بَاب
فِي
شَهَادَةِ
الْوَاحِدِ
عَلَى رُؤْيَةِ
هِلَالِ
رَمَضَانَ
14. Bir Kişinin
Ramazan Hilalini Gördüğüne Şahitlik Etmesi
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
بَكَّارِ
بْنِ الرَّيَّانِ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
يَعْنِي
ابْنَ أَبِي
ثَوْرٍ ح و
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
الْحُسَيْنُ
يَعْنِي الْجُعْفِيَّ
عَنْ
زَائِدَةَ
الْمَعْنَى
عَنْ سِمَاكٍ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ جَاءَ
أَعْرَابِيٌّ
إِلَى النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ فَقَالَ
إِنِّي
رَأَيْتُ
الْهِلَالَ
قَالَ
الْحَسَنُ
فِي حَدِيثِهِ
يَعْنِي
رَمَضَانَ
فَقَالَ
أَتَشْهَدُ
أَنْ لَا
إِلَهَ
إِلَّا
اللَّهُ قَالَ
نَعَمْ قَالَ
أَتَشْهَدُ
أَنَّ
مُحَمَّدًا
رَسُولُ
اللَّهِ
قَالَ نَعَمْ
قَالَ يَا بِلَالُ
أَذِّنْ فِي
النَّاسِ
فَلْيَصُومُوا
غَدًا
İbn Abbas (r.a)'dan;
demiştir ki: Bir bedevi Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip; Ben hilâl'i -Hasen
rivayetinde; yani "Ramazan hilâl'ini" der gördüm, dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah
-(s.a.v.); "Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik eder misin?"
dedi. Adam; Evet, dedi.
Rasûlullah (s.a.v.);
"Muhammed'in, Allah'ın Rasûlu olduğuna şahitlik eder misin?" dedi.
Adam; Evet, diye cevap verdi. Hz. Peygamber; "Yâ Bilal, halk'a ilan et,
yarın oruç tutsunlar", buyurdu.
İzah:
Nesâî, siyam; Tirmizî,
savm; İbn Mâce, siyam; Darekutnî, Sünen, II, 158; Hakim, miistedrek, I, 424;
Bey ha kî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 211.
Hadis-i şerif, bir
kişinin şahitliği ile ramazan ayının girdiğine
hükmedileceğim gösterir.Bu
meselenin tafsilatlı izahı babın son hadisinin şerhinde gelecektir.
Yalnız burada Hz. Peygam-ber'in adama önce Allah'a daha sonra da kendisinin
Peygamberliğine inancının olup olmadığını sorması üzerinde duracağız.
Hz. Peygamber'in halka
orucu ilan etmeden önce bunları sorması, hilâli gördüğüne şehâdette bulunanın,
müslüman olmasının şart olduğunu gösterir. Yani gayr-i müslimin hilal
konusundaki şahitliği muteber değildir.
Rasûlallah'ın adamın
âdâlet yönünü araştırmaması, hilali gördüğünü iddia eden adalet şartının
aranmasını gerektirmez. Çünkü hadisin zahiri, adamın o esnada müslüman
olduğunu, gösterir. Müslümanlığı da önceki günahlarının tümünü siler.
Dolayısıyla adamın kelime-i şehâdette bulunması, onun adaletine delildir.
Şayet adamın daha önceden müslüman olduğu kabul edilirse o zaman söylenecek
şey, tüm sahâbîlerin âdil olduktandır. Yani hilâli gördüğüne şahitlik yapanın
âdil olması şarttır. Adaletin birçok tarifi yapılmıştır. En meşhuru ise;
"Hasenatı seyyiâtından fazla olan âdildir" tarifidir.