SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

BUYU’ ve İCARE BAHSİ

<< 3458 >>

DEVAM: 51. Alışveriş Yapanların Muhayyerliği

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمٍ الْجَرْجَرَائِيُّ قَالَ مَرْوَانُ الْفَزَارِيُّ أَخْبَرَنَا عَنْ يَحْيَى بْنِ أَيُّوبَ قَالَ كَانَ أَبُو زُرْعَةَ إِذَا بَايَعَ رَجُلًا خَيَّرَهُ قَالَ ثُمَّ يَقُولُ خَيِّرْنِي وَيَقُولُ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا يَفْتَرِقَنَّ اثْنَانِ إِلَّا عَنْ تَرَاضٍ

 

Yahya b. Eyyûb şöyle demiştir: Ebû Zür'a, birisine bir şey sattığı zaman onu muhayyer bırakır, sonra da; "Sen de beni muhayyer bırak. Ben, Ebû Hureyre (r.a)'i, Rasûlullah (s.a.v.); (alışveriş yapan) iki kişi ancak birbirlerinden razı olarak ayrılsınlar, buyurdu derken işittim." derdi.

 

 

İzah:

Tirmizî, buyu'; ibn Mâce, ticârât

 

Tirmizî'nin rivayetinde Ebû Zür'a'nm kıssası mevcut değil­dir. Tirmizî hadis için; "bu garib hadistir" demektedir.

 

Hadisten, ilk bakışta anladığımıza göre Ebû Zür'a bir alışveriş yaptı­ğında, "arzu etmiyorsan akdi feshet, pişmanlık duyarsan vazgeçebilirsin" gibi sözlerle karşı tarafı muhayyer bırakır, aynı muhayyerliğin kendisi için de tanınmasını isterdi. Bu hareketine delil olarak da Ebû Hureyre'den işitti­ği Rasûlullah'ın şu sözlerini naklederdi: "Alışverişte bulunan iki kişi (ayrıl­dıklarında) birbirlerinden razı olarak ayrılsınlar."

 

Alım satım akdinde meclis muhayyerliğini kabul edenler, bu hadisi de kendileri için delil sayarlar. Ancak hadis böyle bir anlayışa pek müsait de­ğildir. Çünkü; hadisin Hz. Nebi (s.a.v.)'den nakledilen bölümünün mu­hayyerlikle bir ilgisi yoktur. Ebû Zür'a'nın; karşı tarafı muhayyer bırakıp, kendisi için de muhayyerlik istemesi aslında meclis muhayyerliğine değil şart muhayyerliğine delâlet eder. Zira eğer bu meclis muhayyerliği olsa idi, Ebû Zür'a'nın onu vermesine ve kendisi için istemesine gerek kalmazdı. Zaten mevcut olan bir şeyin verilmesi veya istenilmesi düşünülemez.

 

Aliyyü'1-Kârî bu hadisi izah ederken şöyle der:

 

"Allah bilir, hadisten kastedilen; tarafların parayı vermek ve malı tes­lim konularında birbirlerinden razı olarak ayrılmalarıdır. Aksi halde, zara­ra uğramak ve zarar vermek sözkonusu olur ki bu da dinen yasaktır. O hal­de maksat, birisinin ayrılacağı zaman öbüründen izin istemesi, yapılan alış­verişten pişmanlık duymuşsa ikâle yapabileceklerini söylemesidir. Böyle yap­madan ayrılmak konusundaki nehiy tenzihidir. Yani yukarıdaki söylenilen­leri yapmadan meclisi terketmesi haram değildir, belki tenzîhen mekruhtur. Burfun caiz oluşunda icma vardır."

 

Aliyyü'l-Kârî'nin ifadesine göre; el-Eşref ise, meclis muhayyerliğinin or­tadan kalkmasını gerektireceği için, taraflardan birinin ötekinin izni ve ha­beri olmadan ayrılmasının caiz olmadığını söyler. Ancak, yukarıda işaret edil­diği üzere tarafların birbirinin izni olmadan ayrılmalarınının caiz olduğu ic­ma ile sabittir.