بَاب
مَنْ نَذَرَ
أَنْ
يُصَلِّيَ
فِي بَيْتِ
الْمَقْدِسِ
20. Beyt-i Makdis'de
Namaz Kılmayı Adayan Kimsenin Durumu
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
أَخْبَرَنَا
حَبِيبٌ الْمُعَلِّمُ
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ أَبِي رَبَاحٍ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ أَنَّ
رَجُلًا
قَامَ يَوْمَ
الْفَتْحِ
فَقَالَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
إِنِّي
نَذَرْتُ لِلَّهِ
إِنْ فَتَحَ
اللَّهُ
عَلَيْكَ
مَكَّةَ أَنْ
أُصَلِّيَ
فِي بَيْتِ
الْمَقْدِسِ
رَكْعَتَيْنِ
قَالَ صَلِّ
هَاهُنَا
ثُمَّ
أَعَادَ عَلَيْهِ
فَقَالَ
صَلِّ
هَاهُنَا
ثُمَّ أَعَادَ
عَلَيْهِ
فَقَالَ
شَأْنُكَ
إِذَنْ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
رُوِيَ
نَحْوُهُ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ عَوْفٍ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Câbir b. Abdillah
(r.a)'dan rivayet edildiğine göre: Mekke fethi günü bir adam ayağa kalkıp; Ya
Rasûlallah! Ben, Allah sana Mekke fethini nasib ederse Beytü'l-Makdis'de Allah
için iki rek'at namaz kılmayı adadım, dedi. Hz. Nebi (s.a.v.): "Burada
kıl" buyurdu.
Adam sözünü tekrarladı,
Hz. Nebi yine, "Burada kıl" buyurdu. Sonra adam sözünü bir daha
tekrarladı. Bu sefer Rasûlullah: "Öyleyse sen bilirsin (burada kılmak
istemiyorsan Beytü'l-Makdis'de kıl)"buyurdu.
Ebû Dâvûd dedi ki: Bu
hadisin bir benzeri Abdurrahman b. Avf tarafından Rasûlullah (s.a.v.)'dan
rivayet edilmiştir.
İzah:
Dârimî, Hâkim, Beyhakî,
Ahmed b. Hanbel, III, 363.
Beytü'l-Makdis, Kudüs
şehrindeki Mescid-i Aksâ'dır.
Hadis-i Şerif; belirli
bir yerde namaz kılmayı adayan kişinin başka bir yerde namaz kılmasıyla
adağının yerine gelmiş olacağını göstermektedir. Avnu'l-Ma'bûd sahibi; bu
cevazı, adayanın bulunduğu yerin namaz kılmayı adadığı yerden daha efdal
olması kaydı ile kayıtlamıştır. Ancak bu, âlimlerin üzerinde ittifak ettiği
bir nokta değildir.
Hanefî mezhebinde,
Züfer'in dışındaki âlimlere göre; bir yer tayin edilerek yapılan nezirlerde,
anılan yere itibar şart değildir. Kişi istediği yerde adağını yerine
getirebilir. Bedâiu's-Sanâi'de şöyle denilmektedir: "Eğer şart, falan
yerde namaz kılmak veya falan şehirdeki fakirlere şu kadar sadaka vermek
borcum olsun şeklinde bir yer ile kayıtlı ise, üç imamımıza göre bu adağın
başka bir yerde eda edilmesi caizdir. Züfer'e göre ise bu adak, sadece şart
koşulan yerde eda edilebilir."
Merâkı'l-Felâh'ın şu
ifadeleri ise, daha müşahhas ve konumuzu izahda daha açıktır:
"Biz, zaman, yer,
para ve fakir tayinini hükümsüz saydık. Meselâ, Şaban ayı için adanan orucun
yerine Receb orucu kâfidir. Mekke'de veya Mescid-i Nebevî'de, ya da Mescid-i
Aksa'da kılınmak üzere adanan bir namaz Mısır'da kılınsa yeterlidir. Çünkü
edanın sıhhati, yer itibariyle değil, ibadet itibariyledir."
Şâfiîlere göre;
Mescid-i Haram'da namaz kılmayı adayan kimse bu adağını ancak orada eda
edebilir. Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa konusunda ihtilâf vardır. İmam
Nevevî,Minhâc adındaki eserinde; "Zahir olan Mescid-i Haram gibi, onların
da adakta tayin edilmesidir" der.
Şerbinî'nin
Muğni'l-Muhtâc' daki ifadesine göre; bir kimse Mescid-i Ne-bevî veya Mescid-i
Aksa'da namaz kılmayı adaşa ve Mescid-i Haram'da bu namazı kılsa yeterlidir.
Adağı edada Mescid-i Nebevi Mescid-i Aksa'nın yerine kaimdir. Ama Mescid-i
Aksa, Mescid-i Nebevî'nin yerini tutmaz. Yani Mescid-i Aksa'da namaz kılmayı
adayan bu namazını Mescid-i Nebevî'de kılabilir; fakat Mescid-i Nebevî'de namaz
kılmayı adayan Mescid-i Aksa'da kılamaz.
Sahih-i Müslim ve Ahmed
b. Hanbel'in MüsnecTindeki şu hadis yukarıdaki ifadeleri takviye etmektedir:
İbn Abbas'dan rivayet
edildiğine göre; bir kadın hastalanmış ve, "Allah bana şifa verirse gidip
Mescid-i Aksa'da namaz kılacağım." diye adakta bulunmuş. Neticede iyi
olmuş. Sonra, Kudüs'e gitmek üzere hazırlanıp Mey-mûne (r.anha)'ye gelmiş.
Selâm verip durumunu anlatmış. Bunun üzerine Meymûne (r.anha): "Otur ve
Rasûlullah'ın mescidinde namazını kıl. Çünkü ben Hz. Nebi'in;"Buradaki
bir namaz Mescid-i Haram'ın dışındaki mescidlerde kılınan bin namazdan daha
üstündür" buyurduğunu duy-dum"demiştir.
3309 numarada gelecek
olan hadiste, "büvâne" denilen yerde kurban kesmeyi adayan kişiye,
Hz. Nebi'in; "Adağını yerine getir" buyurduğu beyan edilmektedir.
Bu, üzerinde durduğumuz hadisle, işaret edilen bu hadis arasında bir çelişki
olduğunu göstermez. Çünkü Hz. Nebi'in kendisine soru soran şahsa verdiği cevap
şart koşulan yerde de adağın ifa edilmesinin caiz olduğunu gösterir. Yani
nezrin şart koşulan yerde edası vacip değil, caizdir. Zaten üzerinde durduğumuz
hadisin sonunda da Hz. Peygamber: "Öyleyse sen bilirsin" buyurarak
bu cevaza işaret etmiştir.