DEVAM: 2. Fitneye
Koşmaktan Nehy
حَدَّثَنَا
أَبُو
الْوَلِيدِ
الطَّيَالِسِيُّ
حَدَّثَنَا
أَبُو
عَوَانَةَ
عَنْ رَقَبَةَ
بْنِ
مَصْقَلَةَ
عَنْ عَوْنِ
بْنِ أَبِي
جُحَيْفَةَ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ يَعْنِي
ابْنَ
سَمُرَةَ
قَالَ كُنْتُ
آخِذًا
بِيَدِ ابْنِ
عُمَرَ فِي
طَرِيقٍ مِنْ
طُرُقِ
الْمَدِينَةِ
إِذْ أَتَى
عَلَى رَأْسٍ
مَنْصُوبٍ فَقَالَ
شَقِيَ
قَاتِلُ
هَذَا
فَلَمَّا مَضَى
قَالَ وَمَا
أُرَى هَذَا
إِلَّا قَدْ
شَقِيَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ مَنْ
مَشَى إِلَى
رَجُلٍ مِنْ
أُمَّتِي
لِيَقْتُلَهُ
فَلْيَقُلْ
هَكَذَا
فَالْقَاتِلُ
فِي النَّارِ
وَالْمَقْتُولُ
فِي
الْجَنَّةِ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَاهُ
الثَّوْرِيُّ
عَنْ عَوْنٍ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ سُمَيْرٍ
أَوْ
سُمَيْرَةَ وَرَوَاهُ
لَيْثُ بْنُ
أَبِي
سُلَيْمٍ
عَنْ عَوْنٍ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ سُمَيْرَةَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد قَالَ
لِي الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
Abdurrahman (yani İbn
Semûre) şöyle demiştir: Medine sokaklarından birinde İbn Ömer'le el ele
tutuşmuş vaziyette (yürüyor) idik. Birden asılmış bir (insan) başın(ın) yanına
geldik. İbn Ömer "Bunu öldüren şakî'dir." dedi. İleri geçince
"bunun (maktulün) da şaki olduğunu zannediyorum. Rasûlullah (s.a.v.)'i "Ümmetimden
birini öldürmek için yürüyen kimseye (öldürülmek istenen) şöyle yapsın (boynunu
uzatsın). Öldüren cehennemlik, öldürülen de cennetliktir, buyururken
işittim." dedi.
Ebû Davûd der ki: Bu
hadisi Sevrî, Avn'den; Avn, Abdurrahman b. Semîr veya Abdurrahman b.
Semire'den rivayet etti. Ayrıca onu Leys b. Ebu Süleym Avn kanalıyla
Abdurrahman b. Semire'den rivayet etti.
Yine Ebû Davûd şöyle
demiştir: Hasen b. Ali bana şöyle dedi:
Bu hadîsi bize, Ebû
Avene'den Ebûl-Velıd haber verdi ve " O benim kitabımda İbn
Sebure'dir." dedi. (Onun için) "Semure" dediler. "Sümeyrâ"
dediler. Bu, Ebû Velid'in sözüdür.
İzah:
Hadiste görüldüğü üzere
Abdurrahman b. Semure’nin ibn Ömer'le birlikte Medine sokaklarında gezerken
hurma ağacına asılmış bir insan başı görmüşler ve İbn Ömer, metinde görülen
sözleri söylemiştir. Avnü'l Ma'bud'da asılı olan bu kafanın, İbn Zübeyr'nin
başı olduğunu söylenmektedir. Bezl'ül Mechûd'da ise buna itiraz edilerek şöyle
denilmektedir. "Avnü'l Ma'bûd sahibi, onun, İbn Zübeyr'inin başı olduğunu
söyler. Ahmediye Haşiyesin'dede böyledir. Ancak zahire göre bu sahîh değildir.
Çünkü onların Medine yollarından birinde yürümeleri bu iddiayı imkansız kılar.
Eğer "O, İbn Zü-beyri'nin başı olsaydı Medine yolunda'1 derdi.
"Medine yollarından bir yolda" denilmesi o olayın Medine içinde
olduğunu gösterir. Ayrıca hadisin devamındaki "Ben onun (Maktülün)da şakı
olduğunu zannediyorum." ifâdesi de buna imkan vermez. Çünkü İbn Zübeyr bir
şahabıdır ve kendi nefsini ve müslümanları müdafa etmiştir. O, halifeliğe
Yezid'den daha müstehaktır.
İbn Ömer, gördüğü başın
sahibini öldürenin cehennemlik olduğunu kat'i bir dille ifâde ettiği halde,
öldürülen şahsın cehennemlik olduğunu zan ile ifade etmiştir. Çünkü onun suçlu
olup olmadığını kesin olarak bilmemektedir.
Hadisin devamında îbn Ömer
(r.a); Efendimiz'in, kişinin kendisini öldürmek üzere gelene "şöyle
yapmasını" emrettiğini söylemiştir. Bazı nüshalarda da bu cümleden sonra
tefsir olarak "yani boynunu uzatsın" ilâvesi yer almıştır. Biz
tercemeyi yaparken bu ilâveyi göz önünde bulundurduk.
Hz. Nebi'in bu sözünden
maksat şüphesiz, kişinin kendisini öldürmek isteyenin önüne yatıp» boynunu
uzatması değildir. Maksat, bir müslümanın, başka bir müslümanı öldürmektense
kendisinin ölmesinin daha iyi olduğunu, çünkü katilin cehennemde, maktulün ise
cennette olduğunu bildirmektedir. Ayrıca, bir kimsenin canını, koruması
görevi, nefsini müdâfaa için başkasını öldürmesi hakkıdır.
Ebû Davûd, hadîsin
sonunda Abdurrahman'ın babasının adı konusunda söylenen farklı görüşleri
vermiştir. Bunlar Semûre, Sebûre, Semîra, Sümeyrâ'dır.