DEVAM: 42. Fidye
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
مَنْصُورٍ
حَدَّثَنَا
يَعْقُوبُ
حَدَّثَنِي
أَبِي عَنْ ابْنِ
إِسْحَقَ
حَدَّثَنِي
أَبَانُ
يَعْنِي
ابْنَ
صَالِحٍ عَنْ
الْحَكَمِ
بْنِ عُتَيْبَةَ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبِي
لَيْلَى عَنْ
كَعْبِ بْنِ
عُجْرَةَ
قَالَ
أَصَابَنِي هَوَامُّ
فِي رَأْسِي
وَأَنَا مَعَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَامَ
الْحُدَيْبِيَةِ
حَتَّى
تَخَوَّفْتُ
عَلَى
بَصَرِي
فَأَنْزَلَ
اللَّهُ سُبْحَانَهُ
وَتَعَالَى
فِيَّ فَمَنْ
كَانَ
مِنْكُمْ
مَرِيضًا
أَوْ بِهِ
أَذًى مِنْ
رَأْسِهِ
الْآيَةَ
فَدَعَانِي
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَ لِي
احْلِقْ
رَأْسَكَ
وَصُمْ
ثَلَاثَةَ
أَيَّامٍ أَوْ
أَطْعِمْ
سِتَّةَ
مَسَاكِينَ
فَرَقًا مِنْ
زَبِيبٍ أَوْ
انْسُكْ
شَاةً
فَحَلَقْتُ
رَأْسِي
ثُمَّ نَسَكْتُ
Ka'b b. Ucre'den;
demiştir ki: Ben Hudeybiye yılında Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte iken başıma
bitler musallat oldu. Öyle ki gözlerimden endişelenmeye başladım. Derken Allah
Teâlâ benim hakkımda; "içinizden hasta olan veya başından bir rahatsızlığı
bulunan (ve bundan ötürü traş olmak zorunda kalan) kimse...[Bakara 196.]
(anlamındaki âyet-i kerimeyi) indirdi. Bunun üzerine Rasûlullah (S.A.V.) beni
çağırdı ve;
"Başını tıraş et ve
üç gün oruç tut, yahut attı fakire bir farak kuru üzüm yedir, yahut da bir
koyun kurban et" buyurdu. Bunun üzerine başımı tıraş ettim sonra da bir
koyun kurban ettim.
İzah:
Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübrâ, V, 55.
Hz. Ka'b, Hudeybiye
seferinde ihramlı olması sebebiyIe başını yıkamamıştı.Çünkü başındaki bitleri
öldürmekten korkuyordu. Bir taraftan da sıcakların şiddetinden dolayı gözlerine
bir zarar geleceğinden endişelenmeye başlamıştı ki, Allah Teâlâ onun durumuyla
ilgili olarak; 'içinizden hasta olan veya başından bir rahatsızlığı bulunan
kimse oruçtan, sadakadan veya kurbandan biriyle fidye (versin)" mealindeki
âyet-i kerimeyi inzal buyurdu.
Bu bâbda daha önce
geçen hadis-i şeriflerde Resûl-i Ekrem'in Hz. Ka'b'a fidye olarak üç sâ' hurma
tasadduk etmesini emrettiği ifâde edilirken burada üç sâ' yerine "üç
farak" sözünün kullanılmış olması, bu iki hadis arasında bir çelişki
bulunduğu anlamına gelmez. Çünkü bir farak on altı ntla eşittir. Bir sâ' ise, 5
1/3 ntla eşittir ki, bu da bir farakın üç sâ'a eşit olduğunu gösterir.
Ancak buradaki
"kuru üzüm” sözü bir önceki hadiste geçen "üç sâ' tankıyla Abdullah
b. Malik'den rivayet ettiği "altı fakire herbirine yarımşar sâ’ olmak
üzere (üç sâ') yemek yedirmektir."[el-Fethü'r-rabbânî, XI, 221.]
anlamındaki hadis-i şerifle hafız İbn Hacer'in zikrettiği Bişr b. Ömer'in
Şu'be'den rivayet ettiği "yarım sâ' (ölçek) buğday" anlamındaki
hadise de aykırıdır. İbn Hazm bir kişi ile ilgili olan ve belli bir yerde
cereyan eden bir hâdise hakkındaki bu birbirine aykırı rivayetler arasında bir
tercih yapılması lâzım geldiğini söylemiş, İbn Hacer de bu tercihle ilgili
görüşlerini şöyle dile getirmiştir: "Bu rivayetler arasında tercihe en
lâyık olanı Şube'nin rivayetidir. Çünkü onun rivayetinde, "Altı fakirden
her birine yarım sâ' (ölçek) yemek yedirmek" tâbiri geçmektedir. Yemek
ise, buğdaydan olabildiği gibi hurmadan da olabilir. Bu bakımdan râvîler bu
mevzudaki hadîsleri rivayet ederken "yemek" kelimesi üzerinde
tasarrufta bulunarak kimi "hurma" kimisi de "buğday"
diyerek rivayet etmişlerdir. Ama "kuru üzüm" rivayetine gelince, ben
buna (Ebû Davud'un rivayet ettiği) Hakem b. Uteybe hadisinden başka bir hadiste
rastlamadım. Bu hadisin de senedinde İbn İshak vardır. O meğazî ile ilgili
konularda kendisine güvenilen bir kimse olmakla beraber, ahkâmla ilgili
konularda güvenilir râvilere ters düşmektedir,
Buğdayla hurma
rivayetleri arasında da tercihe lâyık olan hurma rivayetidir. Nitekim
Müslim'in Ebû Kilabe yoluyla naklettiği hadiste "hurma" kelimesi
geçmektedir."[İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IV, 388-389.]
"Sonra bir koyun
kurban ettim" cümlesi de 1858 numaralı hadis-i şerifte geçen "Bunun
üzerine (Hz. Nebi) "Yanında kurban var mı?" diye sormuş o da,
"Hayır" cevabını vermiş" cümlesine aykırı olduğu gibi İmam Ahmed
ve Müslim'in rivayet ettikleri "bir koyun bulabilecek misin?"
buyurdu ben de "hayır" cevabını verdim"[Müslim, hac;
Fethü'r-rabbânî, XI, 221.] anlamındaki hadis-i şerife de aykndır. Bu
rivayetlerin arasım şu şekilde uzlaştırmak mümkündür. Hz. Resul-i Ekrem'in Hz.
Ka'b'a ilk defa, "yanında kurban varını?" diye soruşunda Hz. Ka'b'ın
yanında kurbanlık yoktu. Daha sonra bir kurbanlık bulup onu kesti.