بَاب
فِي
السَّارِقِ
يَسْرِقُ
مِرَارًا
21. Birkaç Kerre
Hırsızlık Yapan Hırsızın Durumu
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُبَيْدِ
بْنِ عَقِيلٍ
الْهِلَالِيُّ
حَدَّثَنَا
جَدِّي عَنْ
مُصْعَبِ
بْنِ ثَابِتِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الزُّبَيْرِ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ الْمُنْكَدِرِ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ جِيءَ
بِسَارِقٍ
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ فَقَالَ
اقْتُلُوهُ
فَقَالُوا
يَا رَسُولَ اللَّهِ
إِنَّمَا
سَرَقَ
فَقَالَ
اقْطَعُوهُ
قَالَ
فَقُطِعَ
ثُمَّ جِيءَ
بِهِ
الثَّانِيَةَ
فَقَالَ اقْتُلُوهُ
فَقَالُوا
يَا رَسُولَ
اللَّهِ إِنَّمَا
سَرَقَ
فَقَالَ
اقْطَعُوهُ
قَالَ
فَقُطِعَ
ثُمَّ جِيءَ
بِهِ
الثَّالِثَةَ
فَقَالَ
اقْتُلُوهُ
فَقَالُوا
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّمَا
سَرَقَ
فَقَالَ
اقْطَعُوهُ
ثُمَّ أُتِيَ
بِهِ
الرَّابِعَةَ
فَقَالَ
اقْتُلُوهُ فَقَالُوا
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّمَا سَرَقَ
قَالَ
اقْطَعُوهُ
فَأُتِيَ
بِهِ الْخَامِسَةَ
فَقَالَ
اقْتُلُوهُ
قَالَ جَابِرٌ
فَانْطَلَقْنَا
بِهِ
فَقَتَلْنَاهُ
ثُمَّ
اجْتَرَرْنَاهُ
فَأَلْقَيْنَاهُ
فِي بِئْرٍ
وَرَمَيْنَا عَلَيْهِ
الْحِجَارَةَ
Cabir b. Abdullah (r.a.)
şöyle dedi: Rasûhıllah (s.a.v.)'e bir
hırsız getirildi. Efendimiz: "Onu öldürün" buyurdu. Sahabîler: Ya
Rasulullah, o sadece hırsızlık yaptı, dediler. Rasulullah: "Onun (elini)
kesiniz" buyurdu ve kesildi. Sonra adam ikinci kez getirildi, Rasulullah
(s.a.v.) yine: "Onu öldürünüz" buyurdu. Oradakiler: Ya Rasulullah o
sadece hırsızlık yaptı, dediler. Bunun üzerine efendimiz: "Onu (n ayağını)
kesiniz" buyurdu ve kesildi. Sonra üçüncü defa getirildi, Rasulullah (s.a.v.)
yine: " Onu öldürünüz" buyurdu. Sahabeler; "Ya Rasulullah, o
sadece çaldı," dediler. Bu sefer efendimiz yine; "Onu (n sol elini)
kesiniz" buyurdu. Aynı adam dördüncü kez getirildi, Rasulullah (s.a.v.);
"Onu öldürünüz" buyurdu. Sahabîler: Ya Rasulullah o sadece çaldı,
dediler Rasulullah (s.a.v.) "Onu (n sol ayağını) kesiniz," buyurdu.
Adam beşinci kez getirildi bu sefer de Rasulullah (s.a.v.) Onu öldürünüz,
buyurdu Cabir der ki: Biz adamı götürdük ve öldürdük, sonra sürüyüp bir kuyuya
attık ve üzerine taş attık.
İzah:
Nesai.katu’s-sârık
Hadisi şerif metni;
Rasulullah (s.a.v.)'ın kendisine defalarca getirilen hırsız için dört kez,
Önce: "Onu öldürünüz" buyurduğu, sahabelerin kendisine "Ya
Rasulullah o sadece hırsızlık yaptı" demeleri üzerine de: "Onu
kesiniz" buyurduğu şeklindedir. Ancak biz terceme ederken. Darekutnî'nin
Ebu Hureyre'den rivayet ettiği hadisi göz önüne alarak; "elini ayağını,
sol elini, sol ayağını" şeklinde takdirlerde bulunduk. Şüphesiz
Rasulullah'ın "Onu kesiniz" buyururken maksadı, adamın kesilmesi
değil, organlarının kesilmesidir. Hadisin delaleti ile o organlar da,
tercemede parantez içerisinde takdir ettiğimiz şekildedir.
Yukarıda işaret
ettiğimiz; Darekutnî'nin hadisi şu şekildedir:
Rasulullah (s.a.v.)
hırsız hakkında:
"Eğer çalarsa
elini kesiniz, sonra yine çalarsa ayağını kesiniz, sonra çalarsa elini
kesiniz, sonra yine çalarsa ayağını kesiniz." buyurdu.
Nesâî, bu hadisin
mtinker olduğunu, raviler arasında bulunan Mus'ab. b. Sabit'in hadiste kuvvetli
birisi olmadığını söyler.
İbn Kayyım'in
Zadü'l-Meâd'daki ifadesine göre bazı alimler de hadisi hasen kabul etmişler ve
hadisteki hükmün sadece o şahsa has olduğunu söylemişlerdir. Üçüncü bir grup
alime göre ise hadis sahihtir ve birisi beşinci kez hırsızlık yaparsa öldürülür.
Bu üçüncü görüş Malikilerden Ebu'l-Mus'ab'ın görüşüdür.
Ulemanın büyük
çoğunluğuna göre - bazı alimler bunu icma olarak ifade etmektedirler.
Hırsızlıktan dolayı Ölüm cezası yoktur. Gerçi müctehid-ler, hırsızlık fiilini
3,4, kez tekrarlayan kişiye verilecek ceza konusunda farklı görüştedirler ama
hiç birisi beşinci kezde Öldürüleceğini söylememişlerdir. Oysa bu hadisin
zahiri beşinci kez hırsızlık yapanın öldürülmesi gereğine delâlet etmektedir.
Alimler bu hadisi nasıl
anlamışlar da, zahirde muhalif görünen bir görüşe sahip olmuşlardır ve
görüşlerinde neye dayanmışladır. Şimdi kısaca bu konuya göz atalım:
Ulema bu hadisteki
hükmü değerlendirirken şu görüşleri öne sürmüşlerdir:
1- Hırsızlık yapan
şahsın irtidat etmiş olup, Nebi (s.a.v.)'in buna vakıf olmuş olması
muhtemeldir. Adamın öldürüldükten sonra, sürünerek bir kuyuya atılması ve
üzerinin taşlarla örtülmesi bunu te'yid etmektedir. Çünkü müslüman birisi büyük
günah işlemiş de olsa cezası verilir ve öldüğünde cenazesi kılınır. Özellikle,
kendisine had uygulanıp da temizlendikten sonra namazı kılınır.
2- Bu hadis-i şerif,
bir müslümanın kanının ancak üç şeyden dolayı helâl olduğunu bildiren hadisle
neshedilmiştir. (Hadis no: 4352, 4353)
Ancak bu iddia pek
uygun görülmemektedir. Çünkü neshin sübutu için hadislerin vürud tarihlerinin
bilinmesi gerekir. Oysa bu hadislerden birisinin ötekinden sonra varid
olduğuna dair bir bilgi mevcut değildir.
3- Suç işleyen kişi
yeryüzünde fesad çıkaranlardan sayılırsa bazı fakihlere göre had olarak değil
de tâzir olarak öldürülebilir. Devlet başkanı maslahatın gerektirdiğine göre
kişiye hadden daha fazla da ceza verebilir. Hatta gerekirse öldürülebilir. İşte
hadisin zahiri bu görüş çerçevesinde değerlendirilebilir.
Hattabi'bu görüşün
Malik b. Enes'e nisbet edildiğini söyler ve rasulullah'ın hırsız daha ilk
getirildiğinde, önce öldürülmesini emretmesinin bu görüşün haklı yanını
güçlendirdiğine işaret eder.
4- Rasulullah (s.a.v.)
vahiyle adamın ilerde yapacaklarına muttali olmuş ve onun için öldürülmesini
emretmiştir. Bu hüküm sadece bu şahsa aittir.
5- Adam fesadı meşhur
biridir. Onun hırsızlığı tekrarlaması herkesçe malumdu. Bu huyuna son vermesi
mümkün görülmez. Onun için öldürülmüştür.
6- Bu hadis münkerdir,
istidlale elverişli değildir.
Bu görüşler içerisinde
en uygunu kanaatimizce birinci maddedekidir.
İbn Kayyım, hırsızın
öldürülmeyeceğine dair icma olduğu iddiasının yerinde olmadığını, çünkü
Abdullah b. Ömer'in: Bana dördüncü kez hırsızlık yapanı getirin, onu öldürmem
gerekir" dediğini ve bunun seleften bazılarının mezhebi olduğunu söyler.
Yine İbnü'l-Kayyim,
nesh iddiasını reddederek, nasih olduğu söylenen hadisin ânım, bu hadisin ise
hâs olduğunu ifade eder. İbn Kayyım'ın bildirdiğine göre bu hadisteki
"öldürün" emri kesinlik ifadesi için değil, maslahatın gerektirdiği
bir tazir cezasıdır. Nitekim bir yerde içki içenler çoğalır, hadlerden ibret
alıp içkiyi terketmek mümkün olmaz ve imam gerekli görürse içki içeni
öldürebilir. Bu yüzden Hz. Ömer içki içeni bir seferinde hapsedip, bir
seferinde saçını tıraş edip seksen sopa vururdu. Halbuki Rasulullah (s.a.v.)
ve Hz. Ebu Bekir içki içene kırk sopa vururlardı.
İbn Kayyım'ın bu
sözleri gözardı edilecek cinsten değildir.
Birden fazla hırsızlık
yapana verilecek ceza konusundaki görüşler:
1- Dört mezhep imamları
birinci defa hırsızlık yapanın sağ elinin ikinci kez hırsızlık yapanın sol
ayağının kesileceğinde müttefiktirler. Ancak daha fazla hırsızlık yapana
verilecek cezada ihtilâf halindedirler.
2- Şafii ve Malikilere
göre, üçüncü hırsızlıkta sol eli, dördüncü hırsızlıkta da sağ ayağı kesilir.
Beşinci kez çalarsa hapsedilir ve tazir edilir. İshak b. Râhûye ve Katade de
aynı görüştedirler. Delilleri Darakutnî'nin Ebû Hurey-re (r.a)'den rivayet ettikleri
şu hadistir: "Rasulullah (s.a.v.) hırsız hakkında şöyle buyurdu:
"Eğer hırsızlık yaparsa elini kesin, sonra çalarsa ayağını kesin, sonra
yine çalarsa elini, sonra yine çalarsa ayağını kesiniz." Önce sağ elinin
kesileceği "hırsızlık yapan erkeğin ve hırsızlık yapan kadının ellerini
kesiniz" mealindeki ayetin İbn Mes'ud'un kıraatında "Sağ ellerini
kesiniz" şeklinde okunması delildir. Çünkü bu, haber-i meşhur hükmündedir.
3- Ahmed b. Hanbel,
Şa'bi, Nehai, Hammad b. Ebi Süleyman ve Evzaî'ye göre birinci çalışında sağ
eli, ikinci çalışında da sol eli kesilir. Üçüncü kez çaldığında artık el ve
ayak kesme yoktur, hapsedilir.
4- Hanefilere göre de
üçüncü kez çalanın bir tarafı kesilmez. Ancak çaldığı ödettirilir. Tevbe
edinceye kadar hapselir ve ta'zir edilir.
Üçüncü ve daha sonraki
hırsızlıktan dolayı el ve ayak kesilmeyeceğini söyleyenlerin delilleri şudur:
Beyhakî'nin Hz. Ali
(r.a)'den rivayet ettiği bir habere göre; Hz. Ali'den, sağ eli ve sol ayağı
kesikken hırsızlık eden birisinin sol elini.kes-mesi istenildiğinde: "Onu
da kesersem bu adam ne ile taharetlenir, ne ile yer?" demiştir. Ayağını
kesmesi istenildiğinde de: "Ayağını nasıl keserim? O zaman neyin üzerinde
yürür? Ben Allah'tan utanırım" demiş ve onu dövmüş müebbeden hapse
atmıştır.
Görüldüğü gibi bu
görüşün delili sahabe tatbikatı ve maslahattır.