DEVAM: 37. Ramazanda
(Gündüz Oruçlu İken) Karısıyla Cinsi Temasda Bulunanın Ödeyeceği Keffaret
حَدَّثَنَا
جَعْفَرُ
بْنُ
مُسَافِرٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
فُدَيْكٍ
حَدَّثَنَا هِشَامُ
بْنُ سَعْدٍ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
أَبِي
سَلَمَةَ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ جَاءَ
رَجُلٌ إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَفْطَرَ فِي
رَمَضَانَ
بِهَذَا
الْحَدِيثِ
قَالَ
فَأُتِيَ
بِعَرَقٍ
فِيهِ تَمْرٌ
قَدْرُ
خَمْسَةَ
عَشَرَ
صَاعًا
وَقَالَ فِيهِ
كُلْهُ
أَنْتَ
وَأَهْلُ
بَيْتِكَ وَصُمْ
يَوْمًا وَاسْتَغْفِرْ
اللَّهَ
Ebû Hureyre (r.a.)'dan;
demiştir ki: "Ramazanda orucunu bozan bir adam Peygamber (s.a.v.)'e
geldi..."
Ebû Hureyre bu (önceki
2390 ve 2392) hadîste geçenleri haber verdi. Ancak bu rivayette o şunları
söyledi: "Rasûlullah'a içerisinde onbeş sa' kadar hurma olan bir sepet
getirildi. (Hişâm'ın rivayetine göre Ebû Hureyre devamla Hz. Peygamber'in) şu
sözlerini de ekledi: "(Bu hurmayı) hem kendin ye, hem de ailene yedir. Bir
gün oruç tut ve Allah'dan af dile."
İzah:
Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ,
IV, 226.
Bu hadîs Ebû
Hureyre'den nakledilen, bundan Önceki hadîsin başka bir isnâdla gelen farklı
bir rivayetidir. Metinde görüldüğü gibi bu rivayette ötekinden farklı olarak
Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'e getirilen sepetteki hurmanın takriben on beş sa'
olduğunu belirtmiş ve Hz. Peygamber'in, adama hurmayı verdikten sonra:
"Ona ye ve ailene yedir, bir gün oruç tut ve Allah'dan af dile"
buyurduğunu eklemiştir. Bezlû'l-mechûd sahibi Hz. Peygamber'den nakledilen bu
son cümleyi ekleyenin râvîlerden Hişâm b. Sa'd olduğunu söyler. Tabîî bu, Ebû
Hureyre'den nakil yoluyladır. Çünkü sahâbî râvî bildirmezse, Tebeu't-tâbiînden
sonra olan bir ravînın, Hz. Peygamber'in sözünden haberdâr olması mümkün olmaz.
Yukarıda da temas
edildiği gibi bu haber bundan önce geçen hadîsin farklı bir rivayetidir. Ancak
bu hadîsin rivayetlerinin çoğunda ve en sahîhlerinde, ne hurmanın miktarı ne
bir gün oruç ne de Allah'dan af dileme bahis konusudur. Fakat İmâm Mâlik'in
Muvatta'mda bir gün oruç tutulmasını bildiren.Saîd b. el-Müseyyeb'den mürsel
olarak (sahabe anılmadan) nakledilmiş bir hadîs mevcuttur. Bu haber şu
manadadır:
"Bir bedevi,
bağrına vurarak, saçlarını yolarak ve kul mahvoldu diyerek Rasûlullah'a geldi.
Rasûlullah (s.a.v.) kendisine:
"Bu halin
ne?" diye sordu.
Ramazanda oruçlu iken
aileme yaklaştım.
"Bir köle azâd
edebilir misin?"
Hayır,
"Bir deve kurban
edebilir misin?"
Hayır.
"(Öyleyse)
otur."
Hz. Peygamber'e bir
hurma sepeti getirildi. Efendimiz;
"Bunu al,
fakirlere dağıt."
Benden daha muhtaç
kimse yok.
"Öyleyse onu ye ve
bozduğun günün yerine bir gün oruç tut."[Muvatta; sıyâm]
İbn Mâce'de de yine
Saîd b. el-Müseyyeb'in Ebû Hureyre'den naklettiği bir hadiste Hz.
Peygamber'in, "Onun yerine bir gün oruç tut" buyurduğu
belirtilmektedir.[İbn Mace, sıyâm]
Bu hadîsler ramazanda
bilerek, orucunu bozan kişiye keffâretin yanı-sıra o gününü de kaza etmesi
gerektiğine-delâlet etmektedir. Dört mezhebin de görüşü bu merkezdedir, tmâm
Şafiî'den, kazanın gerekmediği şeklinde bir rivayet nakledilmişse de bu
zayıftır.
Evzâî'ye göre,
keffâret, köle azadı veya fakir doyurarak ödenmişse, orucun bozulduğu gün kaza
edilecektir, tki ay oruçla ödenirse kazaya gerek yoktur.
Üzerinde durduğumuz
metinde diğer rivayetlerden farklı olarak önce de bildirildiği gibi Hz.
Peygamber'e getirilen sepetteki hurmanın on beş sa' kadar olduğu da
belirtiliyor. Şâfiîler bunu esâs alarak, keffâretin fakire tasadduk ile
yapılması halinde, her fakir için bir müdd olmak üzere altmış fakire sadaka
verileceğini söylemişlerdir. Çünkü bir sa' dört müd-dür. O zaman on beş sa'
altmış müd eder. Gelen hurma onbeş sa' olduğuna göre, altmış fakirden her biri
için bir müdd düşer.
Hattâbî; îmâm Şafiî'nin
bu görüşünü verdikten sonra şöyle der: "...ancak Seleme b. Sahr ve Evs b.
Sâmit'in, keffâret-i zıhar konusundaki haberlerinde rivayet edildiğine göre,
Hz. Peygamber onlardan birine, altmış fakire bir vesk mikdârı yedir (tasadduk
et) buyurmuştur." Bir vesk de altmış sa' eder. Bir başka haberde de Hz.
Peygamber'e bir sepet getirildiği bildirilir. Muhammed b. İshâk b. Yesâr
rivayetinde bu sepeti otuz sa' ile izah etmiştir. Her ne kadar Ebû Hureyre'nin
hadîsindeki râvîler daha meşhur iseler de, bu haberlerin râvîleri de
kusursuzdur. İhtiyatlı olan, günlük keffâreti bir müdde inhisar ettirmemektir.
Çünkü Rasûlullah'a getirilen sepetteki tahmin edilen on beş sa' hurmanın
hükümde, vâcîbin tamamından az olması muhtemeldir. Efendimiz, ona imkân
bulduğu zaman keffâ-retin tamamını ödemek üzere şimdilik o hurmayı dağıtmasını
emretmiş olabilir. Bu, bir kimseye altmış dirhem borcu olduğu halde onbeş
dirhem getirip "şunu al" demeye benzer. Bunun manâsı; onbeş dirhem
alınca geriye kalandan kurtuldum demek değildir."
Hattâbî'nin bu
sözlerinden onun da günlük keffâret miktarının bir sa' olduğu görüşünü
benimsediği anlaşılmaktadır. Bu konuda mezheplerin görüşleri babın ilk
hadîsinin açıklamasında geçmiştir.