بَاب
كَرَاهِيَتِهِ
لِلشَّابِّ
35. Karısını Öpmenin
Genç Oruçluya Mekruh Oluşu
حَدَّثَنَا
نَصْرُ بْنُ
عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
أَبُو
أَحْمَدَ
يَعْنِي
الزُّبَيْرِيَّ
أَخْبَرَنَا
إِسْرَائِيلُ
عَنْ أَبِي الْعَنْبَسِ
عَنْ
الْأَغَرِّ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
رَجُلًا
سَأَلَ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ
الْمُبَاشَرَةِ
لِلصَّائِمِ
فَرَخَّصَ
لَهُ
وَأَتَاهُ
آخَرُ
فَسَأَلَهُ
فَنَهَاهُ
فَإِذَا
الَّذِي
رَخَّصَ لَهُ شَيْخٌ
وَالَّذِي
نَهَاهُ
شَابٌّ
Ebû Hureyre (r.a.)'dan rivayet
edildiğine göre, Bir adam Peygamber (ş.a.)'e oruçlu için hanımı ile mübaşeretin
hükmünü sordu. Efendimiz ona ruhsat verdi. Sonra bir başkası aynı şeyi sordu,
onu da men' etti. Bir de ne görelim, izin verdiği yaşlı, men ettiği ise,
gençti.
İzah:
Îbn Mace, siyam; Ahmet
b. Hanbel, II, 185, 221; Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 231.
Mübaşeretin manâsı 2382
hadîsin şerhinde beyân edildiği gibi, bedeni bedene dokundurmaktır. Yâni,
karı-koca arasında cinsî temasın dışında olan sevişme, kucaklaşma, öpüşme
mübaşerettir.
Rivayet, oruçlu iken
hanımı ile sevişmenin şehveti sakin olan ihtiyarlar için caiz, böyle olmayan
gençler için ise, yasak olduğuna işaret etmektedir. Metinde de görüldüğü gibi,
Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'in ruhsat verdiği şahsın yaşlı, men' ettiğinin ise,
genç olduğunu bildirmiştir. Bu keyfiyyet, Ahmed ve Taberânî'nin îbn Ömer'den
rivayet ettikleri şu haberde daha bariz bir şekilde görülmektedir.''Biz Hz.
Peygamber'in yanında idik. Bir genç gelip;
Yâ Rasûlallah! ben
oruçlu iken (karımı) öpebilir miyim? diye sordu. Efendimiz:
"Hayır",
buyurdu.
Bilâhere yaşlı biri
gelip;
Ben oruçlu iken (kanmı)
öpebilir miyim? dedi. Hz. Peygamber;
"Evet",
buyurdu.
Biz birbirimize
bakıştık. Rasûlullah (s.a.v.);
"Bir i birinize niçin
baktığınızı biliyorum. Şüphesiz ki yaşlı nefsine sahip olur,"
buyurdu.[Ahmet b. Hanbel, II, 185, 221.]
Oruçlunun hanımını
öpmesi veya onunla oynaşmasının caiz olup olmadığı konusunda, gençle ihtiyarın
arasını ayırıp bunun yaşlılar için caiz, gençler için caiz olmadığını
söyleyenlerin dayandıkları hadîslerden birisi budur.
Bu konuya ait fikhî
bilgi 2382 numaralı hadîsin şerhinde geçmiştir.