بَاب
فِي ثَوَابِ
الْجِهَادِ
5. Allah Yolunda
Savaşmanın Sevabı
حَدَّثَنَا
أَبُو
الْوَلِيدِ
الطَّيَالِسِيُّ
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ كَثِيرٍ
حَدَّثَنَا
الزُّهْرِيُّ
عَنْ عَطَاءِ بْنِ
يَزِيدَ عَنْ
أَبِي
سَعِيدٍ عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ أَنَّهُ
سُئِلَ أَيُّ
الْمُؤْمِنِينَ
أَكْمَلُ
إِيمَانًا
قَالَ رَجُلٌ
يُجَاهِدُ فِي
سَبِيلِ
اللَّهِ
بِنَفْسِهِ
وَمَالِهِ وَرَجُلٌ
يَعْبُدُ
اللَّهَ فِي
شِعْبٍ مِنْ
الشِّعَابِ
قَدْ كُفِيَ
النَّاسُ
شَرَّهُ
Ebu Said (r.a.)'den
rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.); Mü'minlerin iman yönünden hangisi daha
olgundur? diyı sorulmuş da; "Allah yolunda malı ve canı ile cihad eden
kimse ve kuytulardan bir kuytuya çekilip de Âllah'a ibâdet eden ve kendi
şerrinden Halkı azade kılan kimsedir" karşılığını vermiş.
İzah:
Buhârî, cihad, rikak;
Müslim, imâre; Tirmizi, fedail'ül-cihad; Nesaî, zekal; Cihad; İbn Mace, fiten;
Darimî, cihad; Ahmed b. Hanbel,I, 237, 319, 322; II, 443; III, 16, 37, 56, 77, 461, 477, IV, 234.
Bu hadis-i şerif genel
olarak, "Allah yolunda malı ve canı ile savaşan bir kimsenin mü'minlerin
en hayırlısı" olduğunu ifade etmektedir. Ancak ulema ve sıddıkların
fazileti ile ilgili hadis-i şerifler bu hadisi tahsis etmiştir. Bu bakımdan
ulema ve sıddıklar, Allah yolunda malı ve canı ile savaşan kimselerden daha
faziletlidirler. Şi'b: İki dağ arasındaki vadidir. Ancak burada sadece bu mana
k!asdcdilmiş değildir. Burada kasdedilen, tenha ve insanlardan uzak yerdir.
Vadiler ekseriyyetle insandan hali olduğu için Şi'b kelimesi misal olarak
zikredilmiştir.
Bu hadis tenhada yalnız
başına yaşamayı insanlar arasına karışmaktan evlâ gören ulemânın bir
delilidir. Ancak mesele ihtilaflıdır. Alimlerin çoğunluğuna göre fitneden emin
olmak şartıyla insanların içinde olmak efdaldir. Bazı taifeler uzletin yani
tenhada ayrı yaşamanın daha faziletli olduğuna kaildirler. Cumhur-ı ulema
bunlara cevap vermiş; "bu hadis fitne ve harb zamanlarına hamledilmiştir.
Yahut' insanlarla iyi geçinemeyen kimse hakkındadır" demişlerdir.[bk.
Davudoğlıı A., Saih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, IX, 85.]
Nitekim,
"İnsanların arasına katılıp da onların eziyetlerine katlanan bir mü'minin
ecri, insanların arasına katılmayıp onların eziyetine katlanmaktan uzak kalan
bir müminden daha fazladır"[Tirmizî, kıyâme; İbn Mâce, fiten; Ahmed b.
Hanbel, II, 43; V, 365.] mealindeki
hadis-i şerif de Cumhur-ı ulemanın bu görüşünü desteklemektedir.
Hz. Peygamberin
mektebinde yetişmiş olanların ve onların izinden giden selef-i salihîn her
fırsatta insanların arasına karışarak onların eziyetlerine katlanmışlar,
eziyetten kurtulmak için uzleti tercih etmemişlerdir.
Bu mevzuda Tirmizinin
rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şu mealdedir; "Size ashabımı, sonra
onların peşinden gelenleri ve sonra bunların peşinden gelenleri tavsiye
ederim. Daha sonra yalan yayılacaktır. Hatta kişiye (yalan yere) yemin ettiği
için yemin verdirilmeyecek ve şahide (yalan yere) şehâdet ettiği için şahidlik
yaptırılmayacaktır. Dikkat! Bir erkek bir kadınla başbaşa kalmasın, aksi halde
üçüncüleri behamahal şeytandır. Ce-maat](îslam topluluğundan
ayrılmayın.Tefrikadan önemle sakının! Çünkü şeytan, yalnız kalanla beraberdir
ve (birlik olan) iki kişiden daha uzaktır. Her kim, cennetin mu'tena yerini
istiyorsa cemaattan ayrılmasın! Her kim, iyiliği sevindiriyor ve kötülüğü
üzüyorsa işte o kimse mü'mindir".[bk. Molla Mehmetoğlu O.Z., Sünen-i
Tirmizî Tercemesi, IV, 42 (H. No. 2255).]