بَاب
فِي
الِاجْتِمَاعِ
عَلَى
الطَّعَامِ
14. Yemeği Toplu Halde
Yemek
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ مُوسَى
الرَّازِيُّ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
بْنُ مُسْلِمٍ
قَالَ
حَدَّثَنِي
وَحْشِيُّ
بْنُ حَرْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
أَنَّ
أَصْحَابَ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالُوا يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّا نَأْكُلُ
وَلَا
نَشْبَعُ
قَالَ
فَلَعَلَّكُمْ
تَفْتَرِقُونَ
قَالُوا
نَعَمْ قَالَ
فَاجْتَمِعُوا
عَلَى
طَعَامِكُمْ
وَاذْكُرُوا
اسْمَ
اللَّهِ
عَلَيْهِ
يُبَارَكْ
لَكُمْ فِيهِ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
إِذَا كُنْتَ
فِي وَلِيمَةٍ
فَوُضِعَ
الْعَشَاءُ
فَلَا
تَأْكُلْ حَتَّى
يَأْذَنَ
لَكَ صَاحِبُ
الدَّارِ
Vahşî b. Harb (b. Vahşî
b. Harb)'in dedesinden rivayet olunmuştur:
Nebi (s.a.v.)'in sahâbîleri (Hz. Nebi'e): Ey Allah'ın Rasûlü, biz
(yemek) yiyoruz, fakat doymuyoruz, demişler.
(Hz. Nebi de onlara):
"Her halde siz (yemeği) ayrı ayrı (kaplarda) yiyorsunuzdur (değil
mi)?" demiş. (Onlar da): Evet, cevabını verrnişler. (Bunun üzerine Hz.
Nebi): "Yemeği toplu halde yeyiniz ve üzerine Besmele çekiniz. (O zaman)
Allah o yemekte sizin için bereket halk eder (de karnınız doyar)"
buyurmuş.
Ebû Dâvûd dedi ki: Bir
düğün yemeğine gider de (önüne) akşam yemeği konacak olursa, ev sahibi izin
verinceye kadar (o yemekten) yeme.
İzah:
İbn Mâce, et'ime
Bu hadis-i şerifi
rivayet eden Vahşî (r.a), Uhut'daHz. Hamza (r.a)'yı şehid eden ve sonra
Mekke'nin fethinde müslüman olan meşhur Vahşî'dir.
Kendisi müslüman
olduktan sonra küfür döneminde işlediği cinayetten duyduğu vicdan azabını
Nebilik iddiasında bulunan Müseylemetü'l -Kezzâb'ı katlederek hafifletti. Tâif
heyetiyle birlikte Hz. Nebi'in huzuruna geldiği zaman Hz. Hamza'yı nasıl şehid
ettiğini anlattı. Hz. Peyamber onu affetti. Fakat onu görmek kendisine çok
sevdiği amcasının acı hatırasını hatırlattığı için ona: "Bir daha bana
görünme" diye emretti.
Bu hadis-i şerifte, bir
sofra üzerine konan bir kaptan topluca yemek yemekte bereket olduğu
bildirilmekte, bir ailenin ayrı ayrı kaplarda yemek yemeleri yerine bir kaptan
yemek yemeleri tavsiye edilmektedir. Nitekim Ebû Ya'lâ'nm Müsned'inde, İbn
Hibbân'ın Sahih'inde, Beyhakî'nin de Sünen'inde Hz. Câbir'den rivayet edilen
merfû bir hadiste:
"Yemeklerin
Allah'a en sevimli olanı üzerinde ellerin en çok olanıdır"[el-Münavî,
Feyzu'l-Kadîr, I, 172; Ziyâüddin el-Gümüşhanevî, Levâmiü'l-Ukûl, I, 122.]
buyurmuştur.
Taberânî'nin İbn
Ömer'den naklen rivayet ettiği mevkuf bir hadis-i şerifte de şöyle
buyurulmuştur:
"İki kişinin
yemeği dört kişiye dört kişinin yemeği de sekiz kişiye yeter. Binaenaleyh
yemeği toplu halde yeyiniz, dağılmayınız."[Suyutî, Câmiü's-Sağîr, II, 56.]
Cenab-ı Hak her-şeyi bir sebebe bağladığı gibi yemeklerin maddî manevî
bereketini de o yemeğe uzanan ellerin çokluğuna bağlamıştır.
Bir yemeğe uzanan
ellerin adedi nisbetinde Allah o yemeğe bereketini ve yiyenlere de feyz ve
rahmetini indirir. Ehl-i basiret inen bu rahmeti açıkça müşahede ettiği halde
gafiller gerçeği göremediklerinden bu hadisteki tavsiyeye uymazlar.
Binaenaleyh, "Hep
bir arada toplu olarak da dağınık olarak da yemek yemenizde bir sakınca
yoktur.”[Nûr 61] âyet-i kerimesinde de açıklandığı üzere ayrı ayrı kaplarda ve
sofralarda yemek yemek caiz olmakla beraber, bir sofra üzerinde ve bir kaptan
topluca yemek yemek menduptur. Musannif Ebû Dâvûd (r.a), hadis-i şerifin sonuna
eklediği açıklama ile bir düğün yemeğine giden insanın akşam yemeği vaktinde
getirilen yemek hususunda çok dikkatli olması gerektiğini ifade etmek
istemiştir. Çünkü akşam öğünü belli bir öğün olduğundan bu vakitte getirilen
yemeğin düğün yemeği olmayıp ev halkı için hazırlanması mutad olan her günkü
yemeklerden olması mümkündür. Bu bakımdan ev sahibi izin vermedikçe o yemeğe
yanaşmamak gerekir. Çünkü bu yemeğe ortak olunduğu takdirde ev halkı aç
kalabilir.