DEVAM: 76. Rehin
حَدَّثَنَا
زُهَيْرُ
بْنُ حَرْبٍ
وَعُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
عُمَارَةَ
بْنِ
الْقَعْقَاعِ
عَنْ أَبِي
زُرْعَةَ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ جَرِيرٍ أَنَّ
عُمَرَ بْنَ
الْخَطَّابِ
قَالَ قَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
إِنَّ مِنْ
عِبَادِ
اللَّهِ
لَأُنَاسًا
مَا هُمْ
بِأَنْبِيَاءَ
وَلَا شُهَدَاءَ
يَغْبِطُهُمْ
الْأَنْبِيَاءُ
وَالشُّهَدَاءُ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
بِمَكَانِهِمْ
مِنْ اللَّهِ
تَعَالَى
قَالُوا يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
تُخْبِرُنَا
مَنْ هُمْ
قَالَ هُمْ
قَوْمٌ
تَحَابُّوا
بِرُوحِ
اللَّهِ
عَلَى غَيْرِ
أَرْحَامٍ
بَيْنَهُمْ
وَلَا
أَمْوَالٍ
يَتَعَاطَوْنَهَا
فَوَاللَّهِ
إِنَّ
وُجُوهَهُمْ لَنُورٌ
وَإِنَّهُمْ
عَلَى نُورٍ
لَا يَخَافُونَ
إِذَا خَافَ
النَّاسُ
وَلَا
يَحْزَنُونَ
إِذَا حَزِنَ
النَّاسُ
وَقَرَأَ
هَذِهِ
الْآيَةَ
أَلَا إِنَّ
أَوْلِيَاءَ
اللَّهِ لَا
خَوْفٌ عَلَيْهِمْ
وَلَا هُمْ
يَحْزَنُونَ
Ömer b. el-Hattâb
(r.a)'dan, Rasülullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Allah'ın
kulları arasında öyleleri var ki, Nebi ve şehit değildirler, ama kıyamet günü
Allah katındaki mevkilerinden dolayı Nebiler ve şehitler onlara imrenirler.”
Ya Rasûlallah, onlar
kim? Bize haber verir misin? dediler. "Onlar, aralarında alıp verdikleri
bir mal ve akrabalık olmadığı halde Allah'ın ruhu ile birbirlerini sevenlerdir.
Vallahi onların yüzleri nurdur ve kendileri nur üzerindedirler. İnsanlar
korktuğu zaman onlar korkmaz, insanlar üzüldüğünde onlar üzülmezler."
buyurdu ve: "Haberiniz olsun, Allah'ın sevgili kullarına korku yok, onlar
üzülecek de değillerdir."[Yûnus 62] âyetini okudu.
İzah:
Tirmizî, zühd; Ahmed b.
Hanbel, V, 229, 239, 328;'341, 342, 343.
Bu hadis; Sünen-i Ebû
Dâvûd nüshalarının çoğunda yoktur. Lü'lüî'nin rivayetinden değil, İbn Dâse'nin
rivayetindendir. Hattâbî'nin üzerine şerh yaptığı nüshada mevcuttur.
İbnü'l-Münzir, et-Tergîb'de bu hadisi almış ve Ebû Davud'un rivayet ettiğini
söylemiştir.
Hadisin, rehn konusuyla
hiçbir ilgisi yoktur. Buna rağmen musannifin bu hadisi rehn babında vermesi,
rehne muhtaç olanlara yardım ve iyiliğe teşvik için olmalıdır.
Hadis-i şerifteki,
"Allah'ın ruhu ile birbirlerini severler" cümlesindeki
"ruh" kelimesi Kur'an-ı Kerim olarak izah edilmiştir. Nitekim Şûra
sûresinin 52. âyetindeki "ruh" kelimesi de "Kur'an" diye
tefsir edilir. Buna göre bu cümlenin manası, "Allah'ın Kur'an'ı ile
birbirlerini severler" şeklinde anlaşılacaktır. Kur'an'a ruh denilmesi;
nefis ve bedenler ruhla yaşadığı gibi, kalplerin de Kur'an'la hayat bulmasından
dolayıdır.