بَاب
فِي عَبِيدِ
الْمُشْرِكِينَ
يَلْحَقُونَ
بِالْمُسْلِمِينَ
فَيُسْلِمُونَ
126. Müşriklere Ait
Olup Da Müslümanlara Sığınarak Müslümanlığı Kabul Eden Kölelerin Durumu
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْعَزِيزِ
بْنُ يَحْيَى
الْحَرَّانِيُّ
حَدَّثَنِي
مُحَمَّدٌ يَعْنِي
ابْنَ
سَلَمَةَ عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
إِسْحَقَ
عَنْ أَبَانَ بْنِ
صَالِحٍ عَنْ
مَنْصُورِ
بْنِ الْمُعْتَمِرِ
عَنْ
رِبْعِيِّ
بْنِ حِرَاشٍ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ أَبِي
طَالِبٍ
قَالَ خَرَجَ
عِبْدَانٌ
إِلَى
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَعْنِي
يَوْمَ الْحُدَيْبِيَةِ
قَبْلَ
الصُّلْحِ
فَكَتَبَ
إِلَيْهِ مَوَالِيهُمْ
فَقَالُوا
يَا
مُحَمَّدُ
وَاللَّهِ
مَا خَرَجُوا
إِلَيْكَ
رَغْبَةً فِي
دِينِكَ
وَإِنَّمَا
خَرَجُوا
هَرَبًا مِنْ الرِّقِّ
فَقَالَ
نَاسٌ
صَدَقُوا يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
رُدَّهُمْ
إِلَيْهِمْ
فَغَضِبَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَقَالَ مَا
أُرَاكُمْ
تَنْتَهُونَ
يَا مَعْشَرَ
قُرَيْشٍ
حَتَّى
يَبْعَثَ
اللَّهُ عَلَيْكُمْ
مَنْ
يَضْرِبُ
رِقَابَكُمْ
عَلَى هَذَا
وَأَبَى أَنْ
يَرُدَّهُمْ
وَقَالَ هُمْ
عُتَقَاءُ
اللَّهِ
عَزَّ
وَجَلَّ
Ali b. Ebi Talib'den;
dedi ki: (Mekkeli müşriklere ait birtakım) köleler Hudeybiye gününde, sulhtan
önce Rasulullah (S.A.V.)'in yanına çıkageldiler. Bunun üzerine onların
efendileri (Hz Peygambere), Ey Muhammed Allah'a yemin olsun ki onlar sana senin
dinine (karşı) bir istek duymuş değildirler. Onlar sadece kölelikten kaçmak
için (sana) gelmişlerdir, diye bir mektup yazdılar (orada bulunan Kureyş'ten)
bazı kimseler, Ey Allah'ın Rasûlü (bu mektubu yazanlar) doğru söylemişler.
Binaenaleyh bu köleleri
onlara geri ver. dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (S.A.V.) öfkelendi ve;
"Ey Kureyş topluluğu Allah şu tutumunuzdan dolayı boynunuzu vuracak bir
kimseyi gönderinceye kadar (bu hareketinizden) vazgeçeceğinizi
zannetmiyorum." dedi, onları geri vermeyi kabul etmedi ve "Bunlar
aziz ve celil olan Allah'ın hürriyete kavuşturduğu kimselerdir." buyurdu.
İzah:
23 kişi oldukları da
rivayet edilir.
Müslümanlarla savaş
halinde olan kâfirlere ait bir köle, müslümanlığı kabul ederek gelip
müslümanlara sığınacak olursa, yahut da müslümanlar kafirleri yenerek müslüman
olmuş bir köleyi ele geçirecek olurlarsa bu köle kölelikten kurtulmuş,
hürriyetine kavuşmuş olur. Bu hüküm Hanefilerin fıkıh kitaplarından, Hidaye
isimli eserde şöyle ifade edilmektedir; "İmam Ebu Hanife'ye ve
taraftarlarına göre düşmana ait bir köle müslüman olarak gelip bize sığınacak
olursa, yahut da kafirlerin ülkesi ele geçirilecek olursa bu köle hürriyetine
kavuşmuş olacağı için serbest bırakılır. Düşmanlardan kaçarak müslüman
karargahına sığınan bir köle de aynı şekilde hürriyetine kavuşmuş olur."
Düşmandan kaçarak
müslümanlara sığınan köleler, sahibinin veya herhangi bir şahsın yardımı ya da
isteği olmadan, sadece Allah'ın emri icabı hürriyetine kavuşmuş olduklarından
Rasûl-i zîşan efendimiz mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte bu köleler için,
"Allah'ın hürriyete kavuşturduğu kimseler" kelimesini kullanmıştır.
Aslında bu hadis-i
şerifte sözkonusu edilen olay hicretin sekizinci yılının şevval ayında cereyan
edenTâif seferinde vukua gelmiştir. Fakat râviler-den birinin hatası yüzünden
Ebu Davud'un Sünen'i ile Tirmizi'nin süneninde ve Hakim'in Müstedrekinde bu
olayın Hudeybiye musalehasında meydana geldiği ifade edilmiştir. Oysa
Bezlü'l-mechûd yazarının da ifade ettiği gibi, bu olayın Taif seferinde meydana
geldiğinde siyer ulemasının tümü ittifak etmişlerdir.
Hafız Zeylai'nin tahrıc
ettiği bir hadis-i şerifte bu olay şöyle anlatılıyor; "Peygamberimiz,
"Ne zaman bir
köle, kaleden iner ve yanımıza gelirse, o hürdür diyerek nida ettirdi.
Bunun üzerine kaleden
bazı köleler inip müslüman olunca Peygamberimiz, onları azâd etti.
Kaleden inen köleler
10-19 kadardı.Onlardan bazılarının isimleri şöyledir
1. Münbaas, ismi
Muztaca iken müslüman olunca Peygamberimiz onun ismini Münbaas koydu. Münbaas, Osman
b. Ammar b. Muattibin kölesi idi.
2. Ezrak b. Ukbe b.
Ezrak, Benî Maliklerden Kaledetü's-Sakafînin kölesi idi. Sonra Benî
Ümeyyelerin müttefiki oldu.
Beni ümeyyeler, Ezrâk'ı
kendilerinden bir kadınla evlendirdiler.
3. Verdan, Abdullah b.
Rebiatü's-Sakafînin kölesi idi.
4. Yuhannes ünnebbal,
Yesar b. Malik'in kölesi idi. Sonradan Yesar Müslüman olunca, Yuhannes'i
Peygamberimiz ona geri verdi
5. İbrahim b. Cabir
Hareşetü's-Sakafînin kölesi idi.
6. Yesâr, Osman b.
Abdullah'ın kölesi idi.
7. Ebû Bekre Nüfey b.
Mesrûh, Haris b.Kelede'nin kölesi idi. Kendisi Makaradan yararlanarak kaleden
indiği için Ebû Bekre diye anıldı.
Ebu Bekre Taifden
Peygamberimizin yanına inen yirmi üç kölenin üçüncüsü idi.
8. Nafi Ebü's-Sâib
Gaylan b. Seleme'nin kölesi idi. Sonradan Gaylan müslüman olunca,
Peygamberimiz, onu, Nafi'ye geri verdi.
9. Merzûk, Osman'ın
kölesi idi.
Peygamberimiz, kaleden
inen kölelerin hepsini azâd etti.[bk. Zeylâî, Nasbu'r-Râye, III, 281.] Hafız
Zeylâi bu hadisi naklettikten sonra dört hadis daha zikretmiştiı ki dördü de bu
hadisenin Taif savaşında cereyan ettiğini ifâde etmektedir.
Müslümanlara sığınan
kölelerini istemeye gelen Kureyşli müşriklerin, Hz.Peygambere, bu kölelerin
müslümanlara sığınmasının esas sebebinin kölelikten kaçmak olduğunu, aslında
müslümanlığa hiç de rağbet etmediklerini söylemeleri üzerine, orada hazır
bulunanlardan bunları tasdik eden kimseler Hz.Peygamberin ashabından
değillerdi. Bunlar fcureyş'ten orada hazır bulunan bazı müşriklerdi. Esasen
ashab-ı kiramın Hz.Peygambere rağmen ku-reyş müşriklerinin iddialarını tasdik
etmeleri düşünülemez.
Kureyş kâfirlerini
tasdik eden bu kimselerin Rasûl-i zîşan efendimize, "Yâ Rasulallah"
diye hitabetmeleri ise müslümanların Hz.Peygambere hitap tarzına riayet
etmelerinden ileri gelmektedir. Yoksa onların Hz. Peygamberi Allah'ın Rasûlü
olarak tanımadıkları malumdur.
Ayrıca Kureyşli
müşrikleri tasdik edenler eğer müslümanlar olsaydı, içtihadlanna dayanan yanlış
kanaatlarından dolayı onları böyle ağır bir şekilde azarlamazdı.
Nitekim Useyd b. Hudayr
ile Abbad b. Bişr kendi ictihadlanna dayanarak, Hz.Peygambere gelip; "Ey
Allah'ın Rasûlü biz kadınları hayızhiken nikahlamaz mıyız?"[bk. 258 nolu
hadis.] demelerini ve Hz. Ömer'in Hudeybiye musalehâsın-daki sulh metnine itiraz
etmesini müsamaha ile karşılaması da bunu gösterir. Ancak müşrikleri tasdik
eden bu kimselerin o anda orada bulunan müellefe-i kulûbden bazı kimselerin
olması da düşünülebilir.