DEVAM: 45. Sıla-i Rahm
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَجْلَانَ
عَنْ
الْمَقْبُرِيِّ
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ
قَالَ أَمَرَ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِالصَّدَقَةِ
فَقَالَ رَجُلٌ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
عِنْدِي
دِينَارٌ
فَقَالَ
تَصَدَّقْ
بِهِ عَلَى
نَفْسِكَ قَالَ
عِنْدِي
آخَرُ قَالَ
تَصَدَّقْ
بِهِ عَلَى
وَلَدِكَ
قَالَ
عِنْدِي
آخَرُ قَالَ تَصَدَّقْ
بِهِ عَلَى
زَوْجَتِكَ
أَوْ قَالَ
زَوْجِكَ قَالَ
عِنْدِي
آخَرُ قَالَ
تَصَدَّقْ
بِهِ عَلَى
خَادِمِكَ
قَالَ
عِنْدِي
آخَرُ قَالَ أَنْتَ
أَبْصَرُ
Ebû Hureyre'den;
demiştir ki: Nebi (s.a.v.) sadaka verilmesini emretti de bir adam: Ya
Resûlsllah, yanımda bir dinar var, dedi. Resûlullah (s.a.v.): "Onu kendine
tasadduk et (harca)" dedi. Adam: Yanımda bir dinar daha var, dedi.
Resûlullah (s.a.v.): "Onu da çocuğuna tasadduk et (harca)" dedi.
Adam: Yanımda bir dinar daha var, dedi. Resûlullah (s.a.v.): "Onu da
hanımına tasadduk et (harca)" dedi. Adam: Yanımda bir dinar daha var,
dedi. Resûlullah (s.a.v.): "Onu da hizmetçine tasadduk et" dedi.
Adam: Yanımda bir dinar daha1 var, dedi. Resûlullah (s.a.v.): "(Sadaka
verme usûlünü sana açıkladıktan sonra) sen (durumunu) daha iyi bilirsin."
buyurdu.
İzah:
Nesai, zekât; Dârimî,
rikâk; Ahmed b. Hanbel, III, 251, 471.
Resûlullah (s.a.v.)
tasadduk konusunda önce kişinin kendi nefsini zikretmiştir. Çünkü insana en
yakın yine kendisidir ve kendi ihtiyacı başkalarınınkinden önce gelir. Diğer
akrabaya nisbetle babaya en yakın olduğu ve nafakaya şiddetli ihtiyacı
bulunduğu için ikinci sırada çocuğu zikretti. Daha sonra zevce ve hizmetçi
zikredilmiştir. Bu hadis kendi ihtiyacından ve bakmakla yükümlü olduğu
kişilerin nafakasından artan maldan sadaka vermeye teşvik etmektedir. Ayrıca çocuğun
nafakasının zevceden önce, zevcenin nafakasının da hizmetçinin nafakasından
önce geldiğine ve yakınların kendi aralarındaki derecelere göre sadakaya
başkalarından daha lâyık olduklarına delâlet eder.