DEVAM: 45. La'net
Etmenin Hükmü
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ زَيْدِ
بْنِ أَبِي
الزَّرْقَاءِ
حَدَّثَنَا
أَبِي حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
سَعْدٍ عَنْ
أَبِي حَازِمٍ
وَزَيْدِ
بْنِ
أَسْلَمَ
أَنَّ أُمَّ
الدَّرْدَاءِ
قَالَتْ
سَمِعْتُ
أَبَا
الدَّرْدَاءِ
قَالَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ لَا
يَكُونُ
اللَّعَّانُونَ
شُفَعَاءَ
وَلَا شُهَدَاءَ
Ebu'd Derdâ Rasûlullah
(s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Lânetçiler, kıyamet gününde ne
şefaatçi olabilirler, ne şâhid olabilirler"
İzah:
Müslim, birr
Bilindiği gibi şefaat
aslında Allah'a mahsus bir hak[Zümer 44] olmakla beraber yüce Allah Rasulûne,
kendisine şirk koşmayan günahkâr mü'mirilere kıyamet gününde şefaat etme izni
verecektir.[İbn Mâce. zühd] RasûIüne bahşetmiş olduğu bu yüksek makama da
"Makam-ı Mahmûd" denir.[Ahmed b. Hanbel, II, 444.]
Hz. Nebie tanınan bu
ilk şefaat yetkisinden sonra şefaat etme sırası, diğer Nebilere, âlimlere ve
şehidlere verilecektir.[İbn Mâce, zühd] Yine meleklere ve bazı mü'mirilere de
şefaat izni verilecektir.[Buhari, tevhid]
Fakat, mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte, lânetçi kimselerin kıyamet
gününde hiçbir şefaat etme yetkisine sahip olamayacakları ifade edilmektedir.
Bu hadis-i şerifte ayrıca: "Ey müslümanlar, böylece sizi seçkin ve
şerefli bir ümmet kıldık ki, bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hak
şahidleri olasınız"[Bakara 143] mealindeki âyet-i kerimede ve benzerlerinde
kıyamet gününde Hz. Muhammed ümmetine verileceği bildirilen diğer ümmetlere.
Nebilerin tebligatta bulunduklarına dair şahitlik etme yetkisinin de
lânetlilere verilmeyeceği bildirilmektedir. Metinde geçen "şahidlik"
kelimesi aslında üç manaya gelebilir.
a. Ahirette diğer ümmetler hakkında ve Nebilerin
tebligatı hakkında şahitlik etmek,
b. Dünyada şahitlik etmek,
c. Allah yolunda şehid olmak. Bunların
içerisinde hadisin ruhuna en uygun olanı birinci mana olduğundan biz bu manayı
tercih ettik.