SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CİHAD BAHSİ

<< 2509 >>

بَاب مَا يُجْزِئُ مِنْ الْغَزْوِ

20. Cihada Denk Olabilen Amel

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرِو بْنِ أَبِي الْحَجَّاجِ أَبُو مَعْمَرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ حَدَّثَنِي يَحْيَى حَدَّثَنِي أَبُو سَلَمَةَ حَدَّثَنِي بُسْرُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنِي زَيْدُ بْنُ خَالِدٍ الْجُهَنِيُّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ جَهَّزَ غَازِيًا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَقَدْ غَزَا وَمَنْ خَلَفَهُ فِي أَهْلِهِ بِخَيْرٍ فَقَدْ غَزَا

 

Zeyd b. Halid el-Cüheni, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Kim Allah yolundaki bir mücahidi donatırsa (Allah yolunda) savaşmış olur. Kim de bir mücahide ailesi hakkında hayırlı bir vekil olursa, o da (Allah yolunda) savaşmış olur."

 

 

İzah:

Buhârî, cihad; Müslim, imare; Tirmizî, fedâil; Nesaî, cihad; Darimi, cihad; Ahmed b. Hanbel, I, 20, 53; IV,  115,  117; V, 192,  193, 234.

 

İbn Hibban metinde geçen; "Allah yolunda savaşmış olur" cümlesini; "Gerçeklen savaşmadığı halde yine de aynen Allah yolunda savaşan bir mücâhid gibi sevab alır." şeklinde tefsir etmiştir.

 

Hafız İbn Hacer bu hadis-i şerif hakkında yaptığı açıklamada Müs­lim'in rivayet ettiği "Hanginiz savaşa çıkan mücâhide ailesi ve malı hak­kında hayırlı bir vekil olursa, ona mücahidin ecrinin yansı verilir."[bk. Müslim, imare] mealindeki hadis-i şerifi delil getirerek; "kendini harp malzemeleriyle donat­tıktan ya da ailesinin nafakasını temin ettikten sonra savaşa çıkan bir mü­câhide, başkasının yardımıyla yada ailesinin nafakasını temin etmeden sa­vaşa giden bir mücahidin sevabının iki misli sevap verileceğini" söylemiştir.

 

Hafız İbn Hacer'e göre, "Mücâhidin ailesini ve malını koruyup göze­ten kimseye mücâhidin ecrinin yarısının verileceği"ni ifade eden hadis-i şerifle mevzumuzu teşkil eden ve; "mücâhidin ailesini koruyup gözeten kimsenin aynen bilfiil cihadeden mücahid gibi sevab alacağını" ifade eden hadis arasında herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü Müslim'in hadisinde geçen; "Mücâhidin ecrinin yarısı" tabirinden maksat, mücahidin şahsına isabet eden sevabın yansı değildir. Bu kelimeyle kasdedilen, mücâhidin Allah yolunda savaşmasıyla hem kendisi hem de onun ailesini koruyan kişi için hasıl olan sevapların toplamının yarısıdır. Bu demektir ki mücâhi­din ailesini, malını ve mülkünü koruyan kimse için de aynen bilfiil harbe katılan bir mücahid gibi sevab verilir.

 

Hadis-i şerifte mücâhidin silahlanması için gerekli yardımı yapan kim­senin de aynen mücahid gibi sevap alacağı ifade edildiğine göre, kendi kendini donatarak harbe giden mücahid ile geride bıraktığı ailesinin nafa­kasını temin ederek savaşa giden bir mücâhide, başkasının yardımıyla ya da ailesinin nafakasını temin etmeden savaşa giden bir mücâhidin sevabı­nın iki misli sevap verilecek demektir.[bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bari, VI, 390.]

 

Her ne kadar hadis-i kudsî'de "...Her kim bir iyilik yapmaya niyetlenir de yapamazsa Cenab-ı Hak onu kendi katında tam bir iyilik olarak yazar (kabul eder). Eğer hem niyetlenir hem de o iyiliği yaparsa on iyilik sevabı yazar ve bu sevabı yediyüz ve daha fazla katına çıkarır..."[Buhari, rikak; tevhid; Müslim, iman; Tirmizî, sûre; Ahmed b. Hanbel, i, 227, 279; II, 149.] buyuruluyorsa da, mücahidi donatan veya onun ailesinin nafakasını temin eden kimse iyi niyetinin sonucu olarak sadece bir cihad sevabı almakla kalmaz, bilfiil savaşa katılan mücâhid gibi cihadın sevabını da kat kat fazlasıyla alır. Çünkü mücâhidlere yardım eden kimseler de niyyetlerini bilfiil harekete geçiren kimselerdir.