, bu erkekle evlenir, evlenme
sebebi o erkeğin zenginliği ve babasının ona vermiş olduğu hediyedir. Bu
durumda baba verdiği hediyeden caymak ister, veya bir adam, babasının hediye verdiği
bir kızla evlenir, onunla evlenme ve mehrini artırma sebebi de kadının
zenginliği, malı oluşu ve babasının verdiği hediyedir. Sonra baba: «Ben bu
işten vazgeçiyorum» derse, babanın oğluna ve kızına verdiği hediyeden cayma
hakkı yoktur.