بَاب
فِي
الْغَزْوِ
مَعَ
أَئِمَّةِ
الْجَوْرِ
33. Zalim Bir Yönetici
Emrinde Harbetmek
حَدَّثَنَا
سَعِيدُ بْنُ
مَنْصُورٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
حَدَّثَنَا
جَعْفَرُ
بْنُ
بُرْقَانَ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ أَبِي
نُشْبَةَ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ثَلَاثٌ مِنْ
أَصْلِ
الْإِيمَانِ
الْكَفُّ
عَمَّنْ
قَالَ لَا
إِلَهَ
إِلَّا
اللَّهُ
وَلَا
نُكَفِّرُهُ
بِذَنْبٍ
وَلَا
نُخْرِجُهُ
مِنْ الْإِسْلَامِ
بِعَمَلٍ
وَالْجِهَادُ
مَاضٍ مُنْذُ
بَعَثَنِي
اللَّهُ
إِلَى أَنْ
يُقَاتِلَ
آخِرُ
أُمَّتِي الدَّجَّالَ
لَا
يُبْطِلُهُ
جَوْرُ جَائِرٍ
وَلَا عَدْلُ
عَادِلٍ
وَالْإِيمَانُ
بِالْأَقْدَارِ
Enes b. Malik
(r.a.)'den; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Üç şey imanın
esasındandır. (Birincisi) Lâ ilahe illallah diyen bir kimseye (el ve dil
uzatmaktan) çekinmemiz, (işlemiş olduğu) bir günah yüzünden onu kâfir
saymamamızdır. (Yani İslâm'a uymayan) bir fiilinden dolayı onu İslam dışı ilan
etmememizdir. (ikincisi) Cihad, Allah'ın beni (Nebi olarak) gönderdiği andan,
ümmetimin en çok neslinin Deccal'le savaşacağı ana kadar devam edecektir.
Adaletli (bir idareci)nin adaleti onu ortadan kaldıramayacağı gibi zâlim (bir
idarecinin zulmü de kaldıramaz. (Üçüncüsü ise) Kadere inanmaktır.”
İzah:
Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ,
IX, 156.
Bu hadisi şerifte
imanla ilgili üç mühim esas üzerinde durulmaktadır. Bunlardan birincisi;
"Lâ ilahe illallah Mu-
hammedür
rasûlullah" diyen bir kimseye el ve dil uzatmaktan çekinmek, bu kelimeyi
söyleyen bir kimsenin malına, canına saldırmak haramdır. Binâenaleyh, bu
kelimeyi telaffuz eden bir kimseye el veya dil uzatmaktan kaçınmak her
müslümanın üzerine düşen kaçınılmaz bir görevdir.
Her ne kadar metinde
sâdece, "Lâ ilahe illallah" diyen kimsenin İslâm dairesine girdiği
ve müslümanların saldırısından emin olduğu ifade ediliyorsa da, burada, Lâ
ilahe illallah diyen kimse sözü ile, "La ilahe illallah
Muhammedürrasûlullah" diyen kimse kasdedilmiştir.
Bu "'yü üç defa
okuyan kimse bir hatim sevabı alır" sözüne benzer. Çünkü 'yü okumaktan
maksat sadece lafzını söylemek değil, bu sûreyi sonuna kadar okumaktır. Aynı
şekilde, "Lâ ilahe illallah" demekten maksad da bu kelimeyi sonuna
kadar okumak, bir başka ifade ile, "Lâ ilahe illallah
Muhammedürrasûlullah" demektir. [bk. Ahmed Naim, Tecrid Tercemesi, I, 52
(Hadis No: 41).]
Ehl-i sünnet uleması bu
hadisi şerife ve benzerlerine sarılarak kelimey-i tevhîdi söyleyen bir kimseyi
müslüman kabul etmişler, işlemiş olduğu günahlardan ve îslâma aykırı bazı
davranışlarda bulunmasından dolayı onu kâfir saymamışlardır. Ancak günah
işleyen bir kimsenin yine müslüman kalabilmesi için o kimsenin işlemiş olduğu
günahı veya İslama aykırı olarak yaptığı işi helal kabul ederek işlemiş
olmamasını şart koşmuşlardır. Binâenaleyh, Ehl-i sünnet ulemasına göre bir
müslüman günah işleyince dinden çıkmış sayılmamakla beraber, o işin günah
olduğunu inkâr etmesi halinde derhal dinden çıkmış sayılır. İsterse o günahı
işlemiş olmasın. Ehl-i sünnet ulemâsı bu esası, "amel imandan cüz
değildir" sözüyle kaideleş-tirmişlerdir.
Ehl-i sünnetin
karşısında olan Havaric ise her büyük günah işleyenin dinden çıkacağını,
Mutezile mezhebi taraftarları da büyük günah işleyenlerin kafir
sayılamayacaklarını fakat müslüman olarak da kalamayacaklarını, binâenaleyh
küfür ile iman arasında bulunacaklarını söylemişlerdir.
Mevzumuzu teşkil eden
Hadis-i şerifte imanın esaslarından birisi olarak üzerinde durulan ikinci
mes'ele cihâdın Deccal'in öldürüleceği ana kadar devam edeceğidir. Rasûl-i
Zîşan efendimizin açıklamasına göre, müslüman nesiller DeccaPi öldürecekleri
ana kadar Allah yolunda savaşa devam edeceklerdir. Deccal'in öldürülmesinden
sonra ise ,cihad sona erecektir. Çünkü Deccal'in öldürülmesinden sonra Ye'cuc
ve Me'cûc ortaya çıkacaktır. Müslümanlar onlarla savaşacak güçte olmayacakları
için cihadla mükellef tutulmayacaklardır. Ye'cuc ve Me'cûc'u Allah Teâlâ helak
ettikten sonra yeryüzünde kâfir kalmayacağından yine cihad olmayacaktır. Çünkü
Hz. İsa hayatta olacak ve İslam her tarafa yayılacaktır. Hz. İsa'nın vefatından
sonra ise, küfür yeniden canlanacak o zaman da Cenâb-ı Hak tatlı bir rüzgar
estirerek müslümanların ruhunu kabzedecek, ondan sonra da kıyamet
kopacaktır.[Aliyyü'l-kâri, Mirkât, IV, 183.]
Hadis-i şerifte söz konusu
edilen üçüncü mesele, kâinatta vuku bulan her olayın Allah'ın kaza ve kaderiyle
vuku bulduğu, hayır ve şerrin Allah'ın yar at m asıyla meydana geldiği
meselesidir. Ehl-i sünnet uleması bu hadisi şerife sarılarak kaza ve kadere
inanmayı imanın altı esasından biri saymışlar ve kaza ve kaderi inkar etmenin
küfür olduğunu söylemişlerdir.