DEVAM: 10. (Farz)
Namazlarda Kunut Yapmak
حَدَّثَنَا
أَبُو
الْوَلِيدِ
الطَّيَالِسِيُّ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ
سَلَمَةَ عَنْ
أَنَسِ بْنِ
سِيرِينَ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَنَتَ شَهْرًا
ثُمَّ
تَرَكَهُ
Enes b. Mâlik (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) bir ay kunut yapmış, sonra terk
etmiştir.
İzah:
Müslim, mesacid; Nesâî,
tatbik; İbn Mâce, ikame; Ahmed b. Hanbel, III, 109, 115, 162, 217, 255, 261,
282.
Bu haberde işaret
edilen kunut 1443 nolu hadiste zikr ediler Ri'l, Zekvân ve Usayya'ya beddua
için yapılan kunuttur. Müslim ve İbn Mâce'nin rivayetleri "Resülullah
(s.a.v.) Arab kabilelerinden bazılarına beddua ederek bir ay kunut yaptı.
Sonra terk etti” şeklindedir.
Hz. Peygamber'in tüm
kunutu terk ettiğinin farz edilmesi hâlinde hadis-i şerif, farz namazlarda
kunutun nesh edildiğini söyleyen Hanefilerin görüşüne delildir. Karşı görüşte
olanlar bu terki, kunutu terke değil de adı geçen kabilelere bedduayı terke
hamletmişlerdir. Hattâbî, terkedilenin kunut olduğunun kabulü halinde, bunu
sabah namazı dışındaki farzlarda terk edildiğine işaret sayar. Ancak bu,
mezhebin görüşünü kurtarmak maksadıyla yapılan bir te'vîl olarak değerlendirilir.
Çünkü ulemânın çoğunluğu ancak felâket ve musibet anlarında sabah namazındaki
kunutu meşru görürler.