بَاب
فِي
النَّصِيحَةِ
وَالْحِيَاطَةِ
49. Müslümanların
İyiliğine Çalışma Ve Onları Kötülüklerden Korumak
حَدَّثَنَا
الرَّبِيعُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ الْمُؤَذِّنُ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ
سُلَيْمَانَ
يَعْنِي
ابْنَ
بِلَالٍ عَنْ
كَثِيرِ بْنِ
زَيْدٍ عَنْ
الْوَلِيدِ
بْنِ رَبَاحٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ قَالَ
الْمُؤْمِنُ
مِرْآةُ
الْمُؤْمِنِ
وَالْمُؤْمِنُ
أَخُو
الْمُؤْمِنِ
يَكُفُّ عَلَيْهِ
ضَيْعَتَهُ
وَيَحُوطُهُ
مِنْ وَرَائِهِ
Ebu Hureyre (r.a.)'den
(rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.): "Mu'min mu'min'in aynasıdır
ve mu'min, mu'min'in kardeşidir. Onun geçimini muhafaza eder ve onu arkadan da
çepçevre sarıp (tehlike ve zararlardan) korur" buyurmuştur.
İzah:
Nasihat: Kalbte hiçbir
kötülük bulunmamak şartıyla ilgili zat için
hayır ve kemal değinde bulunmak veya onun hayrına olan işi bizzat
yapmaktır. Kısaca samimi düşüncelere sahip olup samimi davranmak demektir.
Gerçek manada öğüt
vermek de böyle hayır ve kemal dileğinde bulunmanın, samimi düşüncelere sahip
olup samimi davranmanın bir neticesi olduğu için "nasihat" öğüt
vermek anlamında da kullanılır.
Kişi yüzünün kir ve
lekesini temiz bir ayna olmadan göremeyeceği gibi batını kusurlarını da görüp
temizleyebilmek için söz veya haliyle kendisine kusurlarım gösterecek iman,
amel ve ahlâk yönünden kendisinden daha olgun, üstün ve dürüst öğüt veren bir
zata ihtiyacı vardır. Bunun için Rasul-i zişan efendimiz, "mü'min mü'minin
aynasıdır" buyurmuştur. Bize düşen vazife bu aynaları incelemektir. Çünkü
ayna var ki kirli ve paslıdır, güzel göstermez. Şüphesiz doğru dürüst gösteren
temiz aynalar olduğu gibi küçük büyük, eğri-büğrü gösteren aynalar da vardır.
İşte bunun gibi arkadaş
var ki, insanı olduğu gibi göstermez de yüzüne karşı yalandan över, övülen
kimse de kendini kusursuz sanır. Böylece aldanıp kibire düşer. Arkadaş da var
ki bunun tam tersine insanı olduğundan daha aşağı göstererek ümitsizliğe ve
dolayısıyla başarısızlığa düşürür. Kâmil mü'min ise karşısındaki mü'mine hakiki
manada aynalık yapıp onun varsa kusurlarını ya da faziletlerini olduğu gibi,
eksiksiz olarak gösterip, ümitsizliğe veya kibire düşürmeden onu daha yüksek
hedeflere yöneltir. Bunlar kemâle ermek isteyen mü'minlerin rehberlikten
müstağni kalamadıkları kâmil mürşidlerdir. Nitekim şu âyet-i kerimede
müslüman-ların böylesi kâmil mü'minlere olan ihtiyaçlarına işaret edilmektedir:
"De ki: (Yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları, size haber
vereyim mi? Onlar, kendileri iyi yapıyorlar sanarak dünya hayatında sa'y-ü
gayretleri boşa gitmiş olanlardır.”[Kehf 104]
Muhakkak ki
müsllimanlara en mükemmel manada aynalık etmek kâmil mürşidle de
gerçekleşmekle beraber, diğer müsîümanlar da kemâlleri ve faziletleri
nisbetinde diğer mü'minlere aynadarlik ederler. Onlar hakkında samimi duygular
besleyip sözleri ve davranışlarıyla onların iyiliğine ve hayrına çalışıp
onlara herhangi bir yerden ulaşabilecek olan zararı önlemeye çalışırlar.
Binaenaleyh müslüman
kendi malını ve menfaatini koruduğu gibi mü'min kardeşininkilerini de aynen
koruyup gözetmelidir.