بَاب
الْكَنْزِ
مَا هُوَ
وَزَكَاةِ
الْحُلِيِّ
4. Kenzin Ne Olduğu Ve
Zînet Eşyasının Zekatı
حَدَّثَنَا
أَبُو
كَامِلٍ
وَحُمَيْدُ
بْنُ
مَسْعَدَةَ
الْمَعْنَى
أَنَّ
خَالِدَ بْنَ
الْحَارِثِ
حَدَّثَهُمْ
حَدَّثَنَا
حُسَيْنٌ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ شُعَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
أَنَّ امْرَأَةً
أَتَتْ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَمَعَهَا
ابْنَةٌ لَهَا
وَفِي يَدِ
ابْنَتِهَا
مَسَكَتَانِ غَلِيظَتَانِ
مِنْ ذَهَبٍ
فَقَالَ
لَهَا أَتُعْطِينَ
زَكَاةَ
هَذَا
قَالَتْ لَا
قَالَ
أَيَسُرُّكِ أَنْ
يُسَوِّرَكِ
اللَّهُ
بِهِمَا
يَوْمَ الْقِيَامَةِ
سِوَارَيْنِ
مِنْ نَارٍ
قَالَ
فَخَلَعَتْهُمَا
فَأَلْقَتْهُمَا
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
وَقَالَتْ
هُمَا
لِلَّهِ
عَزَّ وَجَلَّ
وَلِرَسُولِهِ
Amr b. Şu'ayb'ın babası
vasıtasıyla dedesinden rivayet ettiğine göre,
Bir kadın, kızı ile beraber Resûlullah (s.a.v.)'e geldi. Kızının kolunda
kalın iki tane altın bilezik vardı. Resûlullah (s.a.v.) kadına: "Bunun
zekâtını veriyor musun?" buyurdu. Kadın: Hayır, dedi. Resûlullah (s.a.v.):
"Kıyamet gününde Allah'ın onların yerine sana ateşten iki bilezik
taktırması hoşuna gider mi?" deyince, kadın hemen onları çıkarıp Peygamber
(s.a.v.)'e uzattı ve şöyle dedi: İkisi de aziz ve celil olan Allah'a ve
Resulüne (ait)'dir.
İzah:
Nesai, zekat; Tirmizi,
zekat; Ahmed b. Hanbel, 11-178, 204, 208; VI-452, 453, 455, 461.
Hadiste geçen
"kadın"ın Esma bint Yezid b. es-Seken olduğu söylenmiştir.
Bu hadis süs olarak
kullanılan ziynet eşyasının zekâtını vermenin vâcib olduğuna delâlet
etmektedir.
Ebû-Hanife ve
arkadaşları, Meymûn b. Mihrân, Mücâhid ve Zührî bu görüştedirler. Aynı zamanda
bu görüş, Hz.Ömer, İbn Mes'ûd, İbn Abbâs ve İbn Ömer'den de rivayet edilmiştir.
Ayrıca Saîd b. el-Müseyyeb, Saîd b. Cübeyr, Atâ, Muhammed b. Sîrîn ve Tâvûs'un
da görüşü budur.
Bunlar altın ve gümüş
kapların da zekâtını vermenin vâcib olduğunu söylemişlerdir. Delilleri bu hadis
ile "Altınla gümüşü biriktirip onları Allah yolunda sarf etmeyenler (var
ya) işte onlara elîm bir azabı müjdele!"[Tevbe 34.] âyetidir. Zira âyetin
umumu ziynet eşyasını da içine almaktadır. Onu delilsiz olarak âyetin umumundan
istisna etmek caiz değildir.
İmam Mâlik, İmam Şafiî,
Kasım b. Muhammed, Şa'bî, Katâde, Muhammed b. Ali, Ebû Ubeyd, İshak ve Ebû
Sever, "süs olarak kullanmak için alınan ziynet eşyası zekâta tabi
değildir" demişlerdir. Bu görüş aynı zamanda Câbir, Enes, Hz. Âişe, Esma
ve bir kavle göre, İbn Ömer'den rivayet edilmiştir. Delilleri Dârekutnî'nin
Câbir'den rivayet ettiği hadistir. Câbir'in merfû olarak rivayet ettiği hadis
şudur: "Ziynet eşyası zekâta tabi değildir" [Dârekutnî, Sünen, II,
107.] Bu hadis, tenkid edilmiş senedlerle rivayet edilmiştir. Bir başka
delilleri Mâlik'in Muvatta'da Abdurrahmân b. el-Kâsım'ın babasından rivayet
ettiği, "Hz. Âişe, kardeşinin yetim kızlarına bakıyordu, onların ziynet
eşyası olduğu halde zekâtını vermiyordu" haberiyle Nâfi'den rivayet ettiği
"Abdullah b.Ömer'in kızları ile cariyelerinin ziynet eşyası vardı da
onların ziynet eşyasından zekât vermezdi" haberidir. Beyhakî de Amr b. Dînâr
tarikiyle şunu rivayet etmiştir:
"İşittik ki İbn
Halid, Câbir b. Abdullah'a:
Ziynet eşyasının zekatı
var mıdır? diye sordu Câbir:
Hayır, dedi. İbn Hâlid:
Bin dinar olsa da mı?
deyince, Câbir;
Daha fazla olsa da,
cevabını verdi."
Bazıları da "ziynet
eşyasının zekâtını vermek, Ömürde bir sefer vâcibtir," demişlerdir. Bu
kavi Enes'ten rivayet edilmiştir.
Hattâbî dedi ki,
"âyetin zahiri onun vâcib olduğunu söyleyenlerin görüşünü desteklemektedir
ki, bu eser de onu te'yid etmektedir. Vâcib olmadığını söyleyenlerin delili
olarak bazı eserler vardır. Ancak ihtiyatlı olanı, verilmesidir."
İbn Kattan bu hadisin
isnadının sahih olduğunu söylemiştir. Tirmizî de bunu İbn Lehîatarikiyle Amr b.
Şuayb'tan rivayet etmiş ve demjştirki: "bu, el-Müsennâ b. es-Sabbah'ın Amr
b. Şuayb- hadisin bir benzeridir, el-Müsennâ b. es-Sabbâh ile İbn Lehîa hadis
rivayet etmede zayıftırlar. Bu konuda Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edilen
sahih bir şey yoktur."
Netice olarak
diyebiliriz ki, hadisten anlaşıldığına göre ziynet eşyası, zekâta tâbidir. Bu
konuda âlimler arasında ihtilâf vardır. İhtiyatlı olan görüş, onun zekâtını
vermenin vâcib olduğudur.