DEVAM: 13- Malını
Vakfeden Kişi Hakkında
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بِنُ دَاوُدَ
الْمَهْرِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
اللَّيْثُ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ سَعِيدٍ
عَنْ
صَدَقَةِ
عُمَرَ بْنِ
الْخَطَّابِ رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ قَالَ
نَسَخَهَا
لِي عَبْدُ
الْحَمِيدِ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ عُمَرَ
بْنِ
الْخَطَّابِ
بِسْمِ
اللَّهِ
الرَّحْمَنِ
الرَّحِيمِ
هَذَا مَا
كَتَبَ
عَبْدُ
اللَّهِ
عُمَرُ فِي
ثَمْغٍ
فَقَصَّ مِنْ
خَبَرِهِ
نَحْوَ
حَدِيثِ نَافِعٍ
قَالَ غَيْرَ
مُتَأَثِّلٍ
مَالًا فَمَا
عَفَا عَنْهُ
مِنْ
ثَمَرِهِ
فَهُوَ
لِلسَّائِلِ
وَالْمَحْرُومِ
قَالَ
وَسَاقَ
الْقِصَّةَ قَالَ
وَإِنْ شَاءَ
وَلِيُّ
ثَمْغٍ
اشْتَرَى
مِنْ
ثَمَرِهِ
رَقِيقًا
لِعَمَلِهِ
وَكَتَبَ
مُعَيْقِيبٌ
وَشَهِدَ
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
الْأَرْقَمِ
بِسْمِ
اللَّهِ
الرَّحْمَنِ
الرَّحِيمِ هَذَا
مَا أَوْصَى
بِهِ عَبْدُ
اللَّهِ عُمَرُ
أَمِيرُ
الْمُؤْمِنِينَ
إِنْ حَدَثَ بِهِ
حَدَثٌ أَنَّ
ثَمْغًا
وَصِرْمَةَ
بْنَ الْأَكْوَعِ
وَالْعَبْدَ
الَّذِي
فِيهِ وَالْمِائَةَ
سَهْمٍ
الَّتِي
بِخَيْبَرَ وَرَقِيقَهُ
الَّذِي
فِيهِ
وَالْمِائَةَ
الَّتِي
أَطْعَمَهُ
مُحَمَّدٌ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِالْوَادِي
تَلِيهِ
حَفْصَةُ مَا
عَاشَتْ
ثُمَّ
يَلِيهِ ذُو
الرَّأْيِ
مِنْ أَهْلِهَا
أَنْ لَا
يُبَاعَ
وَلَا
يُشْتَرَى
يُنْفِقُهُ
حَيْثُ رَأَى
مِنْ
السَّائِلِ
وَالْمَحْرُومِ
وَذَوِي
الْقُرْبَى
وَلَا حَرَجَ
عَلَى مَنْ
وَلِيَهُ
إِنْ أَكَلَ
أَوْ آكَلَ
أَوْ اشْتَرَى
رَقِيقًا
مِنْهُ
Yahya b.'Said, Ömer b.
Hattab'ın vakfından (bahsederken) dedi ki: Abdulhamid b. Abdillâh b. Abdillâh
b. Ömer b. el-Hattab bana (o vakfın vakfiyesinin) bir suretini yazıverdı (ki
şöyledir): "Bismillahirrahmanirrahim şu (yazı), Allah'ın kulu Ömer'in
(Medine' yakınlarında bulunan) semg (denilen yer) de yazmış olduğu vakfiyedir.
(Yahya b. Said, Hz.
Ömer'in mallarını vakfetmesiyle ilgili haberini bir önceki 2878.) Nafi'
hadisine uygun şekilde anlattı, (ancak bir önceki hadiste geçen -gayra
mutemevvilin mâlen- kelimesi yerine) "gayra müteessilin = aslına
dokunmayarak" (kelimesini) rivayet etti. (Yahya b. Said rivayetine devamla
vakfiyenin kalan metninin şöyle olduğunu söyledi. Mütevelli, vakfın gelirinden
bir kısmını örfe uygun bir şekilde yedikten, bir kısmını da gerekli yerlere
harcadıktan sonra) meyvesinden kalan kısmı dilenci(ler) ve muhtaç(lar) içindir.
(Ravi el-Leys) dedi ki: (Yahya b. Said, Hz. Ömer'in mallarını vakfetmesi
olayını olduğu gibi) anlatmaya devam etti ve şöyle dedi: Semg (deki vakfın) mütevellisi dilerse onun
meyvesinden (bir kısmını satarak parasıyla vakfın) hizmeti(ni yürütmesi) için
bir köle satın alabilir. (Bu vakfiyeyi) Muaykîb yazdı, Abdullah b. el-Erkam'da
şahid oldu. (Birinci vakfiyye burada sona erdi, ikinci vakfiyye de şöyledir:)
"Bismillahirrahmanirrahim
şu, Allah'ın kulu Ömer'in yaptığı vasiyyettir. Eğer kendisine ölüm gelirse Semg
(denilen yerdeki arazi) ile İbn'ül-Ekva bölümü (denilen küçük hurmalık) ve
oradaki (hizmetleri yürüten) köleye ve Hayberdeki (bana düşen) yüz hisse ile
oradaki köleye ve Muhammed (s.a.v.)*in vadi (el-kura)'da ona verdiği, yüz (yük
ağırlığındaki yiyeceğe) (kızım) Hafsa hayatı boyunca mütevelli olacaktır. Sonra
da onun ailesinden aklı başında birisi mütevelli olacaktır. (Şu şartla ki bu
vakıf) satılamaz. (Onunla bir şey) satın alınamaz. (Ancak mütevelli onun
gelirini) dilenci ve muhtaç (kimseler) le (kendi) yakınlar(ın)dan (uygun)
gördüğü birisine verebilir. Ayrıca Vakfa mütmöm da hürriyetine kavuşturmak
için) köle satın almasında bir sakınca yoktur.
İzah:
Buhârî, vesaya
Vakıf: Bir mülkün
menfaatini halka tahsis edip aynını Allah Teâlâ'nın mülkü hükmünde olarak
temlik ve temellükden müebbeden men etmektir. Bu ta'rif tmameyne göredir. İmam
Azam'a göre; vakıf; bir mülkün ayni (aslı) sahibinin mülkü hükmünde kalmak
üzere menfaatini bir cihete tasadduk eylemektir.[Bilmen Ö. Nasuhi Istılahat-ı
Fıkkıyye Kamusu IV-284.]
Hadis-i şerifte, Hz.
Ömer'in iki ayrı vakıf için iki ayrı vakfîyye (vakfa dair, vakfın şartların
ihtiva eden vesika) yazdırdığı ifade edilmektedir. Bunlardan birincisi,
Besmele ile başlayıp, "Abdullah b. Erkam da Şahid oldu" anlamına
gelen cümleyle sona ermekte, ikincisi de yine Besmeleyle başlayıp metnin sonuna
kadar devam etmektedir. Merhum, Kamil Miras, Hz. Ömer'in vakfettiği hurmalıklar
hakkında şu malumatı veriyor.
İbn Esir Nihayesinde;
"serag ve sar m e Îbnü'1-Ekva'; Medine'de ma'ruf ve Hz. Ömer'e ait iki hurmalıktı.
Sonra Hz. Ömer bunları vakfetmiştir." diyor. Mu'cemi Kubrada da semg,
Medine hizasında bir yerin adıdır. Burada Hz. Ömer'in güzel bir hurmalığı
vardı. Bir gün Ömer buraya gitmişti. Orada meşgul olurken ikindi namazını
kaçırdı. Müşarünileyh hazretleri bundan müteessir olarak sahabe toplantısında:
"Bu hurmalık beni
namazdan alıkoydu. Şahid olunuz! Bu malım sadakadır," demiştir,
denilmektedir.[Miras Kamil, Tecrid-i Sarih Tercemesi VII-216.]
Avn-ül Ma'bud yazarının
açıklamasına göre, metinde Hz. Ömer'in vakfettiğinden bahsedilen Hayber'deki
yüz hisselik arazisinden maksat: Hayber savaşında müslümanların eline geçipte,
müslümanlar arasında dağıtılan araziden Hz. Ömer'in payına düşen hisse
değildir. Buradaki arazi Hayber'-de bir müslümantn hissesine düşen arazinin yüz
misli büyüklükte bir arazidir. Hz. Ömer bunu ganimetlerden hissesine düşen
mallarla satın almıştır. Nitekim şu hadis-i şerifte bu gerçeği dile
getirmektedir.İbn Ömer (r.a.)'dan Ömer (r.a.) Rasülullah (S.A.V.)'e geldi ve
"Ey Allah'ın Rasûlu, şimdiye kadar hiç sahip olmadığım bir mala sahip
oldum... Benim yüzbaş hayvanım vardı onlarla, Hayber ehlinden yüz hisselik bir
yer aldım" dedi.[Nesâî, ihbas]
Metinde geçen "...
sonra onun ailesinden aklı başında biri mütevelli olacaktır..." anlamına
gelen cümle, Abdullah b. Şübbe'nin Yezid b. Harun vasıtasıyla İbn Avn'den
rivayet ettiği hadiste "Sonra, Ömer ailesinin büyüklerini mütevelli tayin
ediyorum" anlamına gelen kelimelerle nakledilmiştir. Da-rekuthî'nin
rivayeti ile İmam Ahmed'in Nafi'den rivayet ettiği hadis de böyledir. Bu da
gösteriyor ki, Hz. Ömer bu vakıfların mütevelliliğine önce Hz. Hafsa'yı tayin
etmiş, onun ölümünden sonra da önce "onun başına Ömer ailesinin büyükleri
gelecek" şeklinde umumî bir ifade kullanmış, daha sonra ifadesini
özelleştirerek, Hz. Hafsa'nın ailesinden görüşüne güvenilir bir kimseyi,
mütevelli tayin ettiğini açıkça ifade etmiştir. Nitekim Ömer b. Şub-be'nin
rivayetine göre, Ebû Gassân:
"Ben Ömer
ailesinin yanında muhafaza edilen bu vakfiyenin bir suretini aldım. Orada Hz.
Hafsa'nın ölümünden sonra bu vakfın mütevelliliğinin Hz. Hafsa'nın ailesine
intikal edeceği ifade ediliyordu." demektedir. Binaenaleyh bu rivayetler
arasında bir çelişki yoktur.
Metin, vakfiyyenin
Muaykıb tarafından yazıldığı ifade edildiğine göre, bu vakfiyyenin Hz. Ömer'in
hilafeti zamanında yazıldığı düşünülebilir. Çünkü Muaykıb Hz. Ömer'in
halifeliği sırasında katibi idi. Nitekim Vakfiyyede Hz. Ömer'den Müminlerin
emiri diye bahsedilmesi de bunu gösterir. Ancak Hz. Ömer'in bu vakfiyyenin
metnini Hz. Peygamber zamanında hazırlayıp, kendi hilafeti döneminde şahitler
huzurunda kaleme aldırmış olması da mümkündür.
Bu hadisle ilgili fıkhi
hükümleri bir önceki hadisin şerhinde açıkladığımızdan burada tekrara lüzum
görmüyoruz.