بَاب
فِي صِلَةِ
الرَّحِمِ
45. Sıla-i Rahm
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
هُوَ ابْنُ
سَلَمَةَ
عَنْ ثَابِتٍ
عَنْ أَنَسٍ
قَالَ لَمَّا
نَزَلَتْ
لَنْ
تَنَالُوا
الْبِرَّ
حَتَّى
تُنْفِقُوا
مِمَّا
تُحِبُّونَ
قَالَ أَبُو
طَلْحَةَ يَا
رَسُولَ اللَّهِ
أَرَى
رَبَّنَا
يَسْأَلُنَا
مِنْ أَمْوَالِنَا
فَإِنِّي
أُشْهِدُكَ
أَنِّي قَدْ
جَعَلْتُ
أَرْضِي
بِأَرِيحَاءَ
لَهُ فَقَالَ
لَهُ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
اجْعَلْهَا
فِي قَرَابَتِكَ
فَقَسَمَهَا
بَيْنَ
حَسَّانَ
بْنِ ثَابِتٍ
وَأُبَيِّ
بْنِ كَعْبٍ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
بَلَغَنِي
عَنْ الْأَنْصَارِيِّ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ قَالَ
أَبُو
طَلْحَةَ
زَيْدُ بْنُ
سَهْلِ بْنِ
الْأَسْوَدِ
بْنِ حَرَامِ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ زَيْدِ
مَنَاةَ بْنِ
عَدِيِّ بْنِ
عَمْرِو بْنِ
مَالِكِ بْنِ
النَّجَّارِ
وَحَسَّانُ
بْنُ ثَابِتِ
بْنِ
الْمُنْذِرِ
بْنِ حَرَامٍ
يَجْتَمِعَانِ
إِلَى
حَرَامٍ وَهُوَ
الْأَبُ
الثَّالِثُ
وَأُبَيُّ
بْنُ كَعْبِ
بْنِ قَيْسِ
بْنِ عَتِيكِ
بْنِ زَيْدِ
بْنِ
مُعَاوِيَةَ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ مَالِكِ
بْنِ النَّجَّارِ
فَعَمْرٌو
يَجْمَعُ
حَسَّانَ وَأَبَا
طَلْحَةَ
وَأُبَيًّا
قَالَ الْأَنْصَارِيُّ
بَيْنَ
أُبَيٍّ
وَأَبِي
طَلْحَةَ
سِتَّةُ
آبَاءٍ
Enes (r.a.)'den;
demiştir ki: "Siz sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) vermedikçe asla
iyiliğe ermiş olamazsınız,"[Âl-i îmran
92.] âyeti inince Ebû Talha: Ya Resûlallah! Galiba Rabbimiz,
mallarımızdan bir kısmını (yolunda vermemizi) istiyor. Sizi şâhid tutarım ki
Bârîhâ adındaki yerimi Allah için verdim, dedi. Resulullah (s.a.v.) O'na:
"O yeri akrabana ver" buyurdu. Bunun üzerine Ebû Talha, Onu Hassan b.
Sabit ile Ubeyy b. Ka'b arasında taksim etti.
Ebû Dâv'ûd dedi ki: Bana
Muhammed b. Abdullah el-Ensârî'nin şöyle dediği ulaştı: Ebû Talha (Zeyd b. Sehl
b. el-Esved b. Haram b. Amr b. Zeyd Menât b. Adiyy b. Amr b. Mâlik b. en-Neccâr)
ile Hassan (b. Sabit b. el-Münzır b. Haram) üçüncü dedeleri olan Haram 'da
birleşiyorlar. Ubeyy (b. Ka'b b. Kays b. Atik b. Zeyd b. Muaviye b. Amr b.
Malik b. en-Neccâr'dır). Böylece Amr, Hassan, Ebû Talha ve Ubeyy'i birleştiren
atalarıdır. el-Ensari dediki: "Ubeyy ile Ebû Talha arasında altı ata
vardır."
İzah:
Buhârî, vesâyâ; Müslim,
zekât; Tirmizî, Tefsirü Sûre; Nesâî,
ihbâs; Ahmed b. Hanbel, III, 184, 262, 285.
Âyet-i Kerîmede geçen
"el-bîrr" kelimesinden maksat, iyilik ve tam sevaptır. Takva ve
cennet anlamında kullanıldığı da söylenmiştir. Bu kelime aslında çokça hayır
yapmak anlamına gelmektedir. Allah'a nisbet edildiği zaman sevab, kula nisbet
edildiği zaman da taat mânâsına-gelir. Ayrıca bazan doğruluk ve güzel huy
mânâsında da kullanılmaktadır.
"Bârîhâ' "
Ebû Talha'mn bahçesinin adıdır. Bu kelime muhtelif şekillerde rivayet
olunmuştur. İbnü'l-Esîr,'onları en-Nihaye fî ğarîbi'l-hadis adlı eserinde
Beyrahâ, Bîrahâ ve Bîruhâ şekillerin de almıştır.
el-Bâcî: "Bunların
içinde en fasihi Beyrahâ'dır" demiştir.
Söz konusu bahçenin,
Buhârî iie Müslim'in rivayetlerinde Mescid-i Nebevı'mn karşısında olduğu
zikredilmiştir. Nevevî: "Bu yer, Kasr-i Benî Cedîle adıyla bilinir.
Mescid-i Nebevfnin kıblesine düşmektedir," demiştir.
Bu hadis Sahih-i Buhârî
ile Sahih-i Müslim'de şöyle geçmektedir:
Enes b. Mâlik'den
rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Ebü Talha
Medine'de malı en çok olan Ensârdandı. Onun en sevimli malı da Beyrahâ
bahçesiydi ki, Mecsid-i Nebevî'nin karşısındaydı. Resû-luüah (s.a.v.) oraya
girer ve içindeki güzel sudan içerdi."
Hadiste geçen
"akraba" kelimesinin kapsamında ihtilâf edilmiştir:
Ebu Hanife'ye göre
akrabalardan maksat, ana, baba, dede, nine, evlât ve torunlar hariç, ana veya
baba tarafından olan ve evlenilmesi caiz olmayan yakınlardır.
Ebû Yûsuf ve Muhammed'e
göre ana, baba evlât ve torunlar dışında ana veya baba tarafından olan
-müslüman en uzak ataya kadar- bütün yakınlardır.
Şâfiîlere göre ise,
müslüman olsun, kâfir olsun, uzak olsun, yakın olsun, kadın olsun, erkek olsun,
fakir olsun, zengin olsun, varis olsun veya olmasın, evlenilmesi helâl olsun,
haram olsun aynı soydan gelen bütün akrabadır.
Ahmed b. Hanbel bu
konuda Şâfiîlerin görüşündedir. Ancak kâfiri istisna etmiştir.
tmam Mâlik ise,
"akraba varis olmasalar da asabe olanlardır," demiştir.
Ebû Davud'un hadisin
sonundaki açıklaması, Ebû Talha ile Hassan ve Übeyy arasındaki yakınlığı beyan
etmek içindir.