DEVAM: 26-27.
Şehid(ler) Yıkanır (Mı?)
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
الْمَهْرِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ اللَّيْثِ
بِهَذَا
الْحَدِيثِ
بِمَعْنَاهُ
قَالَ
يَجْمَعُ
بَيْنَ
الرَّجُلَيْنِ
مِنْ قَتْلَى
أُحُدٍ فِي
ثَوْبٍ
وَاحِدٍ
Şu (bir numara önceki
3138.) hadis-i şerif mana olarak el-Leys'den de (rivayet olunmuştur. Ancak bir
öncekinden farklı olarak Leys) Uhud şehidlerinden iki kişiyi bir elbise
içerisine yerleştirdi" demiştir.
İzah:
Her ne kadar bu hadis-i
şerifin zahirinden, Rasûl-ü Zişan Efendimizin, Uhud savaşı şehidlerini ikişer
ikişer bir elbiseye sardığı anlaşılıyorsa da, buradaki bir elbise sözüyle
kefen değil, kabir kasdedilmiş olabilir. Çünkü 3136 numaralı hadisi şerifin
şerhinde de açıkladığımız gibi- eğer Rasûl-ü Zişan Efendimiz bu şehidlerin
ikisini birden bir kefene koymuş olsaydı bu iki şehidden Kur'ân-i Kerim'i daha
iyi bileni, kabrin kıble tarafına doğru öne almak için sorduğu "bunların
hangisi Kur'ân-ı Kerim'i daha fazla bilir?" sorusunu, kabre koyarken
değil, kefene koyarken sorardı. Bu soruyu kefene koyarken değil de kabre
koyarken sorması, onları ayrı ayrı kefenlediğini, fakat ikisini birden bir
kabre koyduğunu Kur'ân-ı Kerim'i daha iyi bileni de kıbleye doğru öne
geçirdiğini gösterir.