بَاب
فِي الظَّنِّ
48. (Müslümanlara
Kötü) Zan (Beslemenin Hükmü)
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ أَبِي
الزِّنَادِ
عَنْ
الْأَعْرَجِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
إِيَّاكُمْ
وَالظَّنَّ
فَإِنَّ
الظَّنَّ
أَكْذَبُ الْحَدِيثِ
وَلَا
تَحَسَّسُوا
وَلَا تَجَسَّسُوا
Hz. Ebu Huryere'den
(rivayet edildiğine göre) Rasûlullalı (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Zan'dan
sakınınız. Çünkü zan sözlerin en yalanıdır. Başkalarının (gizli) konuşmalarını
dinlemeyin ve tecessüsde bulunmayın."
İzah:
Buhari, vesaya, nikâh,
feraiz. edeb; Müslim, birr; Tirmizi, birr; Muvatta, husnu'l-hulk; Ahmed b.
Hanbel, II, 245, 287, 312, 342, 470, 482, 492, 504. 517,539.
Sû-i zann; bir kişi
hakkında -aslına ermeden- kötü bir fikre sahip olmaktır.Kalbin duygularından,
özelliklerinden biridir. Ali cenab tabiatlarda nâdir bulunur.
Hattâbî'nin
açıklamasına göre su-i zandan maksat, hatırdan gelip geçen şeyler değil,
hakikat kabul edilerek kalben tasdik edilen zandır. Çünkü hatırdan gelip geçen
şeylerin önünü almak mümkün değildir.
Böyle aslına ermeden
hakikatmiş gibi kabul edilip kalben tasdik etmek anlamındaki zanna uyanları
cenab-i Hak Kur'ân-ı Kerim'in çeşitli sure ve âyetlerinde [En'am 116; Yunus 36;
Hucurat 12] kötülemiş böyle bir saplantıyı mü'minlere nehy etmiştir.
Tecessüs: Bir şeyin iç
yüzünü araştırmak, demektir. Asayiş ve kişilerin selametinin korunması,
bölgelerin ve düşmanların durumunu tahkik için yapılan teftişler bir tarafa
bırakılırsa bunun dışında bir adamın ayıplarını teftiş ve tecessüse kalkışmak
çirkin bir davranıştır. Bu husus "Birbirinizin kusurlarını
araştırmayın"[Hucurat 12] âyetiyle yasaklanmıştır. Sevgili Nebiimiz de:
"Din kardeşinizin ayıbını araştırmayın. Eğer araştırırsanız herşeyi bilen
Cenab-ı Hak da sizin ayıplarınızı evinizin içinde bile olsa ifşa ve sizi
rüsvay eder"[Ahmed b. Hanbel, V, 279; IV, 421, 424.] buyurmuştur.
Tehassüs: Başkalarının
sözünü gizlice dinlemektir. Bazıları tecessüs bir sırrı başkaları için
dinlemektir. Tahassüs ise kendisi için dinlemektir, demiştir. Her ikisinin de
aynı manaya geldiğini ve her ikisinin de bilinmeyen hal ve haberleri öğrenmek
istemek anlamı da olduğunu söyleyenler de vardır.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerif müslümanlar hakkında kötü zanda bulunmanın ve onların
kusurlarını araştırmanın haram olduğuna delâlet etmektedir.
Binaenaleyh bütünüyle
sevgi, şefkat ve kardeşlik dolu bu Nebi tavsiyelerini düşünen müslüman,
kalbinde bir hastalık, fıtratında bir eğrilik yoksa buğz ve kini taşıyamaz.
Müslümana yakışan din
kardeşleri için iyi fikir ve güzel düşünce beslemektir. Bilindiği gibi
müslümanlar hakkında iyi düşünceler beslemeğe "hüsn-i zann1' denir. Bu güzel
bir huydur. Fakat hüsn-i zan besleyeceğim diye tedbiri elden bırakmak da doğru
değildir.
Nitekim 4861 numaralı
hadisin şerhinde açıklamıştık.