3. Kuteybe B. Said'in
Rivayeti
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَاحِدِ
بْنُ زِيَادٍ
حَدَّثَنَا
خُصَيْفٌ
حَدَّثَنَا
مِقْسَمٌ مَوْلَى
ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ قَالَ
ابْنُ
عَبَّاسٍ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُمَا
نَزَلَتْ
هَذِهِ
الْآيَةُ
وَمَا كَانَ لِنَبِيٍّ
أَنْ يَغُلَّ
فِي
قَطِيفَةٍ
حَمْرَاءَ
فُقِدَتْ
يَوْمَ
بَدْرٍ
فَقَالَ بَعْضُ
النَّاسِ
لَعَلَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَخَذَهَا
فَأَنْزَلَ
اللَّهُ
عَزَّ
وَجَلَّ
وَمَا كَانَ
لِنَبِيٍّ
أَنْ يَغُلَّ
إِلَى آخِرِ
الْآيَةِ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
يَغُلَّ
مَفْتُوحَةُ
الْيَاءِ
İbn Abbas (r.a)'ın
azatlı kölesi Mıksem; İbn Abbas'ın şöyle dediğini söylemiştir: Şu, "Bir
Nebi'in ganimet malını gizlemesi (emanete hiyanet etmesi) asla
olamaz"[Âl-i İmrân 161] (mealindeki) ayet-i kerimesi Bedir (savaşı) günü,
(ganimetler arasında
kaybolan kırmızı kadife (den bir kese) hakkında inmiştir. (Bu kese) Bedir
(savaşı) günü kayboldu. (Münafıklardan bazı kimseler, (Bunu) belki de
Resulullah almıştır, diye dedikodu etmeye başladılar. Bunun üzerine Aziz ve
Celil olan Allah "Bir Nebi için ihanet etmek asla olamaz" ayetini
-sonuna kadar- indirdi.
Ebû Davûd dedi ki; ...
kelimesinin ya'sı üstünlüdür)
İzah:
Tirmizi tefsir (Al-i
imran)
Bilindiği gibi,
Nebilerde bulunması vacip olan sıfat1ardan biri de emanet (güvenilir olmak)
sıfatıdır. Bu sıfatın zıddı olan ihanet sıfatının Nebilerde bulunması
imkansızdır. Çünkü kendisinde bu sıfat bulunan kimsenin Nebi olması mümkün değildir.
İşte Yüce Allah bu ayet-i kerimesiyle bir taraftan Bedir ganimetlerinin
arasından kaybolan kadife bir keseden dolayı Hz. Nebiini de temize çıkarırken,
diğer taraftan Nebilerde ihanet sıfatının hiçbir surette bulunmayacağını ifade
buyurmuştur.
Musannif Ebu Davud'un
burada bu hadisi rivayet etmekten maksadı, ayet-i kerimede geçen kelimesine
dikkati çekmektedir. Çünkü bu kelimeyi farklı şekillerde okumak mümkündür.
Kıraat imamlarının eksenli bunu, ya'nın fethası ve gayn'da zammesi ile
"yegulle" şeklinde okumuşlardır.
Musannif Ebu Davud'un
hadisin sonundaki açıklamasından da anlaşılacağı üzere, mevzumuzu teşkil eden
hadis-i şerif, bu kelimenin "yagulle" şeklinde okunabileceğini ifade
etmektedir.
İmam Hamza ile Nâfî
Âmir ve Kisaî ise bu kelimeyi meçhul siğasiyla veya if'al babı siğasıyla yani
"yûgalle" şeklinde okumuşlardır.
İbn Reslân'ın
açıklamasına göre bu kelimeyi sadece Nâfî ile el-ihvan ve eş-Şâmî meçhul
siğasıyla okumuş, bunların dışındaki kıraat imamlarının tümü
"yegulle" şeklinde okumuştur. "Yeğulle" şeklinde okunduğu
zaman ayetin manası tercümede arz ettiğimiz gibidir.
"Yugalle"
şeklinde okuduğumuzda ise meçhul kalıbından geldiği kabul edilirse şöyledir:
"Bir Nebi (ümmeti tarafından) ihanet edilmesi asla (doğru) olamaz."
îf'al babından olduğu
kabul edilirse mana şöyledir: "Bir Nebie ihanet isnad edilmesi asla
(doğru) olamaz." Bu okunuşların hepsi de ayet-i kerimenin ruhuna uygundur.