19. Harûn bin
Abdullah’ın Hadisi (Hedy'i Kendisi Kesen Ve Başkasından Yardım İsteyenler)
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ حَدَّثَنَا
مُحَمَّدٌ
وَيَعْلَى
ابْنَا عُبَيْدٍ
قَالَا
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
إِسْحَقَ
عَنْ ابْنِ
أَبِي
نَجِيحٍ عَنْ
مُجَاهِدٍ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبِي
لَيْلَى عَنْ
عَلِيٍّ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهُ قَالَ
لَمَّا
نَحَرَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بُدْنَهُ
فَنَحَرَ
ثَلَاثِينَ
بِيَدِهِ
وَأَمَرَنِي
فَنَحَرْتُ
سَائِرَهَا
Ali (r.a.)'den; demiştir
ki: Resûlullah (s.a.v.) kurbanlık develerini kestiği zaman otuz tanesini kendi
eliyle kesti, geriye kalanlarını da bana emretti, ben kestim."
İzah:
Beyhâki,
es-Sünenü'l-Kübrâ, V, 238.
1905 nolu hadis-i
şerifte Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in kendi eliyle kestiği deve sayısının altmış-üç
olduğu ifade ediliyor. Beyhaki'nin rivayetinde de, aynı şekilde Rasûl-i Ekrem
s.a.v.'in kendi elleriyle kestiği develerin altmış üç olduğu, geriye kalan
develerin Hz.Ali'nin kestiği ve toplam deve sayısının yüz aded olduğu ifâde
edilirken konumuzu teşkil eden Ebû Dâvud hadisinde Resul-i Ekremin kendi eliyle
kestiği develerin otuz adet olduğu ifade ediliyor.
Bu duruma bakarak
konumuzu teşkil eden hadisin diğer iki hadisle çeliştiğini söylemek doğru
değildir. Çünkü Hz. Nebiin otuz deveyi tek başına kestikten sonra otuz üç
tanesini de Hz.Ali'nin yardımıyla kesmiş olması mümkündür. Böyle bir durumda
tek başına kestiği kurban sayısı otuz, Hz.Ali'nin yardımıyla kesmiş olduğu
kurban sayısı da, altmış üç eder. İşte konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisi
Resûl-i Ekrem'in, kimsenin yardımı olmadan tek başına kestiği kurban sayısını
söz konusu etmişken, ileride gelecek olan 1905 numaralı hadisle, Beyhâkî'nin
rivayet ettiği hadis, Hz.Nebi'in kesmiş olduğu kurbanların tümünü söz konusu
etmiş ve görünüşte ortaya iki farklı adet çıkmıştır. Gerçekte ise, bu iki aded
arasında herhangi bir çelişki yoktur. Hz. Nebi'in, develerin geri kalan
kısmının kesimini de Hz. Ali'ye bıraktığında üç hadis de birleşiyor.
Konumuzu teşkil eden
hadisin 1905 numaralı hadisle çeliştiği kabul edilse bile, yine de, böyle bir
çelişkiyi sözkonusu etmeye lüzum yoktur. Çünkü senedinde, tedlis yapmakla
suçlanan Muhammed b. İshak bulunduğu için konumuzu teşkil eden hadis zayıftır.
Fakat 1905 numaralı Câbir hadisi ise, sağlamdır. Çünkü onun senedinde ve
metninde bir kusur olmadığı gibi aynı zamanda Müslim ve İbn Mâce tarafından da
rivayet edilmiştir.