DEVAM: 15. Cessase'nin
Haberi
حَدَّثَنَا
حَجَّاجُ
بْنُ أَبِي
يَعْقُوبَ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الصَّمَدِ
حَدَّثَنَا
أَبِي قَالَ
سَمِعْتُ
حُسَيْنًا
الْمُعَلِّمَ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
بُرَيْدَةَ
حَدَّثَنَا
عَامِرُ بْنُ
شَرَاحِيلَ
الشَّعْبِيُّ
عَنْ
فَاطِمَةَ
بِنْتِ
قَيْسٍ قَالَتْ
سَمِعْتُ
مُنَادِيَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُنَادِي
أَنْ
الصَّلَاةُ
جَامِعَةٌ
فَخَرَجْتُ
فَصَلَّيْتُ
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَلَمَّا
قَضَى
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ صَلَاتَهُ
جَلَسَ عَلَى
الْمِنْبَرِ
وَهُوَ يَضْحَكُ
قَالَ
لِيَلْزَمْ
كُلُّ
إِنْسَانٍ
مُصَلَّاهُ
ثُمَّ قَالَ
هَلْ
تَدْرُونَ لِمَ
جَمَعْتُكُمْ
قَالُوا
اللَّهُ
وَرَسُولُهُ
أَعْلَمُ قَالَ
إِنِّي مَا
جَمَعْتُكُمْ
لِرَهْبَةٍ وَلَا
رَغْبَةٍ
وَلَكِنْ
جَمَعْتُكُمْ
أَنَّ
تَمِيمًا
الدَّارِيَّ
كَانَ
رَجُلًا نَصْرَانِيًّا
فَجَاءَ
فَبَايَعَ
وَأَسْلَمَ
وَحَدَّثَنِي
حَدِيثًا
وَافَقَ
الَّذِي
حَدَّثْتُكُمْ
عَنْ
الدَّجَّالِ
حَدَّثَنِي
أَنَّهُ
رَكِبَ فِي
سَفِينَةٍ
بَحْرِيَّةٍ
مَعَ
ثَلَاثِينَ
رَجُلًا مِنْ
لَخْمٍ
وَجُذَامٍ
فَلَعِبَ
بِهِمْ
الْمَوْجُ
شَهْرًا فِي
الْبَحْرِ وَأَرْفَئُوا
إِلَى
جَزِيرَةٍ
حِينَ مَغْرِبِ
الشَّمْسِ
فَجَلَسُوا
فِي أَقْرُبْ
السَّفِينَةِ
فَدَخَلُوا
الْجَزِيرَةَ
فَلَقِيَتْهُمْ
دَابَّةٌ
أَهْلَبُ
كَثِيرَةُ
الشَّعْرِ
قَالُوا وَيْلَكِ
مَا أَنْتِ
قَالَتْ
أَنَا الْجَسَّاسَةُ
انْطَلِقُوا
إِلَى هَذَا
الرَّجُلِ
فِي هَذَا
الدَّيْرَ
فَإِنَّهُ
إِلَى خَبَرِكُمْ
بِالْأَشْوَاقِ
قَالَ لَمَّا
سَمَّتْ
لَنَا
رَجُلًا
فَرِقْنَا
مِنْهَا أَنْ
تَكُونَ
شَيْطَانَةً
فَانْطَلَقْنَا
سِرَاعًا
حَتَّى دَخَلْنَا
الدَّيْرَ
فَإِذَا
فِيهِ
أَعْظَمُ
إِنْسَانٍ
رَأَيْنَاهُ
قَطُّ
خَلْقًا وَأَشَدُّهُ
وَثَاقًا
مَجْمُوعَةٌ
يَدَاهُ إِلَى
عُنُقِهِ
فَذَكَرَ
الْحَدِيثَ
وَسَأَلَهُمْ
عَنْ نَخْلِ
بَيْسَانَ
وَعَنْ عَيْنِ
زُغَرَ
وَعَنْ النَّبِيِّ
الْأُمِّيِّ
قَالَ إِنِّي
أَنَا
الْمَسِيحُ
وَإِنَّهُ
يُوشَكُ أَنْ
يُؤْذَنَ لِي
فِي
الْخُرُوجِ
قَالَ
النَّبِيُّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَإِنَّهُ
فِي بَحْرِ
الشَّامِ
أَوْ بَحْرِ
الْيَمَنِ
لَا بَلْ مِنْ
قِبَلِ
الْمَشْرِقِ
مَا هُوَ
مَرَّتَيْنِ
وَأَوْمَأَ
بِيَدِهِ
قِبَلَ
الْمَشْرِقِ
قَالَتْ
حَفِظْتُ
هَذَا مِنْ
رَسُولِ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَسَاقَ
الْحَدِيثَ
Falıma b. Kays (r.anha)
şöyle demiştir: Rasululîah'ın müezzininin "Namaz toplayıcıdır" diye
seslendiğini duydum ve çıktım. Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte.namazı kıldım.
Rasûlullah (s.a.v.) namazını bitirince gülümseyerek minbere oturdu.
"Herkes yerinde kalsın" dedi. Sonra: “Sizi niçin topladım
biliyormusunuz?" dedi.
Allah ve Rasulü daha iyi
bilir, dediler. Şöyle buyurdu: Ben sizi bir korku ve rağbet (bir şeyden
korkutmak veya hoşlanacağınız bir şey söylemek) için toplamadım, şu haber için
topladım: Temimu'd-Dari hristiyan bir adamdı (Bize) gelip bi'at etti ve
müslüman oldu. Bana, Deccal konusunda size anlattığım şeylere uyan şeylerden
bahsetti. Anlattığına göre; o, Lahm ve Cüzam kabilelerinden otuz kişi ile
birlikte bir deniz gemisine (büyük bir gemiye) binmiş. Dalga onlarla denizde
bir ay oynamış ve güneşin battığı yerdeki bir adaya yanaşmışlar. Geminin
kayıklarına binip adaya girmişler. Onları çok kıllı bir hayvan karşılamış.
Vah sana! sen kimsin?
demişler, Ben Cessâse'yim, şu manastırdaki adama gidin, çünkü o sizin
haberinize müştakdır, demiş. Temim dedi ki: Bize adam'ın adını söyleyince onun
şeytan olmasından korktuk ve koşarak gittik. Manastıra girince bir de ne
görelim, o zamana kadar hiç görmediğimiz iri cüsseli, elleri boynuna sıkı
sıkıya bağlanmış bir adam.."
Ravi hadisi zikretti;
Deccal onlara; Beysan hurmalığını, Zûğar pınarını ve Ümmî Nebi'yi sordu (sonra)
"Şüphesiz ben Mesih Deccal'im, benim çıkmama yakında izin
verilecektir" dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "O Deccal Şam
denizinden - veya Yemen denizinden, - hayır aksine doğu tarafından evet doğu
tarafından çıkacaktır." dedi. Rasûlullah (bunu söylerken) doğu tarafına
işaret etti. Fatıma binti Kays: "Bunu Rasûlullah'tan ezberledim"
dedi.
Ravi hadisi sevketti.
İzah:
Müslim, fiten
Ravi hadisi uzun
uzadıya anlatmış, ancak Ebu Davud ihtisar etmiştir. Hadîsin tamamı Sahih-i
Müslim'de mevcuttur, bu fazlalığa aşağıda yer verildi.
Metinlerde farkedildiği
gibi hadisin Ebu Davud'daki kısmı muhtasardır. Sahih-i Müslim'de tamamı vardır.
Sahih-i Müslim'de olup da burada olmayan kısımlara mefhum olarak işaret etmek
istiyoruz. Müslim'in rivayetinin başında, Fatıma binti Kays, kocası Mugire, bir
savaşta yaralanıp ölünce Fatıma'nın dul kaldığını, Rasululullah'ın kendisini
Usame b. Zeyd ile nikahlamak istediğini iddetini doldurmak üzere İbn Ümmü
Mektub'un evine gönderdiğini, iddeti bitince müezzinin "namaz toplayıcıdır"
sözünü duyup camiye gittiğini anlatmıştır.
Sahih-i Müslim'deki
rivyette Ebu Davud'un rivayetinin orta kısmındaki "hadisi şevketti"
bölümü tafsilatlıca anlatılmıştır. O kısımda anlatıldığına göre manastırdaki
adam;
Siz benim haberimi almışsımzdır.
Şimdi siz bana haber verin siz kimsiniz? demiş, onlar da denizde başlarından
geçeni; Cessase ile karşılaşmalarını, onun söylediklerini anlatmışlar. Deccal
gelenlere Zuğar pınarından önce Taberiye gölünü sormuştur. Müslim'in
rivayetindeki bu bölümler aynen şöyledir: Deccal:
Bana Beysan
hurmalığından haber verin?
Onun nesinden haber
almak istiyorsun?
Onun hurmasını
soruyorum, ürün veriyor mu?
Evet
Haberiniz olsun! O
yakında ürün vermez hale gelecektir. Bana Taberiye gölünden haber verin?
Nesinden haber almak
istiyorsun?
içinde su var mı?
Suyu çok
Haberiniz olsun. Onun
suyu çekilmek üzeredir. Bana Züğar pınarından haber verin.
Onun nesini sororsun?
Pınarda su var mı?
Sahipleri onun suyuyla ekin yetiştiriyorlar mı?
Evet onun suyu çok ve
sahipleri onun suyuyla ekin yetiştiriyorlar.
Bana ümmilerin
Nebiinden haber verin, o ne yaptı?
Mekke'den çıktı,
Yesrib'e (Medine'ye) yerleşti.
Araplar onunla
savaştılar mı? Evet
Onlarla ne yaptı?
Kendisine, Rasûlullah'm
peşinden gelen Araplarla galip geldiğini ve Arapların ona itaat ettiklerini
söyledik.
Bu oldu mu? dedi
Evet oldu, dedik.
Dikkat edin bu onlar
için ona itaat etmelerinden daha hayırlıdır. Ben size kendimden bahsedeyim; ben
Mesih (ud- Deccal)'im, bana yakında çıkış izni verilecektir. Çıkıp yeryüzünde
dolaşacağım. Kırk günde Mekke ve Taybe'den başka, ayak basmadığım yer
kalmayacaktır. Bunların ikisi bana haram kılındı. Ne zaman bunlardan birine
girmek istesem elinde kınından çekilmiş bir kılıç ulunan bir melek karşıma
çıkacak ve bana engel olacak. Oradaki her yol üzerinde orayı koruyacak
melekler var" dedi.
Fatıma dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.) bastonu ile minbere vurarak: "İşte taybe budur işte
Taybe budur" dedi. O Medine'yi kastediyordu.
Daha sonra Rasûlullah:
"Bunu size söylemiş miydim?" diye sordu. Cemaat "evet"
karşılığını verdi.
Hadisin devamında
Rasûlullah (s.a.v.)'ı Temîm'in, Deccal, Mekke ve Medine konusunda
söylediklerinin kendi söylediklerine uymasının hoşuna gittiğini söyledi.