بَاب
فِي
الِاسْتِرْجَاعِ
17-18. (Musibete
Uğrayınca) İnna Lillahi Ve İnna İleyhi Raciun Demek
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
أَخْبَرَنَا
ثَابِتٌ عَنْ
ابْنِ عُمَرَ
بْنِ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أُمِّ
سَلَمَةَ
قَالَتْ
قَالَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا
أَصَابَتْ
أَحَدَكُمْ
مُصِيبَةٌ
فَلْيَقُلْ
إِنَّا
لِلَّهِ
وَإِنَّا إِلَيْهِ
رَاجِعُونَ
اللَّهُمَّ
عِنْدَكَ أَحْتَسِبُ
مُصِيبَتِي
فَآجِرْنِي
فِيهَا وَأَبْدِلْ
لِي بِهَا
خَيْرًا
مِنْهَا
Ümmü Seleme'den (rivayet
edildiğine göre), Rasûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur: "Birinize bir
musebet geldiği zaman inna lillahi ve inna ileyhi raciun. -Allahümme indeke ahtesibu musibeti feacirini
fiha ve ebdil li biha hayran minha- desin."
İzah:
Müslim, cenaiz;
Tirmizi, da'vat; İbn Mace, cenaiz; Muvatta, cenaiz; Ah-med b. Hanbel IV, 27;
VI, 309, 313, 321.
Hadis-i şerifte, başına
musibet gelen bir kimsenin metindeki "Biz Allah içiniz ve biz ona
döneceğiz. Ey Allahım (bu) musibetimin ecrini senden bekliyorum. Onun
karşılığında bana ecir ver. Bana bu bela karşılığında ondan daha hayırlısını
"er" anlamına gelen duayı okuması tavsiye edilmektedir.
Nitekim Yüce Rabbimiz
Kur'ân-ı Kerim'inde "Ki onlara bir bela eriştiği zaman,-biz Allah içiniz
ve biz ona döneceğiz- derler."[Bakara 156] buyurarak musibet zamanında bu
duayı okumak suretiyle kendisine sığınanları övmüştür. İmam Ahmed'in rivayet
ettiğine göre, Ümmü Seleme (r.a) şöyle demiş: Bir gün Ebû Seleme Rasûlullah
(s.a.v.)'ın yanından geldi ve dedi ki: "Ben Rasû-lullah'tan öyle bir söz
işittim ki, bundan dolayı sevinçle doldum. Rasûlullah buyurdu ki:
"Müslümanlardan herhangi bir kişiye bir musibet isabet ettiğinde o esnada
"inna lillahi ve inna ileyhi Raciun" der ve sonra, Allah im bu
musibetten dolayı bana mükafat ver, bana ondan daha hayırlı bir sonuç çıkar,
derse, mutlaka bu istediği kendisinin olur." Ümmü Seleme dedi ki: Ben bunu
Ebû Seleme'den sakladım Ebû Seleme vefat edince "înna üllah ve inna ileyhi
raciun" dedim. Sonra Allahım musibetimden dolayı beni mükafatlandır ve
bana ondan daha hayırlı bir sonuç çıkar, dedim. Sonra kendi kendime benim için
Ebû Seleme'den daha hayırlı kim olacak? dedim, lddet sürem bitince Rasûlullah
(s.a.v.) bir deriyi tabakladığım sırada benden izin istedi. Ben de elimi
tabaklamak için sürdüğüm şeyden yıkayarak kendisine izin verdim. Rasûlullah'a
kılıfı lif olan bir minder serdim. Rasûlullah onun üzerine oturdu ve beni
kendisi için istedi. Sözünü bitirince dedim ki.
Ey Allah'ın Rasûlü,
istediğin neden olmasın? Ne var ki ben çok onurlu bir kadınım, benden Allah'ın
beni azablandırmasına vesile olacak bir şey duymandan korkarım. Ben yaşlanmış
bir kadınım ve çoluk çocuk sahibiyim. Rasûlullah buyurdu ki;
"Söz konusu
ettiğin onura gelince; Allah ilerde onu senin üzerinden alacaktır. Zikrettiğin
yaşlılığa gelince, senin yaşlılığın gibi ben de yaşlandım. Bahsettiğin
çoluk-çocuğa gelince, senin ailen benim ailemdir. Ümmü Seleme der ki: Ben
Rasûlullah (s.a.v.)'a teslim oldum. Böylece Rasûlullah (s.a.v.) benimle
evlendi. Ümmü Seleme daha sonra dedi ki: Allah Teâlâ bana Ebü Seleme'den daha
hayırlı birisini, Rasûlullah (s.a.v.)'ı verdi.[Karlığa Dr. Bekir, İbn Kesir
Hadislerle Kur'ân-ı Kerim Tefsiri, III-635.]