DEVAM: 22. Şahidleri Olmayan
İki Kişinin Bir Mal Üzerinde Hak İddia Etmeleri
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمِنْهَالِ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
عَرُوبَةَ
عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ خِلَاسٍ
عَنْ أَبِي
رَافِعٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
رَجُلَيْنِ
اخْتَصَمَا
فِي مَتَاعٍ
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَيْسَ
لِوَاحِدٍ
مِنْهُمَا
بَيِّنَةٌ
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
اسْتَهِمَا
عَلَى
الْيَمِينِ
مَا كَانَ
أَحَبَّا
ذَلِكَ أَوْ
كَرِهَا
Ebû Hureyre'den rivayet
olunduğuna göre; İki kişi bir mal üzerinde anlaşmazlığa düşerek, Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e başvurmuşlar. Nebi (s.a.v.) de (onlara): "İsteyerek
de olsa istemeyerek de olsa,(sonunda) yemin etmek üzere kur'a çekiniz"
buyurmuştur.
İzah:
îbn Mâce, ahkâm; Ahmed
b. Hanbel, II, 317, 489, 524.
Bu hadis-i şerif, hüküm
verebilmek için bazen kur'aya başvurabileceğini söyleyenlerin delilidir.
Nitekim 2269 numaralı hadisin şerhinde açıklamıştık.
Avnü'l-Ma'bûd yazarı,
bu babda bahis mevzuu edilen hususlarda muhtelif nakiller yapmıştır. Bunları
şöylece özetlemek mümkündür:
"Hattâbî diyor ki:
Buradaki "İstihâm"dan maksat kur'a çekmektir. Taraflar kur'a
çekerler, kur'a kime. isabet ederse, o yemin eder ve mal onun olur. Bunun bir
benzeri Hz. Ali (r.a)'den rivayet edilmiştir. Şöyle ki:
Hanş b. el-Mu'temir
demiştir ki: Çarşıda satılığa çıkarılan bir katır yakalanıp Ali (r.a)'ye
getirildi. Bir adam; bu katır benimdir; ne sattım ne de kimseye hibe ettim,
dedi ve katırın kendisine ait olduğuna dair beş şahit getirdi. Bunun üzerine
Ali (r.a): Bu mesele hakkında hüküm etmek de var, sulh etmek de vardır. Ben
ikisini de size anlatayım. Sulh söyle olur: Katır satılır ve bedeli yedi paya
ayrılır. Beş şahit getirene beş pay ve iki şahit getirene iki pay verilir. Eğer
taraflar sulh olmayıp da hüküm isterlerse hüküm şudur: Taraflardan birisi
katırı satmadığına ve hibe etmediğine yemin eder. Yemin etme hususunda
anlaşamazsanız, yemin etmek için ben aranızda kur'a çektiririm. Kur'a
hanginize isabet ederse o yemin eder, (ve katır onun olur) dedi. Ravi demiş ki:
Ben buna şahidim, Ali böyle hükmetti, diye bilgi vermiştir.
Bir kavle göre kur'a
şöyle olur: İhtilâf konusu mal taraflardan hiç birisinin elinde değil ve hiç
birinin şahitleri de yok ise, aralarında kur'a çekilir.Kur'a kime isabet ederse
o yemin eder ve mal onun olur.
Kirmânî şöyle demiştir:
"Kur'a, tarafların mala müstehaklık derecesinde eşit oldukları zaman
yapılır. Meselâ; mal tarafların ikisinin elindedir. Her biri malın tamamınının kendisine
ait olduğunu iddia eder. Birisi yemin etmek suretiyle malın tamamını elde
etmek ister. Diğer taraf da aynı şekilde yemin edip tamamını kazanmak ister.
İşte bu durumda taraflar arasında kur'a çekilir. Kur'a kime isabet ederse o
yemin eder ve malın tamamı kendisine verilir.
Şevkânî de şöyle der:
"Kur'a usulünün uygulanmasının sebebi şudur: Taraflar mala sahip olma
iddiasında delil açısından eşit oldukları zaman, tercih sebebi yok iken bir
tarafı tercih etmek caiz olmaz. Tarafları eşit tutmak bakımından kur'a
usulünden başka bir çare kalmaz. Kur'a usulü de hasımlar arasında eşitlik
sağlamanın bir nevidir. İhtilâf konusu mal tarafların ikisinin elinde veya
üçüncü bir şahsın elinde olup malın kendisine değil, taraflara ait olduğu
ikrar edildiğinde, bu malın nasıl verileceği veya ne şekilde taksim edileceği
hususunda fıkıh imamlarının beyan ettikleri görüşler pek uzundur. Fakat mal bir
tarafın elinde olduğu takdirde o taraf davalı ve karşı taraf davacı sayılır.
Artık şahit getirmek davacıya, yemin etmek de davalıya ait olur. Yemin etmek
için söz konusu kur'a meselesine gelince, Şafiî fıkıh kitaplarındaki hüküm,
yemin teklifinin kur'a usulü ile değil de hâkimin takdirine ait olmasıdır.
Hâkim istediği tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Lakin el-Bermavî demiş ki:
Hadis kur'a usulünü emrettiği için, en uygun olanı bununla amel
etmektir."
Bir Mal Hakkında İki
Kişi İhtilâfa Düştüğü Ve Her Birisi Malın Kendisine Ait Olduğunu İddia Ettiği
Takdirde Hüküm Nedir?
Bu konu birkaç şıkka
ayrılır:
1- Mal üçüncü bir
şahsın elindedir. Bu şahıs malın kendisine ait olmadığını ve ihtilâfa
düşenlere ait olduğunu söyler. Fakat bir tarafın mı ya da tarafların müşterek
malı mıdır bilmez; iki tarafın da şahitleri vardır.
2- Mal üçüncü bir
şahsın elindedir. Bu şahıs malın kendisine ait olmadığını söyler. Fakat
taraflardan kime ait olduğunu bilmez; tarafların şahitleri de yoktur.
3- Mal tarafların
ikisinin de elindedir ve iki tarafın da şahitleri vardır veya hiçbir tarafın
şahitleri yoktur.[Sünen-i İbn Mâce Terceme ve Şerhi, VI, 397-399.]
Biz fıkıh âlimlerinin
birinci meseleye ait görüşlerini bir önceki hadisin şerhinde açıkladığımızdan
şimdi burada sadece 2. ve 3. meseleye aft görüşlerini nakletmekle yetineceğiz.
2. meseleye ait görüşler şöyledir:
el-Mişkât şerhinde
mesele şöyle anlatılmaktadır: Üçüncü bir şahsın elinde bulunan mala taraflar
sahip çıkmak ister. İki tarafın da şahitleri yoktur veya iki tarafın da
şahitleri vardır. Yanında mal bulunan üçüncü şahıs; ben bu malın kime ait
olduğunu bilmiyorum, der. Bu durumda taraflar arasında kur'a çekilir. Kur'a
kime çıkarsa yemin eder ve mal kendisinin olur. Ali (r.a) böyle hükmetmiştir.
İbnü'l-Melik'in dediğine göre, Ahmed ve bir kavlinde Şafiî de böyle demiştir.
Ebû Hanîfe'ye göre,
tarafların ikisi de yemin ederler. Sonra mal ikisi arasında eşit olarak taksim
edilir.
Ebû Hanîfe ile
Şafiî'nin diğer bir kavillerine göre, mal üçüncü şahsın elinde bırakılır.
3. meseleye gelince:
Mal ikisinin elinde bulunduğu için iki taraf da malın yarısı için davacı ve
malın yarısı için davalı durumdadırlar. İki tarafın da şahidi bulunmadığı
takdirde davacı durumunda oldukları yarım için bir hak talebinde bulunamazlar.
Fakat davalı durumunda oldukları yarım için yemin etmeleri yeterlidir. Bunun
için hâkim bu malı ikisinin arasında eşit olarak taksim eder. İki tarafın
şahitleri olsa yine hüküm budur. Çünkü şahitler, birbirlerinin ifadelerini
etkisiz hale getirmekle yok gibi sayılırlar. İki taraf yemin etse veya yeminden
istinkâf etse yine hüküm budur.