بَاب
فِي
إِبَاحَةِ
الطَّعَامِ
فِي أَرْضِ الْعَدُوِّ
127. (Harpten Sonra
İslam Ülkesine Dönmeden Önce) Düşman Toprağında İken (Ganimetler Arasında
Bulunan) Yiyecekleri Yemek Mubahtır
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
حَمْزَةَ الزُّبَيْرِيُّ
قَالَ حَدَّثَنَا
أَنَسُ بْنُ
عِيَاضٍ عَنْ
عُبَيْدِ اللَّهِ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ أَنَّ
جَيْشًا
غَنِمُوا فِي
زَمَانِ
رَسُولِ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
طَعَامًا
وَعَسَلًا
فَلَمْ
يُؤْخَذْ مِنْهُمْ
الْخُمُسُ
İbn Ömer'den rivayet
olunduğuna göre; Nebi (S.A.V.) zamanında (yapılan bir savaşta) ordu ganimet
olarak (bir mikdar) yiyecek ve bal ele geçirmiş de onlardan beşte bir hisse
alınmamıştır.
İzah:
Bilindiği gibi savaş
esnasında düşmandan ele geçen ganimetlerin beşte biri Hz.Peygambere, yakın akrabalarına,
öksüzlere, miskinlere ve yolda kalmışlara vermek üzere ayrılır. Geriye kalan
beşte dördü de mücahidler arasında usulüne göre paylaştırılır.
Ancak ganimetler un,
buğday gibi yiyecek maddelerinden ibaret olursa daha islam ülkesine taşınmadan
önce mücahidler yiyip bitirirler. Yenmiş olan bu yiyecek maddeleri mücahidlere
ödetilmez. Hanefi ulemasından Hafız Zeylâi de böyle demiştir. Hattabi'nin
açıklamasına göre ise; "Mücahidlerin düşman ülkesinde kaldıkları sürece
düşmandan ganimet olarak ele geçirdikleri yiyecek maddelerini, ihtiyaçlarını
giderecek kadar yiyebilirler. Bunlardan beşte bir hisse alınmaz. Çünkü
ganimetlerden Allah'ın, Rasulullahın, Rasulullah'ın .yakınlarının, öksüzlerin,
miskinlerin ve yolda kalmışların hakkı olarak beşte bir hisse ayrılmasını
emreden ayet-i kerime[Enfal 41] nin genel hükmü dışında kalan özel bir
durumdur. Bu sebeple ordunun ganimetten az mikdarda olmak üzere ihtiyaçlarını
gidermek için tükettikleri yiyecek maddelerinden beşte bir hisse (humus)
alınmaz. Aynı şekilde Hz.Peygambere ganimetlerden ayrılan, mücahidük ve
başkanlık paylarından da beşte bir hisse alınmaz. Ulemânın büyük çoğunluğuna
göre mücâhidlerin ganimet mallarından hayvanlarına yedirdikleri yiyeceklerde
böyledir. İmam Şafii eğer hayvanlarına ihtiyaç mikdanndan fazla yedirecek
olurlarsa kıymetini öderler. Aynı şekilde yiyecek maddesinden sayılmayan
meşrubat ve ilaçları içen kimseler de kıymetlerini öderler, demiştir. Bu
mevzuda Hanefi fıkhının meşhur kitaplarından Hidaye'de şöyle deniyor:
"Askerlerin düşman topraklarında kaldıkları sürece ganimet malları
içiresinde bulunan yemleri hayvanlarına yedirmelerinde ve kendilerinin
buldukları yemekleri yemelerinde bir sakınca yoktur. Çünkü Rasulullah (S.A.V.),
Hayber savaşında ele geçen yiyecekler hakkında, "onları kendiniz yiyiniz,
hayvanlarınıza da yediriniz fakat onları alıp götürmeyiniz. Odunları ve
silahları kullanabilirsiniz.'* buyurmuştur. Fakat obütün bu izinler sözügeçen
maddelere ihtiyaç duyulması halinde taksime tabi tutulmadan öncedir. Bu maddelerin
satılmaları caiz olmadığı gibi taksimden önce elbise gibi maddelerden ihtiyaç
duyulmadan yararlanmak ta mekruhtur." Ancak bu hüküm kıyasa göredir.
Siyer-i kebirde gazilerin taksim edilmedik ganimet malları içindeki yiyecek
maddelerini yemelerinin istihsa-nen caiz olduğu ifade edilmektedir.[Bk.
Davudoglu Ahmed, tbn-i Abidin Terceme ve Şerhi VIII, 409.]