SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4905 >>

بَاب فِي اللَّعْنِ

45. La'net Etmenin Hükmü

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ رَبَاحٍ قَالَ سَمِعْتُ نِمْرَانَ يَذْكُرُ عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ قَالَتْ سَمِعْتُ أَبَا الدَّرْدَاءِ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ الْعَبْدَ إِذَا لَعَنَ شَيْئًا صَعِدَتْ اللَّعْنَةُ إِلَى السَّمَاءِ فَتُغْلَقُ أَبْوَابُ السَّمَاءِ دُونَهَا ثُمَّ تَهْبِطُ إِلَى الْأَرْضِ فَتُغْلَقُ أَبْوَابُهَا دُونَهَا ثُمَّ تَأْخُذُ يَمِينًا وَشِمَالًا فَإِذَا لَمْ تَجِدْ مَسَاغًا رَجَعَتْ إِلَى الَّذِي لُعِنَ فَإِنْ كَانَ لِذَلِكَ أَهْلًا وَإِلَّا رَجَعَتْ إِلَى قَائِلِهَا

 

قَالَ أَبُو دَاوُد قَالَ مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ هُوَ رَبَاحُ بْنُ الْوَلِيدِ سَمِعَ مِنْهُ وَذَكَرَ أَنَّ يَحْيَى بْنَ حَسَّانَ وَهِمَ فِيهِ

 

Hz. Ebu'd-Derdâ, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söylemiştin "Kul bir şey'e la'net ettiği zaman o la'net semaya yükselir. Fakat (la'net çok korkunç bir hadise olduğundan) gök kapıları (korkularından onu kabul etmek istemezler de) hemen onun önünde kapanıverirler. Sonra yere iner; (fakat) onun önünde yer kapıları da kapanır. Sonra (gidecek bir yer bulamadığından) sağa-sola meyletmeye başlar. (Sağa ya da sola gitmek için de) bir izin bulamayınca (gerçekten la'net edilmeye lâyık) ise lanet edilen kimseye döner. (Lâyık) değilse lanet edene döner."

 

Ebu Davud der ki, Mervan, Muhammed, senedinde bulunan Velid h.

 

Rebah'ın aslında Rebah b. Velid olduğunu ve bu hadisi Nemraridan işit­tiğini söyledi. Yahya İbn Hassan (ondan Velid İbn Rebah diye) bahset­mekle yanılmıştır.

 

 

İzah:

Tirmizî, birr

 

Lanet etmek, dua yoluyla birşeyin Allah'ın rahmetinden kovulmasını ve uzaklaştırılmasını istemektir. Belli bir şahsa bu manada kesin bir şekilde lanet etmek asla caiz de­ğildir. Ancak, Ebu Cehil gibi küfür üzere öldüğü kesin olarak bilinen kimselere lanet etmekte bir sakınca yoktur. Binaenaleyh, zina isnadından do­layı, eşler arasında başvurulan lâneüeşme olayında, lanetin yöneltildiği eş kesin bir şekilde belli olmadığından sözü geçen lanetleşmede bir sakınca bulunmadığı gibi, ölüp gitmiş olan bir kafir ya da bid'atçi için: "Eğer kü­für üzerinde ya da bid'at üzerinde Ölmüş ise Allah ona lanet etsin" demek­te de bir sakınca yoktur. Çünkü bu nevi lanette bir kesinlik (kat'îlik) yok­tur. Sadece bir şarta bağlılık (ta'lik) vardır.

 

"Allah hüllecîye de hülle yaptırana da lanet etsin"[Ebû Davud, nikah] "Allah ribayı, yiyene de yedirene de lanet etsin."

 

"Allah rüşvet verene de alana da lanet etsin"

 

"Allah kendini kadınlara benzeten erkeklerle, erkeklere benzeten kadınlara lanet etsin."

 

"Allah anne ile çocuğunu ayıranlara Iânet etsin"

 

"Allah saçlarına, başkalarının saçlarını ulayanlara Iânet etsin."[îbn Mâce, ticâret]

 

Mealindeki hadislerdeki Iânet ise muayyen bir şahsa yöneltilmemiştir. Bilakis kimlikleri meçhul kimselere yöneltilmiş bir lanettir. Bu sebeple bu nevi lanetlerde bir sakınca yoktur.[Ebû Said Muhammed el-Hadimi, Berika, III, 241.]

 

Ama müslümana yakışan, hiçbir kimseye Iânet okumamaktır. Çünkü Cenab-ı Hak İblis dahil herhangi bir şeye Iânet etmemizi bize vâcib kılmamıştır. Zira Nebi (s.a.v.): "Mü'min sövüp sayıcı lanet edici, haya­sızca konuşucu ve edepsiz değildir."[Tirmizî birr; Ahmed b. Hanbel, I, 405, 416.]

 

"Şüphesiz ki lanet ediciler kıyamet günü ne şâhid olurlar ne de şe­faatçi.."[ Ebû Dâvud, 4907 nolu hadis]

 

"Müslümana sövmek fasiklıktır. Onunla savaşmak ise küfürdür.”[Müslim, iman]

 

“Ben lânetçi olarak gönderilmedim”[Müslim, birr] buyurmuştur.