SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4963 >>

بَاب فِيمَنْ يَتَكَنَّى بِأَبِي عِيسَى

64. Bir Kimsenin Ebu İsa Künyesi Almasının Hükmü

 

حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ زَيْدِ بْنِ أَبِي الزَّرْقَاءِ حَدَّثَنَا أَبِي حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ضَرَبَ ابْنًا لَهُ تَكَنَّى أَبَا عِيسَى وَأَنَّ الْمُغِيرَةَ بْنَ شُعْبَةَ تَكَنَّى بِأَبِي عِيسَى فَقَالَ لَهُ عُمَرُ أَمَا يَكْفِيكَ أَنْ تُكْنَى بِأَبِي عَبْدِ اللَّهِ فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَنَّانِي فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ وَإِنَّا فِي جَلْجَتِنَا فَلَمْ يَزَلْ يُكْنَى بِأَبِي عَبْدِ اللَّهِ حَتَّى هَلَكَ

 

(Zeyd b. Salim'in) babasından (rivayet edildiğine göre) Ömer ibn El-Hattâb (r.a.) Zeyd İbn Sabit'in kendi kendisine Ebu İsa künyesini veren oğlunu dövdü. El Mugîre İbn Şu'be de kendisine "Ebu İsa" diye künyelenmişti. Hz. Ömer O'na: Sana Ebu Abdullah künyesini alman yetmiyor mu? diye çıkıştı. Bunun üzerine Mugîre, "Bu künyeyi bana Rasûlullah (s.a.v.) verdi" dedi. Hz. Ömer de: Onun gelmiş, geçmiş hataları affedilmiştir. (Bize gelince) biz kendi başımızayız. (Allah'ın bize nasıl muamele yapacağını bilmiyoruz)" diye çıkıştı. Bunun üzerine (Mugîre) ölünceye kadar Ebu Abdullah künyesini taşımaya devam etti.

 

 

İzah:

Bezlül-Mechud yazarı Hz. Ömer'in metinde geçen: “O'nun gelmiş geçmiş hataları affedilmiştir. (Bize gelince) biz kendi başımızayız" mealindeki sözlerini açıklarken şu görüş­lere yer veriyor: "Allah daha iyisini bilir ya, bazı işler haddizatında kera­hetten hali olmadığından bu gibi işleri yapmak aslında çirkindir. Fakat ha­ram değildir. İnsanlar bu tür işlerdeki çirkinliği anlayınca, bu işleri yap­manın haram olduğunu zannederler. Halbuki bu fiili irtikab etmek haram değil mekruhtur.

 

Hz. Nebi bu gibi mekruh işleri yapmanın haram olmadığını gös­termek için onları işleyebilir. Bu fiilinden dolayı da günahkâr olmaz. Bi­lakis bir gerçeği açıkladığı için sevab kazanmış olur. Bu Hz. Peygambe­rin şahsına ait Özel bir durumdur. Binaenaleyh başkaları aynı fiili işleye­cek olurlarsa günahkâr olurlar. Öyleyse bir insan birisine Ebû İsa (İsa'nın babası) ismini verecek olursa zihinlerde sanki Hz. İsa'nın bir babası var­mış gibi gerçeğe aykırı bir fikir uyandırmış olacağından çirkin bir fiil iş­lemiş olur.

 

Her ne kadar Sünen-i Tirmizî musannifi imam Tirmizî'nin künyesi "Ebu İsa (İsanın babası)" ise de bu ismi ona kendisi değil de başkaları ver­miş olabilir. Kendisi vermiş olsa bile şu iki ihtimâlin dışında değildir:

 

1. Kendisi bu künyeyi seçtiği zaman, henüz, kendisine mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif ulaşmamış olabilir.

 

2. Hz. Nebiin Mugîre İbn Şu'be'ye Ebu İsâ künyesini verdiğini düşünerek bu künyeyi almanın sünnet olduğuna inandığı için bu künyeyi seçmiş olabilir.

 

Fakat şurasını unutmamak gerekir ki eğer bu künyeyi almak sünnet ol­saydı Hz. Ömer bu künyeye müdahale etmez ve bu künyeyi başkalarına da verirdi."[Bezlu'l-Mechûd, XIX, 198.]