DEVAM: 1.BAB: NAMAZ
VAKİTLERİ
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ زَيْدِ بْنِ
أَسْلَمَ،
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ يَسَارٍ
وَعَنْ
بُسْرِ بْنِ
سَعِيدٍ
وَعَنِ
الأَعْرَجِ،
كُلُّهُمْ
يُحَدِّثُونَهُ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ،
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ r قَالَ : «
مَنْ
أَدْرَكَ
رَكْعَةً
مِنَ الصُّبْحِ
قَبْلَ أَنْ
تَطْلُعَ
الشَّمْسُ،
فَقَدْ
أَدْرَكَ
الصُّبْحَ،
وَمَنْ
أَدْرَكَ رَكْعَةً
مِنَ
الْعَصـْرِ
قَبْلَ أَنْ
تَغـْرُبَ
الشَّمْسُ،
فَقَدْ
أَدْرَكَ
الْعَصْرَ »
Ebu Hureyre
(r.a.), Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet
etti:
«Güneş doğmadan
sabah namazının bir rek'atma yetişebilen kimse, sabah namazını kendi vaktinde
kılmış olur. Güneş batmadan da ikindi namazının bir rek'atına yetişebilen
ikindiyi kendi vaktinde kılmış olur.»
Diğer tahric:
Buharî, Mevakîtu's-Salat; Müslim, Mesacid
İzah:
Ebu's-Seadat
İbnül-Esir der ki: Namaza yetişmeyle ilgili bu hüküm; bu iki namaza mahsus
olmayıp, bütün namazları kapsadığı halde, özellikle bu iki vaktin
bildirilmesinin sebebi şudur: Bu iki vakit gündüzün başlangıç ve sonudur. Namaz
kılan kimse namazın bir kısmını kıldıktan sonra güneş doğsa, veya batsa vakit
çıktı ve namaz bozuldu sanır. Aynı zamanda güneş doğarken ve batarken namaz kılınması
yasak edilmiştir. Eğer Hz. Peygamber (s.a.v.) ikindi ve sabah namazlarının
birer rek'atlanna yetişenin namazının sahih olduğunu bildirmese idi, namaz
kılan kimse bu iki vaktin çıkmasıyla namazlarının bozulduğunu sanırdı. İşte bu
yanlış anlamaya meydan vermemek için, Resulü Ekrem özellikle bu iki vakti
açıklamıştır.
Bu hadisi
şeriften iki sonuç çıkar:
1. Vaktin
sosunda yalnız bir rekatı kılınan namazın tamamı kaza değil eda sayılır,
Neufflpıamazın, bu derece dar bir vakte kadar kasten geciktirilme- sini
ulemanın caiz görmediğini söylemiştir.
2. Özürlü bir
kişinin özrü, vaktin sonunda bir rek'at kılınabilecek kadar bir zaman
içerisinde kalksa o vaktin namazı o kişi üzerine borç olur. Sonra kaza etmesi
gerekir. Şayet Özür devam etmiş olsaydı üzerine borç olmayacaktı. Bujtonuda
alimlerin görüşleri şöyle özetlenebilir:
a- Alimlerin
çoğunluğu birinci maddedeki görüşe sahiptirler,
b- Bir kısım
alimler de rek'atların hepsinin kaza olacağı görüşündedirler,
c- Bazıları da
vakit içerisinde kılman bir rek'at eda, diğer rek'at veya rek'at-lar kazadır,
derler.
d- Ebû
Hanife'ye göre -ikinci maddede olduğu gibi- hadisi şerif özürlü kişilerin
durumunu açıklamaktadır. Burada söz konusu olan Özürler delilik, bayılma,
hayız, lohusalık vs.dir. Bu özürlerden biri kendisinde olan bir şahıs,
özüründen vaktin sonunda bir rek'at kılınabilecek bir zaman içerisinde
kur-tulursa, o vaktin namazının bu kişi tararından kaza edilmesi gerekir.
Ayrıca Ebû Hanife, bir rek'atı vakit içinde, diğer rek'atı güneş doğarken
kılınan sabah namazının batıl olacağı görüşündedir. Fıkıh usulündeki şu kaide
de Ebû Hanife'yi desteklemektedir: Kamil bir vakitte kılınması farz olan bir
namazın, mekruh bir vakitte kılınması caiz değildir. Bundan başka 'Özür1 vakit
daha çıkmadan kalkarsa, o vaktin namazı borç olur. Yukarıda bir rek'at olarak
ifade edilmesi ekseriyete göredir. (Bkz. el-Menhel).