بَاب
فِي
الْخُيَلَاءِ
فِي
الْحَرْبِ
104. Savaşta (Düşmana
Karşı) Çalım Satmak Caiz Midir?
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
وَمُوسَى
بْنُ
إِسْمَعِيلَ
الْمَعْنَى
وَاحِدٌ
قَالَا
حَدَّثَنَا
أَبَانُ
قَالَ حَدَّثَنَا
يَحْيَى عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
إِبْرَاهِيمَ
عَنْ ابْنِ جَابِرِ
بْنِ عَتِيكٍ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَتِيكٍ
أَنَّ
نَبِيَّ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يَقُولُ مِنْ
الْغَيْرَةِ
مَا يُحِبُّ
اللَّهُ
وَمِنْهَا مَا
يُبْغِضُ
اللَّهُ
فَأَمَّا
الَّتِي يُحِبُّهَا
اللَّهُ
فَالْغَيْرَةُ
فِي
الرِّيبَةِ
وَأَمَّا
الْغَيْرَةُ
الَّتِي
يُبْغِضُهَا
اللَّهُ
فَالْغَيْرَةُ
فِي غَيْرِ
رِيبَةٍ وَإِنَّ
مِنْ
الْخُيَلَاءِ
مَا يُبْغِضُ
اللَّهُ
وَمِنْهَا
مَا يُحِبُّ
اللَّهُ
فَأَمَّا
الْخُيَلَاءُ
الَّتِي
يُحِبُّ
اللَّهُ فَاخْتِيَالُ
الرَّجُلِ
نَفْسَهُ
عِنْدَ
الْقِتَالِ
وَاخْتِيَالُهُ
عِنْدَ
الصَّدَقَةِ
وَأَمَّا
الَّتِي
يُبْغِضُ
اللَّهُ
فَاخْتِيَالُهُ
فِي الْبَغْيِ
قَالَ مُوسَى
وَالْفَخْرِ
Cabir b. Atik'den
rivayet olunduğuna göre, Allah'ın peygamberi (Muhammed) (s.a.v.) şöyle
buyururmuş: "Allah kıskançlığın kimisini sever, kimisine de öfkelenir.
Allah'ın sevdiği kıskançlık, şüphe (doğuran işler) hakkındaki
kıskançhk(lar)dır. Allah'ın kızdığı kıskançlık ise şüphe (doğuran işlerin)
dışındaki kıskançlık(lar)dır.
Yine Allah büyüklük
taslamaların kimisine kızar, kimisini de sever.
Sevdiği, büyüklük
taslama kişinin savaş esnasında büyüklük taslaması ile sadaka verirken büyüklük
taslamasıdır. Allah'ın kızdığı büyüklük taslama ise zulümden büyüklük
taslamadır.
(Bu hadisin
ravilerinden) Musa (b. İsmail son cümleyi zulümde ve) övünmekte (büyüklük
taslamadır, şeklinde) rivayet etti.
İzah:
Nesâî, zekât; Ahmed
b.Hanbel, V,63, 445-446.
Yüce Allah, insanın
annesi, bacısı ve eşi hakkında duyduğu kıskançlık duygularının bir kısmını
sevdiği halde bazı kıskançlıklardan hoşlanmaz ve bu tür kıskançlıkların
sahibine buğzeder, öfkelenir.
Allah'ın hoşlandığı
kıskançlıklar, kadınların kendilerine nikah düşen kimselerle şakalaşıp
karşılıklı gülüşmelere kadar varan samimiyet kurmaları karşısında duyulan
kıskançlıklardır.
Yabancı bir kadınla
erkek arasında kurulan ve karşıdan bakan, insanların kalbinde haklı olarak bir
şüphe tevlid eden bu çeşit samimiyetler ve senli benli olmaları, karşısında
duyulan kıskançlıklar Allah'ın hoşuna giden davranışlardır. Yüce Allah yabancı
erkek ve kadınlar arasında kurulan bu gibi ahbablıklar için; "Allah'dan
daha kıskanç kim olabilir? İşte Allah zinayı da bu kıskançlığından dolayı haram
kılmıştır." buyurmaktadır.
Allah'ın hoşlanmadığı
ve sahibine buğzettiği kıskançlıklar ise Allah'ın caiz kıldığı meşru
davranışlar ve muameleler karşısında duyulan kıskançlıklardır. Bir kimsenin,
annesinin, kızkardeşinin veya yakını olan diğer kadınların evlenmeleri
karşısında duyduğu kıskançlık gibi.
Müslümana yaraşan Allah'ın
razı olduğu herşeye razı olmak, razı olmadığı şeylere de razı olmamaktır.
Aynı şekilde büyüklük
taslama, bir başka tabirle kibirlenme veya büyüklenme de iki kısımdır.
Bunlardan Allah'ın sevdiği btiyüklenmeler; harpte düşmana karşı gösterilen buyüklenmeler,
çalım satmalar ve kasılmalardır. Çünkü harpte düşmana karşı takınılan bu gibi
tavırlar, müslümamn heybetli görünmesini sağlayıp düşmanın moralini bozmaya
yaradığı gibi, müslümanların da cesaretini yükseltir. Bu bakımdan harp
esnasında büyüklük taslamak Allah'ın hoşuna gider. Harp esnasında düşmana karşı
gösterilecek tevazu ise, kibrin tam tersine düşmanın moralini yükseltmeye ve
mtislümanın cesaretini kırmaya yarayacağından makbul değildir, mezmûmdur.
Allah'ın hoşlandığı
büyüklenmelerden biri de sadaka verirken gösterilen büyüklüktür. Bir başka
ifadeyle sadaka veren kimsenin verdiği sadakanın mikdarına hiç önem vermemesi
ve verdiği sadakayı devamlı olarak küçük görüp kendisinin ona hiçbir ihtiyacı
olmadığını içinde hissetmesi içten gelerek vermesi ve dolayısıyla hiçbir zaman
verdiği sadakayı başa kakmamasıdır.
Allah'ın gazabettiği
büyüklenmeler ise, kişinin yaptığı zulümlerle asalet ve soy iddialarıyla
övünmesi gibi, böbürlenme ve başkalarını küçük görmeleridir. Oysa şan, şeref,
soy ve sopta değil takvadadır. Allah Teâlâ, insanların biribirlerine övünmeleri
için değil biribirlerini rahatlıkla tanıya-bilmeleri için, onları ayrı ayrı
kabileler halinde yaratmıştır.