SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HATEM BAHSİ

<< 4215 >>

DEVAM: 1. Mühür (Yüzük) Edinme Konusundaki Hadisler

 

حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ عَنْ خَالِدٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ بِمَعْنَى حَدِيثِ عِيسَى بْنِ يُونُسَ زَادَ فَكَانَ فِي يَدِهِ حَتَّى قُبِضَ وَفِي يَدِ أَبِي بَكْرٍ حَتَّى قُبِضَ وَفِي يَدِ عُمَرَ حَتَّى قُبِضَ وَفِي يَدِ عُثْمَانَ فَبَيْنَمَا هُوَ عِنْدَ بِئْرٍ إِذْ سَقَطَ فِي الْبِئْرِ فَأَمَرَ بِهَا فَنُزِحَتْ فَلَمْ يَقْدِرْ عَلَيْهِ

 

Vehb b. Bakiyye, Halid'den; o, Said'den; Said, Katade'den; Katade'de Enes'ten, İsa b. Yunus hadisini rivayet etmiştir. (Halid rivayetinde) şunları da ilâve etmiştir: O yüzük, Rasulullah vefat edinceye kadar elinde idi. (Daha sonra) vefat edinceye kadar Ebu Bekr'in elinde, (Ondan sonra vefat edinceye kadar Ömer'in elinde idi. Sonra Hz. Osman'ın elinde idi, fakat Osman bir kuyu'nun yanında iken kuyuya düşüverdi. Kuyu'nun suyunun boşaltılmasını emretti ve boşaltıldı, fakat onu bulamadı.

 

 

İzah:

Buhari, Libas

 

Haberin BuhaıTdeki rivayetinde, Rasûlullah'ın yüzüğünün kendisinden sonra sırayla Hz. Ebu Be­kir'e, Hz. Ömer'e ve Hz. Osman'a intikal ettiğine temas edilmekte fakat "Vefat edinceye kadar" ifadesi yer almamaktadır. Yine BuharîMeki riva­yette Hz. Osman'ın yüzüğü düşürdüğü kuyunun Eriş kuyusu olduğu be­lirtilmektedir.

 

Bezlü'l Mechûd'da Eriş kuyusunun, Küba kuyusu diye bilindiğine işa­ret edilmiştir.

 

Hz. Osman'ın yüzüğü kuyuya düşürüşü şöyle olmuştur:

 

Hz. Osman, Eriş kuyunun başında dalgın bir vaziyette yüzüğü bir parmağından çıkarıp öbürüne takıyordu. Bu esnada yüzük kuyuya düşü­verdi. Bulmak için kuyunun suyunu çekerek üç gün aradılar fakat bula­madılar. Bunun üzerine Hz. Osman (ra) yine üzerinde "Muhammedun Rasulullah" yazısı bulunan başka bir gümüş yüzük yaptırmıştır.

 

İbn Hacer, bazı ulemâya nisbet ederek Hz. Nebi (s.a.v.)'in yüzü­ğünün Hz. Süleyman'ın yüzüğüne benzediğini bu yüzüklerde bir sırrın bulunduğunu, Hz. Süleyman'ın yüzüğünü kaybetmesini saltanatının sonu olduğunu, Osman'ın kaybetmesi ile de Haricîlerin isyan edip fitnenin başladığını söyler.

 

Hatırlatmaya bile gerek yok ama Askalanî'nin naklettiği bu görüş ne âyete ne de hâdise dayanmamaktadır. İslâm'ın görüşü değil; katılmak zo­runda olmadığımız bazı indi görüşlerdir.