DEVAM: 28. İsti'fâf
(Dilenmeyip İffetli Yaşamak)
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبِيدَةُ
بْنُ
حُمَيْدٍ
التَّيْمِيُّ
حَدَّثَنِي
أَبُو
الزَّعْرَاءِ
عَنْ أَبِي
الْأَحْوَصِ
عَنْ أَبِيهِ
مَالِكِ بْنِ
نَضْلَةَ قَالَ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْأَيْدِي
ثَلَاثَةٌ
فَيَدُ
اللَّهِ
الْعُلْيَا
وَيَدُ الْمُعْطِي
الَّتِي
تَلِيهَا
وَيَدُ
السَّائِلِ
السُّفْلَى
فَأَعْطِ
الْفَضْلَ
وَلَا تَعْجِزْ
عَنْ
نَفْسِكَ
Mâlik b. Nadla'dan;
demiştir ki: Resülullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Eller üç kısımdır: Allah'ın
Yed-i Ulyâ'sı (zatına mahsus ve sıfatına lâyık Eli), ondan sonra verenin eli ve
dilenenin alçak eli, fazla olanı ver ve nefsine yenilme."
İzah:
Ahmed b. Hanbel, I,
446; IV,
137.
Bu hadiste verme
yönünden üç kısma ayrılmıştır: İlk ikisi verici, sonuncusu alıcıdır. Buna göre
verici el, iki kısımdır:
a. Hakikî verici,
Allah'tır. Çünkü her şeyin mâliki odur.
b. Zahirî verici, infâk
eden kişidir.
Dilenenin elinin alçak
olması, ciddî bir ihtiyacı olmadığı halde dilenmesine hamledilmiştir.
"Fazla olanı
ver" sözündeki fazlalıktan maksat, ihtiyaç fazlasıdır. "ver"
emri, nedb içindir.
"Nefsine
yenilme" sözünde, mala düşkün olan nefse karşı koymada ona yenilmemek ve
ihtiyaç fazlasını vermekte cimrilik yapmamak istenmiştir. Bu söz,
"malının hepsini infak edip de geçim sıkıntısına düşme" şeklinde de
yorumlanmıştır.
Bu hadis sadaka verip
nefisle mücâdele etmeye teşvik etmekte, halktan istemekten nefret ettirmektir.
Bu babta geçen hadislerden
anlaşıldığına göre ellerin en yükseği, nıünfika (veren) eldir. Sonra müteaffife
(muhtaç olmasına rağmen almaktan haya eden) el, üçüncüsü istemeden alan el,
sonuncusu da dilenen eldir.