2. Musa B. İsmail'in
Rivayeti
حَدَّثَنَا
مُوسَى
يَعْنِي
ابْنَ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ
عُرْوَةَ
عَنْ
عُرْوَةَ
عَنْ
عَائِشَةَ رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
أَنَّ
رَجُلًا
قَامَ مِنْ
اللَّيْلِ
فَقَرَأَ
فَرَفَعَ
صَوْتَهُ
بِالْقُرْآنِ
فَلَمَّا
أَصْبَحَ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَرْحَمُ اللَّهُ
فُلَانًا
كَائِنْ مِنْ
آيَةٍ أَذْكَرَنِيهَا
اللَّيْلَةَ
كُنْتُ قَدْ
أُسْقِطْتُهَا
Aişe (r.anha) dan
rivayet olunduğuna göre; Bir adam geceleyin kalkıp (Kur'an) okumuş, Kur'an
okurken de sesini yükseltmiş. Sabah olunca Resulullah (s.a.v) (onun hakkında):
"Allah falancadan razı olsun. O bu gece benim (unutarak) atlamış olduğum
bazı ayetleri bana hatırlatmış oldu." demiş.
İzah:
Tirmizi tefsir Bakara;
İbn mâce ikame
Musannif Ebu Davud bu
hadisi zekretmekten makşadı, içerisinde bulunan ve değişik şekillerde okunabilen
"kâin" kelimesine dikkati çekmektedir.
Al-i imran suresinin
146. ayet-i kerimesinde de geçen "nice" anlamına gelen bu kelmeyi ibn
Kesir burada olduğu gibi "kain" şeklinde okuduğu halde, diğer kırat
imaları "keeyyin şeklinde okumuşlardır. Bu yüzden hadis-i şerif, söz
konusu kelimenin kain şeklinde okunacağını söyleyen Yahya İbn Kesiftin
delilidir.
Avnii'l Ma-bûd
yazarının açıklamasına göre, bu kelime Sünen-i Ebu Davud'un bazı nüshalarında
"keeyyin", bazılarında da "keeyyinin" şeklinde
geçmektedir. Çünkü bu kelimeyi yukarıda görülen üç şekilde de okumak caizdir.
Hafız Süyûtî, Mirkatu's
Süûd isimli eserinde bu kıraatlar içerisinde en meşhurunun "keeyyin"
şeklindeki kıraat olduğunu söylüyor.
Hadisten çıkartılan
bazı Hükümler
1- Kâinün kelimesini
"keeyyin ve keeyyinin" şekillerinde de okumak caizdir.
2- Hz. Nebiin ümetine
tebliğ ile mükellef olduğu hükümleri, tebliğ ettikten sonra unutması caizdir.
Fakat tebliği ile mükellef olmadığı hususları her zaman unutabilir. Cumhuru
ulemânın görüşü budur. Kadı Iyazla İmâm-ı Nevevî ve Hafız ilan-i Hacer böyle
demişlerdir.