DEVAM: 17. (İyiliği) Emir
Ve (Kötülükten) Nehy Etmek
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ حَدَّثَنَا
الْفَضْلُ
بْنُ
دُكَيْنٍ
حَدَّثَنَا
يُونُسُ بْنُ
أَبِي
إِسْحَقَ
عَنْ هِلَالِ
بْنِ
خَبَّابٍ
أَبِي
الْعَلَاءِ
قَالَ حَدَّثَنِي
عِكْرِمَةُ
حَدَّثَنِي
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ عَمْرِو
بْنِ
الْعَاصِ
قَالَ بَيْنَمَا
نَحْنُ
حَوْلَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذْ ذَكَرَ الْفِتْنَةَ
فَقَالَ
إِذَا
رَأَيْتُمْ
النَّاسَ
قَدْ
مَرِجَتْ
عُهُودُهُمْ
وَخَفَّتْ
أَمَانَاتُهُمْ
وَكَانُوا
هَكَذَا
وَشَبَّكَ
بَيْنَ أَصَابِعِهِ
قَالَ
فَقُمْتُ
إِلَيْهِ
فَقُلْتُ
كَيْفَ
أَفْعَلُ
عِنْدَ
ذَلِكَ
جَعَلَنِي
اللَّهُ
فِدَاكَ
قَالَ
الْزَمْ
بَيْتَكَ
وَامْلِكْ
عَلَيْكَ
لِسَانَكَ
وَخُذْ بِمَا
تَعْرِفُ
وَدَعْ مَا
تُنْكِرُ
وَعَلَيْكَ
بِأَمْرِ
خَاصَّةِ
نَفْسِكَ
وَدَعْ
عَنْكَ
أَمْرَ الْعَامَّةِ
Abdullah b. Amr b. el-As
(r.a.) şöyle demiştir; Biz Rasûlullah (s.a.v.)'in etrafında (toplanmış)
oturuyor iken (o) fitneden bahsedip şöyle buyurdu: "İnsanları; ahidleri
karışmış, emanetleri azalmış ve şöylece - parmaklarını biribirine soktu- olmuş
bir halde gördüğünüz zaman..."
Ben kalkıp: "Allah beni sana feda kılsın o zaman ne yapayım?"
dedim: "Evine kapan, dilini tut, hak bildiğini al, kötü gördüğünü bırak.
Kendine ait işlere sarıl, ammeye ait işleri terk et." buyurdu.
İzah:
îbn Mace, filen; Ahmed
b. Hanbel II, 162, 212, 220, 221.
Bu hadis aşağı yukarı
önceki hadisin aynıdır. Fitnenin yayılıp ve nasihatin fayda vermediği, emri
bi'1-marûf ve nehy'i ani'l-münkerin kâr etmediği bir zamanda insanın kendi
şahsi ile meşgul olup başkalarını terketmesinin caiz olduğuna delâlet
etmektedir.
Avnü'l-Ma'bud müellifi;
"Bu, kötüler çoğalıp iyiler azaldığı zaman emri bi'1-ma'ruf nehyi ani'l
münkeri terketmeye ruhsattır" der.