بَاب
فِي
التَّوَلِّي
يَوْمَ
الزَّحْفِ
96. Savaş Gününde
Harpten Kaçmak
حَدَّثَنَا
أَبُو
تَوْبَةَ
الرَّبِيعُ
بْنُ نَافِعٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ
الْمُبَارَكِ
عَنْ جَرِيرِ
بْنِ حَازِمٍ
عَنْ
الزُّبَيْرِ
بْنِ
خِرِّيتٍ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ
نَزَلَتْ
إِنْ يَكُنْ
مِنْكُمْ
عِشْرُونَ
صَابِرُونَ
يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ
فَشَقَّ
ذَلِكَ عَلَى
الْمُسْلِمِينَ
حِينَ فَرَضَ
اللَّهُ
عَلَيْهِمْ
أَنْ لَا
يَفِرَّ
وَاحِدٌ مِنْ
عَشَرَةٍ ثُمَّ
إِنَّهُ
جَاءَ
تَخْفِيفٌ
فَقَالَ الْآنَ
خَفَّفَ اللَّهُ
عَنْكُمْ
قَرَأَ أَبُو
تَوْبَةَ
إِلَى قَوْلِهِ
يَغْلِبُوا
مِائَتَيْنِ
قَالَ فَلَمَّا
خَفَّفَ
اللَّهُ
تَعَالَى
عَنْهُمْ
مِنْ
الْعِدَّةِ
نَقَصَ مِنْ
الصَّبْرِ بِقَدْرِ
مَا خَفَّفَ
عَنْهُمْ
ibn Abbas (r.a.)'dan
demiştir ki: "...Eğer sizden sabreden yirmi kişi olsa (onlar) ikiyüz
kafiri yenerler..."[Enfâl 65] (ayeti) indi (ğinde), Allah (bu ayetle) bir
müslümanın on kafirden kaçmamasını müslümanlara farz kılınca bu (durum)
müslümanlara (çok) ağır geldi. Sonra (Allah'dan) hafifletmek (üzere başka bir ayet)
geldi (Allah Teâlâ bu ayetinde); "Şimdi Allah sizden (yükü)
hafifletti..."[Enfâl 66] buyurdu.
(Ravi)
Ebû Tevbe (inen bu ayeti bildirmek maksadıyla başından itibaren) "İkiyüz
(kafiri) yenerler.”[Enfâl 66] cümlesine kadar okudu. (Ibn Abbas rivayetine
devam ederek) dedi ki: "Allah, onlar (müslümanlar)'dan (yapmakla mükellef
oldukları) harp hazırlığını hafifletince, kendilerinden hafifletilen (yük)
kadar (göstermekle mükellef oldukları) sabr (in mikdannıda) azal(t)dı.
İzah:
Buhârî,
Tefsirü'l-Kur'ân suretü'l-Enfâl
Enfâl sûresinin 65.
ayeti Bedir savaşında harp başlamadan önce Beydâ denilen yerde nazil oldu. Bu
ayet-i kerime ile müslümanlar, kendilerinin on misli olan bir düşman kuvveti
karşısında sebat edip yılmadan çarpışmakla emrediliyorlar ve kendilerinden on
kat fazla olan bir düşman kuvveti karşısında harp sahasını terketmeleri halinde
sorumlu tutuluyorlardı. Bu yük onlara çok ağır geliyordu. Bunun üzerine Yüce
Allah, "Şimdi Allah sizden (yükü) hafifletti. Sizde zayıflık bulunduğunu
bildi. Bundan böyle sizden sabreden yüz kişi olsa, ikiyüz (kafir)! yenerler ve
eğer sizden bin kişi olsa Allah'ın izniyle iki bin (kafir)i yenerler. Allah
sabredenlerle bareberdir."[Enfâl 66] mealindeki ayet-i kerimeyi indirerek
mü'minlerin yükünü hafifletmiş oldu. Bu âyet-i kerîmeye göre, müslümanlar
kendilerinin iki katı olan düşman kuvvetleri karşısında savaşmakla mükellef
tutulmuşlardır. Binâenaleyh harp sahasında müslüman kuvvetleri düşmanın yansı
derecesinde az ve zayıf olsalar yine de düşmanla çarpışmak üzerlerine vacib
olur. Böyle bir durumda korkuya kapılarak kaçmaları caiz olamaz. Fakat
müslümanlar bundan da az ve zayıf bir duruma düşecek olurlarsa o zaman düşmana
karşı saldırıya geçmek Üzerlerine vacib değildir. Belki düşmanın harp vesilesi
olabilecek bazı tutumlarına göz yumarak harp tehlikesini atlatmaya çalışmaları
kendileri için caiz olur.[Miras Kâmil, tecrîd-i sarih VIII, 348 1.baskı.]
Bezlü'l-Mechûd yazarı
eş-Şeyh Halil Ahmed'in açıklamasına göre, metindeki Enfâl sûresinin
altmışaltıncı ayetinde geçen; "Allah sizde zayıflık olduğunu bildi"
cümlesindeki "bildi" kelimesinden maksat, "Allah'ın ezelden
ebede mevcut olan ilminin taalluk etmesidir." Yoksa bu kelimeyi,
"Allah daha önce bunu bilmiyordu da daha yem bildi" şeklinde anlamak
son derece yanlış olur ve küfrü gerektirir.[Bezlü'l-Mechûd, VII, 158.]