DEVAM: 1. Kurban
(Kesmenin) Vacib Olduğu (Konusundaki) (Hadisler)
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
يَزِيدَ حَدَّثَنِي
سَعِيدُ بْنُ
أَبِي
أَيُّوبَ حَدَّثَنِي
عَيَّاشُ
بْنُ
عَبَّاسٍ
الْقِتْبَانِيُّ
عَنْ عِيسَى
بْنِ هِلَالٍ
الصَّدَفِيِّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرِو بْنِ
الْعَاصِ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
أُمِرْتُ
بِيَوْمِ الْأَضْحَى
عِيدًا
جَعَلَهُ
اللَّهُ
عَزَّ وَجَلَّ
لِهَذِهِ
الْأُمَّةِ
قَالَ
الرَّجُلُ
أَرَأَيْتَ
إِنْ لَمْ
أَجِدْ
إِلَّا
أُضْحِيَّةً
أُنْثَى
أَفَأُضَحِّي
بِهَا قَالَ
لَا وَلَكِنْ
تَأْخُذُ
مِنْ
شَعْرِكَ
وَأَظْفَارِكَ
وَتَقُصُّ
شَارِبَكَ
وَتَحْلِقُ
عَانَتَكَ فَتِلْكَ
تَمَامُ
أُضْحِيَّتِكَ
عِنْدَ اللَّهِ
عَزَّ
وَجَلَّ
Abdullah b. Amr b.
As'dan demiştir ki: Nebi (s.a,v.) (şöyle) buyurmuştur. “Ben kurban gününü
bayram gün (ler) i (ni) bayram (kabul etmek) le emrolundum, yüce Allah o gün
(ler)i bu ümmet için bayram kıldı." (Orada bulunan sahabilerden) birisi "Sütünden
bir süre faydalanıp, sonra sahibine geri vermem şartıyla, bana emanet olarak
verilen sağmal bir hayvan'dan başka bir kurbanlık bulamazsam onu kurban edecek
miyim? (bu hususta) ne buyurursun?" diye sordu. (Fahr-i kâinat efendimiz
de):
"Hayır, (onu kurban
etme çünkü senin kurban kesmen gerekmez) Fakat sen saç (lar) ından ve
tırnaklarından biraz kesersin, bıyıklarını kısaltır, eteğini de tıraş edersin,
Aziz ve Celil olan Allah katında senin kurbanının tamamı, bundan ibarettir.''
buyurdu.
İzah:
Nesâî, edahi
el-Meniha: Bir
kimsenin, sütünden yararlanması için bir fakire emanet olarak verdiği sağmal
bir koyun veya devedir.
Tıbî'ye göre el-Meniha
kelimesinin burada, bir kimsenin, bir fakire bağışlamış olduğu sağmal bir
koyun, deve manasında kullanılmış olması ihtimâli kuvvetlidir. Bu kelime, burada
ister, emânet olarak verilen bir sağmal hayvan, isterse bir fakire bağışlanan
sağmal hayvan anlamında kullanılmış olsun, varılan sonuç şudur ki; Rasûlü Zişân
Efendimiz yanında, sütünden faydalandığı sağmal bir hayvandan başka kurbanlığı
bulunmayan bir kimsenin, O hayvanı kurban etmekten men etmiştir. Fakat bu
kimsenin, kurban kesme hususunda son derece arzulu ve ihlâslı olduğu halde
fakirliği yüzünden buna gücü yetmediğini görünce, onun da kurban kesme
sevabına erişmesini sağlamak maksadıyla kendisine, kurban kesen kimseler gibi,
kurban bayramının birinci günü saçlarını biraz kısaltıp, tırnaklarını keserek
bayrama iştirak etmesini tavsiye etmiş ve kendisine böyle hareket etmekle,
aynen kurban kesmiş gibi sevaba erişeceğini bildirmiştir.
Metinde geçen "Ben
kurban gününü bayram kılmakla emrohındum..." Cümlesindeki kurban günü
kelimesinin zahirinden anlaşılan vacib olan kurban kesme gününün bir günden
ibaret olduğudur, "bu bakımdan Hümeyd b. Abdirrahmân, Muhammed b. Şirin,
Davud-ez-Zâhiri gibi zatlar bu hadis-i şerifi delil getirerek kurbanın sadece
Zilhiccenin onuna tesadüf eden ve = kurban kesme günü" denilen günde
kesilebileceğini söylemişlerdir. Said b. Cübeyr ile Eb-üş-Şasâ da bu
görüştedirler. Şu farkla ki bunlara göre, kurban bayramında Mina'da
bulunanların kurbanlarını Zilhiccenin onu, onbir ve onikinci günlerinde
kesmeleri caizdir.[İbn Hacer, Fethu'l Bârî, XII-103.]
Fıkıh alimlerinin
görüşlerini şu şekilde özetlemek mümkündür:
1. Kurban; Zilhicce'nin
onunda, onbirinde ve onikisinde yani üç gün içerisinde kesilebilir.
İmam Mâlik ile Ebû
Hânife ve taraftarları, Süfyan-ı Sevri İmam Ah-med b. Hanbel bu görüştedirler.
İbnü'l-Kasar'ın rivayetine göre Hz. Ömer ile Hz. Ali, İbn Ömer, İbn Abbâs, Ebû
Hüreyre ve Enes (r.a.) de bu görüştedirler. İbn Vehb; Abdullah b. Mes'ud
(r.a.)nın da bu görüşte olduğunu rivayet etmiştir.
2. Kurban günleri;
Zilhicce'nin onuncu, onbirinci, onikinci ve onüçüncü günleri olmak üzere, dört
günden ibarettir. Kurban kesmek durumunda olan bir kimsenin, kurbanını bu
günlerden birinde kesmesi caizdir.
Ata (r.a.) ile Hasan-ı
Basri, el-Evzaî, Şafiî, Ebû Sevri (r.a.) hazretleri bu görüştedirler. Bu görüş,
aynı zamanda Hz. Ali ile Hz. İbn Abbas'tan da rivayet edilmiştir.
3. Kurban günleri;
Zilhicce'nin onuncu günü ile bunu takibeden altı gündür. Katade (r.a.) bu
görüştedir.
4. Kurban günleri; on
gün devam eder. İbn Tîn (r.a.) bu görüştedir.
5. Kurban günleri;
Zilhicce'nin onuncu gününden sonuncu gününe kadar devam eder. Hasan-ı Basri (r.a.)'in
bu görüşte olduğu rivayet olunmuştur.
İbn Tîn, bu görüşün
Ömer b. Abdi'1-Aziz'den de rivayet edildiğini söylüyor. İbn Hazm, Süleyman b.
Yesâr ile Ebû Seleme'nin de bu görüşte olduğunu rivayet etmiştir.
6. Kurban kesme günü;
sadece Zilhicce'nin onuncu gününden ibarettir. Ancak, Mina'da bulunanlar için
bu süre üç gündür. Said b. Cübeyr ile
Câbir b. Zeyd (r.a.)
Hazretleri bu görüştedirler.
7. Kurban kesme günü;
sâdece Zilhicce'nin onuncu gününden ibarettir. Bu günden sonra i urban
kesilemez. İmam Buhâri sahihinde bu mevzu
ile ilgili bab
başlığında bu görüşe yer vermiştir.[Buhârî edâhî] Bu görüşü savunanların
delili, konumuzla ilgili hadis-i şerifte geçen " Kurban kesme günü*' kelimesidir. Bunlara
göre, bu hadiste (Yevm = gün) kelimesi (
= Kurban kesme) kelimesine izafe edilmiştir. Bu izafetteki takısı, cins
ifade ettiğinden bu izafet, söz konusu kurbanların sadece bu günde
kesilebileceğini, diğer günlerde kesilemeyeceğini ifâde eder.
Fakat bu görüş doğru
değildir. Bu izafetteki (El) takısı kemâl ifade etmektedir. Nitekim
"El" takısı "ı= Asıl yiğit öfkeli zamanında nefsine sahip
olandır.”[Buhârî edeb; Müslim, birr; Muvatta', hüsnü'l-hulk; Ahmed b. Hanbel,
11-236, 268, 507.] Hadis-i şerifindeki =
kamil, yiğit) kelimesinde de görüldüğü gibi, genellikle kemal ifade eder.
Dolayısıyla konumuzla ilgili hadis-i şerifteki
{# tabiri Kurban kesmek için en faziletli ve en uygun'* gün anlamına
gelmektedir.[el-Aynî, UmdetiH Kâarî, XXI-147-148.] Söz konusu izafete bu açıdan
bakınca, çıkan sonuç şudur: Vacib olan kurbanları kesmek için, en faziletli ve
en uygun olan gün; Zilhiccenin onuncu günü olmakla beraber onu takib eden
günlerde de kurban kesmek caizdir. Yukarıda isimlerini zikr ettiğimiz bazı
fıkıh alimleri: "Tüm mina vadisi kurban kesme yeridir. Tüm teşrik günleri
de kurban kesbe günüdür.[Ahmed b. Hanbel IV-82.] mealindeki hadise dayanarak bu
süreyi dört gün olarak belirlerken, Hanefi âlimleri ile onların görüşünü
paylaşanlar da el-Kerhi'nin muhtasarında Hz. Ali'den naklen rivayet ettiği;
"Kurban kesme günleri üç gündür. Bunların en faziletlisi birinci
gündür." Anlamındaki hâdis-i şerifi tbn Ömerle İbn Abbas'dan rivayet
edilen "Kurban kesme üç gündür. Bu günlerin en faziletlisi ilk
gündür."[el-Aynî, Umdetu'l Kaari, XXI-48.] anlamındaki hadis-i şerifle
açıklayarak bu süreyi üç gün olarak belirlemişlerdir.