M U V A T T A

 Bablar Konular Numaralar

VUKUTİ’S-SALAT

<< 5 >>

DEVAM: 1.BAB: NAMAZ VAKİTLERİ

 

وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ وَعَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ وَعَنِ الأَعْرَجِ، كُلُّهُمْ يُحَدِّثُونَهُ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ r قَالَ : « مَنْ أَدْرَكَ رَكْعَةً مِنَ الصُّبْحِ قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ، فَقَدْ أَدْرَكَ الصُّبْحَ، وَمَنْ أَدْرَكَ رَكْعَةً مِنَ الْعَصـْرِ قَبْلَ أَنْ تَغـْرُبَ الشَّمْسُ، فَقَدْ أَدْرَكَ الْعَصْرَ »

 

Ebu Hureyre (r.a.), Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu riva­yet etti:

 

«Güneş doğmadan sabah namazının bir rek'atma yetişebilen kimse, sabah namazını kendi vaktinde kılmış olur. Güneş batmadan da ikindi namazının bir rek'atına yetişebilen ikindiyi kendi vaktinde kılmış olur.»

 

 

Diğer tahric: Buharî, Mevakîtu's-Salat; Müslim, Mesacid

 

İzah:

Ebu's-Seadat İbnül-Esir der ki: Namaza yetişmeyle ilgili bu hüküm; bu iki namaza mahsus olmayıp, bütün namazları kapsadığı halde, özellikle bu iki vaktin bildirilmesinin sebebi şudur: Bu iki vakit gündüzün başlangıç ve sonudur. Namaz kılan kimse namazın bir kısmını kıldıktan sonra güneş doğsa, veya batsa vakit çıktı ve namaz bozuldu sanır. Aynı zamanda güneş doğarken ve batarken namaz kılınması yasak edilmiştir. Eğer Hz. Peygam­ber (s.a.v.) ikindi ve sabah namazlarının birer rek'atlanna yetişenin nama­zının sahih olduğunu bildirmese idi, namaz kılan kimse bu iki vaktin çıkma­sıyla namazlarının bozulduğunu sanırdı. İşte bu yanlış anlamaya meydan vermemek için, Resulü Ekrem özellikle bu iki vakti açıklamıştır.

 

Bu hadisi şeriften iki sonuç çıkar:

 

1. Vaktin sosunda yalnız bir rekatı kılınan namazın tamamı kaza değil eda sayılır, Neufflpıamazın, bu derece dar bir vakte kadar kasten geciktirilme- sini ulemanın caiz görmediğini söylemiştir.

 

2. Özürlü bir kişinin özrü, vaktin sonunda bir rek'at kılınabilecek kadar bir zaman içerisinde kalksa o vaktin namazı o kişi üzerine borç olur. Sonra kaza etmesi gerekir. Şayet Özür devam etmiş olsaydı üzerine borç olmayacaktı. Bujtonuda alimlerin görüşleri şöyle özetlenebilir:

 

a- Alimlerin çoğunluğu birinci maddedeki görüşe sahiptirler,

 

b- Bir kısım alimler de rek'atların hepsinin kaza olacağı görüşündedirler,

 

c- Bazıları da vakit içerisinde kılman bir rek'at eda, diğer rek'at veya rek'at-lar kazadır, derler.

 

d- Ebû Hanife'ye göre -ikinci maddede olduğu gibi- hadisi şerif özürlü kişile­rin durumunu açıklamaktadır. Burada söz konusu olan Özürler delilik, ba­yılma, hayız, lohusalık vs.dir. Bu özürlerden biri kendisinde olan bir şahıs, özüründen vaktin sonunda bir rek'at kılınabilecek bir zaman içerisinde kur-tulursa, o vaktin namazının bu kişi tararından kaza edilmesi gerekir. Ayrıca Ebû Hanife, bir rek'atı vakit içinde, diğer rek'atı güneş doğarken kılınan sa­bah namazının batıl olacağı görüşündedir. Fıkıh usulündeki şu kaide de Ebû Hanife'yi desteklemektedir: Kamil bir vakitte kılınması farz olan bir namazın, mekruh bir vakitte kılınması caiz değildir. Bundan başka 'Özür1 vakit daha çıkmadan kalkarsa, o vaktin namazı borç olur. Yukarıda bir rek'at olarak ifade edilmesi ekseriyete göredir. (Bkz. el-Menhel).