SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2402 >>

بَاب الصَّوْمِ فِي السَّفَرِ

42. Yolculukta Oruç

 

حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ وَمُسَدَّدٌ قَالَا حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ حَمْزَةَ الْأَسْلَمِيَّ سَأَلَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي رَجُلٌ أَسْرُدُ الصَّوْمَ أَفَأَصُومُ فِي السَّفَرِ قَالَ صُمْ إِنْ شِئْتَ وَأَفْطِرْ إِنْ شِئْتَ

 

Aişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre, Hamza el-Eslemî Rasûlallah (s.a.v.)'e: Ya Rasûlallah! Ben sürekli oruç tutan bir adam'ım. Yolculukta da oruç tutabilir miyim? diye sordu. Peygamber (s.a.v.): "İstersen tut, istersen tutma.” karşılığını verdi.

 

 

İzah:

Buhârî, savm; Müslim, siyam; Nesâî, siyam; İbn Mâce, siyam, Muvatîa, sıyâm; Ahmet b. Hanbel, II, 199; VI, 46,193, 202.

 

Bu hadiste Hamza el-Eslemî'nin Hz. Peygamber'e yolculuk  esnasındaki  ramazan  orucunu  mu,  yoksa  nafile orucumu sorduğu konusunda bir açıklık yoktur. Ancak bundan sonra ge­lecek olan hadisten, Hamza'nın sorusunun ramazan orucu ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Tabiî sorunun birisi ramazanla diğeri de nafile oruçla il­gili olmak Üzere iki defa sorulmuş olması da muhtemeldir. Ancak yolcu­luk ânında ramazan orucu tutmanın mükellefin isteğine bırakıldığı anlaşıl­maktadır. Zâten pek azı müstesna, ulemanın çoğunluğu hadislerin göster­diği istikâmette görüş beyan etmişlerdir. Sadece İbn Abbas ve İbn Ömer'­den seferde oruç tutmanın yeterli olmadığı, sonradan kaza edilmesi gerek­tiği rivayet edilmiştir.

 

Ancak âlimler, seferde oruç tutmanın mı, yoksa tutmamanın mı daha efdal olduğu konusunda ihtilâf etmişlerdir.

 

Hattâbî bu görüşleri ve sahiplerini üç maddede özetlemiştir. Şöyleki:

 

1. Oruç tutmamak efdaldir. Îbnu'l-Müseyyeb, Şa'bi, Evzâî, Ahmed b. Hanbel, ve İshak b. Râhûye bu görüştedirler. Sahih-i Müslim'deki Ham-za'dan rivayet edilen bir hadis bu görüşü te'yid eder. Çünkü işaret edilen rivayette Hz. Peygamberdin Hamza el-Eslemî'ye; "O Allah'tan bir ruhsat­tır, kim onu alırsa iyidir. Kim de oruç tutmak isterse ona da günah yoktur" buyurduğu kaydedilir.

 

2. Yolculukta oruç tutmak daha efdaldir. Bu da Enes b. Mâlik, Os­man b. Ebi'l-As, en-Neahî, Said b. Cübeyr, imam Malik, Sevrî, Şafiî ve Hanefilerin görüşüdür. Bu görüşe göre üzerinde durduğumuz hadisin nafile ile ilgili olduğu söylenebilir. Çünkü sürekli oruç tutmak ramazanda değil, nafile oruçla olur. İbn Dakiki'1-tyd, bu hadisin ramazanla ilgili ol­duğuna dâir bir açıklık olmadığını söyler. Ancak önce de işaret ettiğimiz gibi bundan sonra gelecek olan hadis ve yukarıya Müslim'den aktardığı­mız cümle, mânâ olarak ramazan orucuyla ilgili ve bu hadisdeki mânâya uygundur.

 

Bu iki görüş ve delilleri daha geniş olarak bundan sonraki bâbda ge­lecektir.

 

3. Mükellef hangisi kolayına gelirse öyle hareket eder. Bu görüş de Mücâhid, Ömer b. Abdilaziz ve Katâde'den nakledilmiştir. Bakara sûresi­nin, "Allah sizin için kolaylık diler güçlük dilemez" mânâsına gelen 185. âyeti bu görüşün delilidir.

 

Yukarıdakilerden farklı olarak yolculuktaki oruç konusunda bir gö­rüş daha varsa da, pek rağbet görmemiştir. Ubeyde es-Selmanî, Ebu Mic-lez ve Süveyd b. Ğafele'den nakledilen bu görüşe göre ramazan girdikten sonra yolculuğa çıkan kişinin oruç tutmaması caiz değildir. Bunlar "siz­den aya erişen oruç tutsun" manasındaki âyete dayanırlar.

 

Memleketinde iken ramazan girdiği halde bilâhere yolculuğa çıktığın­da orucunu bozduğuna dâir Hz. Peygamber'den o kadar çok hadis vardır ki bu anlayışa hak vermek mümkün değildir. İşaret edilen âyet-i kerime ise, kendisinde oruca mâni bir özür olmadığı halde ramazana erişen kişi­lerle ilgilidir.

 

Bu hadisde Hamza el-Eslemî'nin sürekli oruç tuttuğu ifâde edilmiştir. Ama bu süreklilik, Rasûlallah'ın men'ettiği ömür orucu manasına gelmez. Çünkü öyle olsaydı, Efendimiz bunu hatırlatırdı. Zâten orucun sürekli olması, ömür boyu olmasını gerektirmez. Faraza üç ay, beş ay peşi peşine oruç tutar ama bu ömür boyu sürmez.