بَاب
الصَّائِمِ
يَبْلَعُ
الرِّيقَ
34. Oruçlunun
Tükrüğünü Yutması
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عِيسَى
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
دِينَارٍ
حَدَّثَنَا سَعْدُ
بْنُ أَوْسٍ
الْعَبْدِيُّ
عَنْ مِصْدَعٍ
أَبِي
يَحْيَى عَنْ
عَائِشَةَ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يُقَبِّلُهَا
وَهُوَ
صَائِمٌ وَيَمُصُّ
لِسَانَهَا
قَالَ ابْنُ
الْأَعْرَابِيِّ
هَذَا
الْإِسْنَادُ
لَيْسَ بِصَحِيحٍ
Aişe (r.anhâ)'dan
rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken kendisini öper ve dilini
emerdi.
İzah:
Ahmet b. Hanbel, VI,
123, 234; Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 233.
Hadîs-i şeriften, Hz.
Peygamber'in, muhabbetinden dolayı Hz. Aişe'yi oruçlu iken bile öptüğü ve
dilini emdiği anlaşılmaktadır. Ancak hadîs pek kuvvetli değildir. Çünkü
Muhammed b. Dînar ve Sa'd b. Evs, rivayetlerine i'tibâr edilen râvilerden
değildirler, îbn Maîn; bu zâtlar için "zaîf" demiştir. Nesâî ve îbn
Adiyy, bu hadîsteki "dilini emerdi" sözünü, Muhammed b. Dinar'dan
başka kimsenin rivayet etmediğini söylerler. Aynî de; sözü mahfuz değildir.
Bunun isnadı da zayıftır. Kusur Muhammed b. Dînar, Sa'd b. Evs ve Mısda'
isnâdındadır. Bu hadîsi (Kütüb-i sitte içinde) sadece Ebû Dâvud rivayet
etmiştir" der.
Ebû Davud'un bâzı
nüshalarında hadîsin sonunda, Îbnü'l-Ârâbî'nin şu sözleri de yer almıştır:
"Bana, Ebû Davud'un; bu isnâd sahîh değildir, dediği ulaştı."
İbn-i Hacer el-Askalani
de bu hadîsin isnadının zayıf olduğunu söyleyenlerdendir.
Bu naklettiklerimizden
üzerinde durduğumuz hadîsin ahkâmına esâs teşkîl edebilecek kuvvete sahip
olmadığı anlaşılmaktadır.
Hadîsin sübûtu kabul
edildiği takdirde, ilim adamları tarafından birkaç türlü izahı yapılmıştır.
Buna göre;
a. Peygamber
(s.a.v.)'in Hz. Aişe'yi öpmesi, oruçlu olmadığı zamanda olmuştur. Çünkü
hadîste, dilini emmesinin oruçlu iken olduğuna dâir bir açıklık yoktur.
b. Şayet Peygamber
(s.a.v.), Hz. Aişe'nin dilini emdiğinde oruçlu idiyse, ağzında toplanan
tükrüğü yutmamış tükürmüştür. Dolayısıyla Efendimizin midesine, Hz. Aişe'nin
tükrüğü gitmemiştir.
c. Bu, Hz. Peygamber'e
mahsûs bir ruhsattır. Ancak bu son îzah pek yaygın değildir.
îlim adamları, oruçlu
iken başkasının tükrüğünü yutmanın orucu bozduğunda görüş birliği içindedir.
Yukarıdaki izahlara göre hadîste bu görüşün zıddına delâlet edecek bir yön
yoktur.
Başka birisinin
tükrüğünü yutan oruçluya Şafiî ve Hanbelî mezheble-rinde sadece kaza gerekir.
Mâlikîlere göre, bilerek ve kasden yutmuşsa keffâret gerekir, aksi halde sâdece
kaza icâb eder.
Hancfîlere göre ise,
kişi sevdiği birinin tükrüğünü yutarsa hem kaza hem.de keffâret îcab eder.
Çünkü bundan zevk alır. Bir başkasının tükrüğünü yutması halinde ise, sâdece
kaza îcâb eder.
Sâdece Öpmekten dolayı
orucun bozulmadığı daha evvel belirtilmişti.