SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4918 >>

بَاب فِي النَّصِيحَةِ وَالْحِيَاطَةِ

49. Müslümanların İyiliğine Çalışma Ve Onları Kötülüklerden Korumak

 

حَدَّثَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْمُؤَذِّنُ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ سُلَيْمَانَ يَعْنِي ابْنَ بِلَالٍ عَنْ كَثِيرِ بْنِ زَيْدٍ عَنْ الْوَلِيدِ بْنِ رَبَاحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الْمُؤْمِنُ مِرْآةُ الْمُؤْمِنِ وَالْمُؤْمِنُ أَخُو الْمُؤْمِنِ يَكُفُّ عَلَيْهِ ضَيْعَتَهُ وَيَحُوطُهُ مِنْ وَرَائِهِ

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.): "Mu'min mu'min'in aynasıdır ve mu'min, mu'min'in kardeşidir. Onun geçimini muhafaza eder ve onu arkadan da çepçevre sarıp (tehlike ve zararlardan) korur" buyurmuştur.

 

 

İzah:

Nasihat: Kalbte hiçbir kötülük bulunmamak şartıyla ilgili zat için  hayır ve kemal değinde bulun­mak veya onun hayrına olan işi bizzat yapmaktır. Kısaca samimi düşün­celere sahip olup samimi davranmak demektir.

 

Gerçek manada öğüt vermek de böyle hayır ve kemal dileğinde bulunmanın, samimi düşüncelere sahip olup samimi davranmanın bir neticesi olduğu için "nasihat" öğüt vermek anlamında da kullanılır.

 

Kişi yüzünün kir ve lekesini temiz bir ayna olmadan göremeyeceği gi­bi batını kusurlarını da görüp temizleyebilmek için söz veya haliyle ken­disine kusurlarım gösterecek iman, amel ve ahlâk yönünden kendisinden daha olgun, üstün ve dürüst öğüt veren bir zata ihtiyacı vardır. Bunun için Rasul-i zişan efendimiz, "mü'min mü'minin aynasıdır" buyurmuştur. Bize düşen vazife bu aynaları incelemektir. Çünkü ayna var ki kirli ve paslıdır, güzel göstermez. Şüphesiz doğru dürüst gösteren temiz aynalar olduğu gibi küçük büyük, eğri-büğrü gösteren aynalar da vardır.

 

İşte bunun gibi arkadaş var ki, insanı olduğu gibi göstermez de yüzü­ne karşı yalandan över, övülen kimse de kendini kusursuz sanır. Böylece aldanıp kibire düşer. Arkadaş da var ki bunun tam tersine insanı olduğun­dan daha aşağı göstererek ümitsizliğe ve dolayısıyla başarısızlığa düşürür. Kâmil mü'min ise karşısındaki mü'mine hakiki manada aynalık yapıp onun varsa kusurlarını ya da faziletlerini olduğu gibi, eksiksiz olarak gös­terip, ümitsizliğe veya kibire düşürmeden onu daha yüksek hedeflere yö­neltir. Bunlar kemâle ermek isteyen mü'minlerin rehberlikten müstağni kalamadıkları kâmil mürşidlerdir. Nitekim şu âyet-i kerimede müslüman-ların böylesi kâmil mü'minlere olan ihtiyaçlarına işaret edilmektedir: "De ki: (Yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları, size ha­ber vereyim mi? Onlar, kendileri iyi yapıyorlar sanarak dünya haya­tında sa'y-ü gayretleri boşa gitmiş olanlardır.”[Kehf 104]

 

Muhakkak ki müsllimanlara en mükemmel manada aynalık etmek kâ­mil mürşidle de gerçekleşmekle beraber, diğer müsîümanlar da kemâlleri ve faziletleri nisbetinde diğer mü'minlere aynadarlik ederler. Onlar hak­kında samimi duygular besleyip sözleri ve davranışlarıyla onların iyiliği­ne ve hayrına çalışıp onlara herhangi bir yerden ulaşabilecek olan zararı önlemeye çalışırlar.

 

Binaenaleyh müslüman kendi malını ve menfaatini koruduğu gibi mü'min kardeşininkilerini de aynen koruyup gözetmelidir.