DEVAM: 1. Dinden Çıkan
Kişi (Mürted) Hakkındaki Hüküm
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
وَمُسَدَّدٌ
قَالَا
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
سَعِيدٍ
قَالَ
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
قُرَّةُ بْنُ
خَالِدٍ
حَدَّثَنَا
حُمَيْدُ
بْنُ هِلَالٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
بُرْدَةَ
قَالَ قَالَ
أَبُو مُوسَى
أَقْبَلْتُ
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَمَعِي
رَجُلَانِ
مِنْ
الْأَشْعَرِيِّينَ
أَحَدُهُمَا
عَنْ يَمِينِي
وَالْآخَرُ
عَنْ
يَسَارِي
فَكِلَاهُمَا
سَأَلَ الْعَمَلَ
وَالنَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
سَاكِتٌ
فَقَالَ مَا
تَقُولُ يَا
أَبَا مُوسَى
أَوْ يَا
عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
قَيْسٍ
قُلْتُ
وَالَّذِي
بَعَثَكَ بِالْحَقِّ
مَا
أَطْلَعَانِي
عَلَى مَا فِي
أَنْفُسِهِمَا
وَمَا
شَعَرْتُ
أَنَّهُمَا يَطْلُبَانِ
الْعَمَلَ
وَكَأَنِّي
أَنْظُرُ
إِلَى سِوَاكِهِ
تَحْتَ
شَفَتِهِ
قَلَصَتْ
قَالَ لَنْ نَسْتَعْمِلَ
أَوْ لَا
نَسْتَعْمِلُ
عَلَى عَمَلِنَا
مَنْ
أَرَادَهُ
وَلَكِنْ
اذْهَبْ
أَنْتَ يَا
أَبَا مُوسَى
أَوْ يَا
عَبْدَ اللَّهِ
بْنَ قَيْسٍ
فَبَعَثَهُ
عَلَى الْيَمَنِ
ثُمَّ أَتْبَعَهُ
مُعَاذَ بْنَ
جَبَلٍ قَالَ
فَلَمَّا
قَدِمَ
عَلَيْهِ
مُعَاذٌ
قَالَ انْزِلْ
وَأَلْقَى
لَهُ
وِسَادَةً
وَإِذَا رَجُلٌ
عِنْدَهُ
مُوثَقٌ
قَالَ مَا
هَذَا قَالَ هَذَا
كَانَ
يَهُودِيًّا
فَأَسْلَمَ
ثُمَّ
رَاجَعَ
دِينَهُ
دِينَ
السُّوءِ
قَالَ لَا
أَجْلِسُ حَتَّى
يُقْتَلَ
قَضَاءُ
اللَّهِ
وَرَسُولِهِ
قَالَ
اجْلِسْ
نَعَمْ قَالَ
لَا أَجْلِسُ حَتَّى
يُقْتَلَ
قَضَاءُ
اللَّهِ
وَرَسُولِهِ
ثَلَاثَ
مَرَّاتٍ
فَأَمَرَ
بِهِ فَقُتِلَ
ثُمَّ
تَذَاكَرَا
قِيَامَ
اللَّيْلِ فَقَالَ
أَحَدُهُمَا
مُعَاذُ بْنُ
جَبَلٍ أَمَّا
أَنَا فَأَنَامُ
وَأَقُومُ
أَوْ أَقُومُ
وَأَنَامُ وَأَرْجُو
فِي
نَوْمَتِي
مَا أَرْجُو
فِي قَوْمَتِي
Ebu Mûsâ (r.a), şöyle
demiştir: Yanımda Eş'arilerden iki adamla birlikte Rasulullah (s.a.v.)'e
geldim. Adamlardan birisi sağımda birisi solumda idi. Her ikisi de Rasulullah'tan
görev istediler. Rasulullah susmakta idi. Bunun üzerine: " Ne diyorsun ya
Ebu Musa? veya: Ya Abdullah b. Kays?" dedi.
Seni hak (din) ile
gönderen Allah'a yemin ederim ki, gönüllerindekini bana söylemediler ve onların
görev isteyeceklerinin farkına dahi varmadım, dedim. Sanki ben şu anda
Rasulullah'ın dudağı altında misvakinin yükseldiğini görür gibiyim.
Rasulullah (s.a.v.):
"Biz işimize asla onu isteyeni tayin etmeyeceğiz - veya onu isteyeni tayin
etmeyiz [Şek ravinindir] - ama, ey Ebu Musa - yada Abdullah b. Kays- sen
git" buyurdu ve onu Yemen'e gönderdi. Sonra peşinden Muaz b. Cebel (r.a)'i
de gönderdi.Râvi der ki: Muaz, Ebu Musa'nın yanına varınca Ebu Musa,
"in" (buyur) dedi ve onun için bir minder serdi. Muaz, Ebu Musa'nın
yanında bağlı bir adam gördü ve:
Bu ne? dedi Ebu Musa: Bu
yahidi idi, müslüman oldu, sonra tekrar dinine; kötü dinine döndü, dedi. Muaz:
O öldürülmedikçe oturmam. Bu, Allah'ın ve Rasulünün hükmüdür, dedi. Ebu Musa: Otur, evet, dedi. Muaz üç kere: O
Öldürülünceye kadar oturmam. Bu Allah'ın ve Rasulünün hükmüdür, dedi. Bunun
üzerine Ebû Musa emretti ve adam öldürüldü. Sonra bu iki sahabe gece namazını
tartıştılar. Muaz: "Ben uyurum da, namaz da kılarım; veya: namaz da
kılarım uyurum da.[Şek ravinindir] Namazımda umduğumu (sevabı) uykum halinde de
umarım" dedi.
Diğer tahric edenler:
Buhari. istitabetü'l-mürteddin; Müslim, imare; Ahmed b. Hanbel, IV, 409.
Hadisin izahı 4357 no'lu hadisten sonra gelecektir.