SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HARAC – İMARA – FEY’ BAHSİ

<< 3072 >>

DEVAM: 34-36. (Devlet Başkanının) Toprakları Parselle(yip Tebaasına Bağışla)ması

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَقْطَعَ الزُّبَيْرَ حُضْرَ فَرَسِهِ فَأَجْرَى فَرَسَهُ حَتَّى قَامَ ثُمَّ رَمَى بِسَوْطِهِ فَقَالَ أَعْطُوهُ مِنْ حَيْثُ بَلَغَ السَّوْطُ

 

İbn Ömer'den (rivayet olunduğuna göre), Nebi (s.a.v.) ez-Zübeyr'e atının bir defa koşması (neticesinde kat edeceği mesafe) kadar bir araziyi vermiş. (Hz. Zübeyr de orada) atını koşturmuş nihayet (atın gücü ve arazinin sınırı bittiği için hayvan koşamayıp olduğu yerde) durmuş. Bunun üzerine (Hz. Zübeyr elinde bulunan) kamçısını (ileri doğru) atmış. Bunun üzerine (Hz. Nebi) "Bu araziyi kamçısının eriştiği yere kadar Zübeyr'e verin!" bu­yurmuş.

 

 

İzah:

3071 numaralı hadis-i şerif, mera durumunda olmayan ölü bir arazinin etrafını işaretleyerek çeviren bir kimsenin etrafı­nı çevirdiği araziye içerisindeki suyla birlikte sahip olacağına delalet eder­ken 3072 numaralı hadis-i şerifte, bir devleı başkanının, kamu yararına uy­gun gördüğü takdirde bazı madenleri ve toprakları özel işletmelerin veya şahısların emrine tahsis etmesinin caiz olduğuna delalet etmektedir.

 

Bezi yazarının Aliyyü'1-Kari (r.a)'den naklettiğine göre 3072 numaralı hadisi açıklarken İmam Nevevî (r,a) şu görüşlere yer vermiştir. "Bu hadis-i ' şerif, devlet başkanının hazineye ait bir araziyi ikta yoluyla herhangi bir kim­seye vermesinin caiz olduğuna delalet etmektedir. Aslında hazineye ait bir araziye hiç bir kimse sahip olamaz. Ancak devlet reisinin ikta yoluyla verdiği kimse ona sahip olabilir.

 

Devlet reisi bir şahsa hazineye ait olan bu arazinin mülkiyetini verebile­ceği gibi mülkiyetini mahfuz (saklı) tutup sadece menfaatini de verebilir. Bu hususta önemli olan ammenin menfaatini gözetmek, ammenin menfaati na­sıl hareket etmeyi gerektiriyorsa o şekilde hareket etmektir.

 

Hazinenin ya da herhangi bir şahsın malı olmayan bir araziye gelince; bu araziyi ihya eden herkes ona sahip olabilir. Bu hususta devlet başkanının iznini almaya da ihtiyaç yoktur. İmam Malik ile İmam Şafiî ve cumhur ule­ma bu görüştedirler. 3069 numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi, el-Muzhir'e göre, 3072 numaralı hadiste Zübeyr'e verildiğinden bahse­dilen arazînin, Hz. Nebiin fey yoluyla eline geçen özel mülkü ya da ölü arazi olması ihtimali de vardır.

 

Bu durum, "Bir kimsenin ölü bir araziyi ihya edebilmesi için devlet rei­sinden izin alması gerekir" diyen îmam Ebû Hanife (r.a) ile Malikiler'in[ez-Züheyli .Vehbe, el-Fıkhu'1-İslâmî 11,351.] bu görüşünü teyid etmektedir.

 

Nitekim mutlak olarak zikredilen "arazi" kelimeleri aslında ölü arazi anlamında kullanılır.

 

Ölü arazi iki kısımdır:

 

1. Bir beldeye bitişik olup o beldenin merası, ya odun temin etmek için kullandıkları ya da çocuklarının oyun sahası veya mezarlık olan yerlerdir. Buralar hiçbir kimsenin Özel mülkü olamaz. Bu bakımdan devlet başkanı buraları hiç bir kimseye bağışlayamaz.

 

 

2. Herhangi bir köye bağlı olmayan sahipsiz arazidir ki fıkıh âlimlerin dilinde "ölü arazi" denilince bu kısım arazi anlaşılır. Hiçbir şahsın özel mülkü olmayan ve kendisinden asla faydalanılmayan, suyu kesilmiş olan ya da su altında kalan ziraata elverişsiz arazi çeşitleridir.

 

Sahipli olan bir arazi, ölü arazi olamaz. Sahibi bilinmeyen bir arazi ise yitik hükmündedir.

 

Devlet başkanı, bu ikinci kısım ölü araziyi şahıslara verebilir.

 

İmam Ebû Hanife ile Malikilere göre, devlet reisinin izni olmadan bu araziyi kimse ihya ederek mülkiyetine geçiremez.

 

imâm Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e, Şafiüere ve Hanbeliler'e gö­re, bu araziyi ihya eden herkes ona sahip olur.[ez-Züheyli Vehbe,eI-Fıkhu'l-İslâmi II, 529-531.] görüldüğü gibi 3072 nu­maralı hadis İmam Ebû Hanife ile Malikilerin bu mevzudaki görüşlerini te'yid etmektedir. Ancak bu hadisin senedinde çeşitli yönlerden tenkid edilen Ab­dullah b. Ömer b. Hafs b. Asım vardır.

 

 

SONRAKİ