SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CENAİZ BAHSİ

<< 3188 >>

DEVAM: 48-49. Çocuğun Cenaze Namazını Kılmanın Hükmü

 

حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ عَنْ وَائِلِ بْنِ دَاوُدَ قَالَ سَمِعْتُ الْبَهِيَّ قَالَ لَمَّا مَاتَ إِبْرَاهِيمُ بْنُ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَّى عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الْمَقَاعِدِ قَالَ أَبُو دَاوُد قَرَأْتُ عَلَى سَعِيدِ بْنِ يَعْقُوبَ الطَّالْقَانِيِّ قِيلَ لَهُ حَدَّثَكُمْ ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ الْقَعْقَاعِ عَنْ عَطَاءٍ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَّى عَلَى ابْنِهِ إِبْرَاهِيمَ وَهُوَ ابْنُ سَبْعِينَ لَيْلَةً

 

el-Behiyy (Abdullah b. Beşşar) dedi ki: Nebi (s.a.v.)'in oğlu İbrahim vefat edince, Rasûlullah (s.a.v.) oturmak için ayrılan bir yerde o'nun cenaze namazını kıldı.

 

(Ebu Davud der ki: Ben (bu hadis'i) Ya'kub b. ei-Ka'ka'ya okudum. (O sırada kendisine): {'İbnü"l Mübarek size Ata'dan (naklen) Nebi (s.a.v.)'in yetmiş günlük iken (ölen) oğlu İbrahim'in cenazesini kıldığını haber verdi mi?" diye soruldu (da -evet- cevabını verdi).

 

 

İzah:

Metinde geçen "el-mekaid" kelimesi, aslında çarşıda pazar-da halkın oturup sohbet etmesi için ayrılmış özel yerler anla­mına gelir. Burada kasdedilen ise Hz. Osman'ın evinin yanında, yahut da Mescid-i Nebevi'nin yanında bulunan ve halkın oturup sohbet etmesi ve ab-dest alması için ayrılan yerlerden birisidir.

 

Bir önceki hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi, Hz. Peygam­ber, oğlu İbrahim'in cenaze namazında bulunmamıştı. Çünkü o sırada gü­neş tutulması olduğundan, kendisi küsuf namazı kılmakla meşguldü.

 

Durum böyleyken burada "Hz. Nebi, oğlu İbrahim'in namazını kıldı" denilmesi, bu iki hadis arasında bir çelişki bulunduğunu göstermez. Çünkü buradaki "kıldı" kelimesi, "kılınması için emir verdi" anlamında kullanılmıştır. Bir başka ifadeyle Hz. İbrahim'in cenaze namazının kılınma­sını Hz. Nebi emrettiği için bu namaz Hz. Nebie nisbet edilerek "Rasûllullah cenaze namazını kıldı" denmiştir. Ayrıca Hz. Nebi kü­suf namazını bitirdikten sonra, oğlu İbrahim'in cenaze namazını kendisinin ayrıca kıldığı ve metindeki "cenaze namazını kıldı" sözüyle kasdedilenin bu namaz olduğu da düşünülebilir. Bu düşünceden hareket edince, bir önceki hadisin şerhinde de açıkladığımız gibi, Hz. Nebiin, oğlu İbrahim'in namazını kılmadığını ifade eden bir önceki hadisle bu hadisin arası te'lif edil­miş olur. Bu te'lifin mümkün olmadığı kabul edilirse, o zaman kaide icabı bu hadis, bir öncekine tercih edilir. Çünkü bu hadis müsbettir. Bir önceki ise menfidir. Müsbet olan rivayetler, menfi rivayetlere tercih edilir. Musan­nif Ebû Dâvûd, metnin sonuna ilave ettiği ta'likle mevzumuzu teşkil eden ve Hz. Nebi'in oğlu İbrahim'in cenaze namazını kıldığını ifade eden hadis-i şerifi takviye etmek istemiştir. Gerçekten İbn Mace'nin rivayet ettiği Râsûlullah (s.a.v.) oğlu İbrahim ölünce onun cenaze namazını kıldırdı ve "Şüp­hesiz cennette onu emziren vardır" buyurdu[İbn Mace, cenâiz] mealindeki hadisi şerifle İmam Ahmed'in Bera'dan rivayet ettiği "Râsûlullah (s.a.v.) oğlu İbrahim'in cenaze namazını kıldı"[Ahmed b. Hanbel IV- 283.] mealindeki ve Beyhakî'nin rivayet ettiği, yine ay­nı meâldekfhadis-i şerif de mevzumuzu teşkil eden hadisi takviye etmekte­dirler. Beyhaki, bu hadisi takviye eden daha pek çok haberler rivayet ettik­ten sonra, bu haberlerin mürsel olduklarını, fakat birbirlerini takviye ettik­leri için zayıflıktan çıkıp mevsul derecesine yükseldiklerini, dolayısıyla "Hz. Nebi'in oğlu İbrahim'in cenaze namazını kılmadığını" ifade eden hadis-i şeriflere tercih edilecek dereceye geldiklerini söylemiştir.

 

Ancak mevzumuzu teşkil eden bu hadisin sonuna ilave edilen talikte, Hz. İbrahim'in (70) yetmiş günlük iken öldüğü ifade edilmektedir. Oysa bir önceki Hz. Aişe hadisinde, Hz. İbrahim'in onsekiz aylıkken öldüğü ifade edilmektedir. İbn Hazm'ın da ifade ettiği gibi, bu mevzuda Hz. Aişe'nin ri­vayeti daha sahih ve tercihe şayandır. Çünkü Hz. Aişe'nin rivayetinde ke­siklik yoktur. Senedi muttasıldır.