DEVAM: 44-46. Kocası
Ölen Bir Kadının İddeti İçinde Kaçınması Gereken Davranışları
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
مَخْرَمَةُ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ
سَمِعْتُ الْمُغِيرَةَ
بْنَ
الضَّحَّاكِ
يَقُولُ أَخْبَرَتْنِي
أُمُّ
حَكِيمٍ
بِنْتُ
أَسِيدٍ عَنْ
أُمِّهَا
أَنَّ
زَوْجَهَا
تُوُفِّيَ وَكَانَتْ
تَشْتَكِي
عَيْنَيْهَا
فَتَكْتَحِلُ
بِالْجِلَاءِ
قَالَ
أَحْمَدُ
الصَّوَابُ
بِكُحْلِ
الْجِلَاءِ
فَأَرْسَلَتْ
مَوْلَاةً
لَهَا إِلَى
أُمِّ
سَلَمَةَ
فَسَأَلَتْهَا
عَنْ كُحْلِ
الْجِلَاءِ
فَقَالَتْ
لَا
تَكْتَحِلِي
بِهِ إِلَّا
مِنْ أَمْرٍ
لَا بُدَّ
مِنْهُ يَشْتَدُّ
عَلَيْكِ
فَتَكْتَحِلِينَ
بِاللَّيْلِ
وَتَمْسَحِينَهُ
بِالنَّهَارِ
ثُمَّ
قَالَتْ
عِنْدَ
ذَلِكَ أُمُّ
سَلَمَةَ دَخَلَ
عَلَيَّ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
حِينَ
تُوُفِّيَ
أَبُو
سَلَمَةَ وَقَدْ
جَعَلْتُ
عَلَى
عَيْنِي
صَبْرًا فَقَالَ
مَا هَذَا يَا
أُمَّ
سَلَمَةَ
فَقُلْتُ
إِنَّمَا
هُوَ صَبْرٌ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
لَيْسَ فِيهِ
طِيبٌ قَالَ
إِنَّهُ
يَشُبُّ
الْوَجْهَ فَلَا
تَجْعَلِيهِ
إِلَّا
بِاللَّيْلِ
وَتَنْزَعِينَهُ
بِالنَّهَارِ
وَلَا تَمْتَشِطِي
بِالطِّيبِ
وَلَا
بِالْحِنَّاءِ
فَإِنَّهُ
خِضَابٌ
قَالَتْ
قُلْتُ
بِأَيِّ شَيْءٍ
أَمْتَشِطُ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ قَالَ
بِالسِّدْرِ
تُغَلِّفِينَ
بِهِ رَأْسَكِ
Ümm-ü Hakîm bint-i
Esîd'in annesinden rivayet olunduğuna göre, Kocası vefat ettiği zaman gözünden
rahatsız olmuş da ismid denilen sürme taşıyla sürmelenmiş Ahmed b. Sahîh'e göre
doğru olan ifâde ismid sürmesiyle sürmelendi ifadesidir. -Bunun üzerine kendi
kölesini Ümm-ü Seleme'ye gönderip ona ismid sürmesi çekinmenin hükmünü sormuş,
o da;
"Senin
için kaçınılmaz bir durumun dışında kesinlikle ismid taşından sürme çekinme,
kaçınılmaz bir durum ortaya çıkarsa o zaman gece çeker, gündüz silersin"
diye cevap vermiş, sonra sözlerine devamla şöyle demiştir; "Kocam Ebû
Seleme vefat ettiği zaman Rasûlullah (s.a.v.) yanıma girdi. Bense gözlerime
sarı sabır denilen bir ilâç koymuştum. Rasûlullah (s.a.v.). "Ey Ümmü
Seleme bu nedir? diye sordu. Ben de: Ey Allah'ın Rasûlü o sarı sabırdır, içinde
esans yoktur! diye cevap verdim.
"Gerçekten sarı
sabır yüze renk verir ama sen onu yalnız geceleyin sürün gündüzün çıkar. Koku
ve kına ile de taranma çünkü kına boyadır." buyurdu. Ben: Neyle taranayım
ey Allah'ın Rasûlü? diye sordum. "Başının her tarafını kaplarcasına başına
koyacağın sidr yaprağı ile." buyurdu.
İzah:
Nesâî, talâk
2299 ve 2303 numaralı
hadîs-i şerîflerin şerhinde ifâde ettiğimiz gibi kocası ölen bir kadın yas
tutma süresi içerisinde süs teşkil eden sürme çeşitlerini gözüne çekemez,
zaruret halinde ise ilaç vazifesi gören sürme çeşitlerim geceleri çekinip
gündüzleri gözünden siler.
Mevzûmuzu teşkil eden
bu hadîs yas tutmakta olan kadına koku sürünmenin yasak olduğuna delîldir.
Bütün kokular bu hükmün kapsamı içerisine girmektedir. Fakat 2302 numaralı
hadîste kadının temizlik hali yaklaşınca küst ve ezfâr denilen kokuları
kullanmasında bir sakınca olmadığı ifâde edilmişti. Şu halde hadîsin bütün
kokulara şamil olan hükmünü bu istisnaya göre mütâlâa edip küst ve ezfârı bu hükümden
istisna etmek icâb eder.
Başı kaplarcasına
sidrle sarıp taranmak, başa sidr yapraklarının çokça ve bütün başı
kaplarcasına koyup yeteri kadar beklettikten sonra suyla yıkayıp ondan sonra
saçları taramakla olur. Sidr Arabistan kirazı denilen bir ağaçtır. Yemişi hoş
ve lezzetli olur. Yaprağı ile de yıkanılır. Sabun yerine kullanılır.